Garip Mi Tilki Mi

Fatma Dursun

Bir gece vaktiydi. Terminalde indim. Uzun yol sonrası pek halim olmazdı. O gün her ne hikmetse bana bir can geldi. Rabbim yürü ya kulum demedi ben yürürüm rabbim taksi param yok dedim. Otobüs at araba da yok zaten. Benimkilerin de pek umurunda değil bu kıza n’olmuş gelir mi gelemez mi yok. Suç ben de fazla bağımsız oldum. Yürümeye başladım. Gece dört. Bildiğim yollar. Ömrüm zaten şekerde geçti. Gençliğin verdiği bir cesaret de var tabii. Yürümeye başladım. Elimde valiz. Kışa yakın ayaz pek keskin. Eve varınca içeceğim arabaşının hayalini kuruyorum. Bir müddet yürüdüm yol üzerinde polis arabası geçti yanımdan. Vah dedim içimden keşke beni eve bıraksalar. İleride durdu. Beni beklediğini bildim. Gecenin kör vakti koca bir valizle birisi yürüyor. Yanaştım arabaya. Ne derse beğenirsin?

- Nereye?

- Eve

Bir tık sinirlenmiştim. Gecenin bir vakti nereye gidilir. Hem katil olsam bavulu anayolda mı çekerim. Bendeki gariban ümidi eve bırakır sandım. Baktı baktı yok mu seni alacak dedi. Gururlu olmak gariban özelliği olduğundan kardeşim gelecek dedim. Oysa bizim it bilgisayarda oyun oynuyor. İyi dedi gitti polis. İnsan bir bavula bakar belki katilim. Belki ceset taşıyorum. Hiç. Sonra bu ülkede yaşanır mı? Neyse sokurdana sokurdana yürüdüm. Eve varınca bir ton orada sokurdandım. İşte şikarlanan kızlardan olmayınca sokurdananlardan oluyor insan. Ahdettim amma. Kalemimle karalayacaktım. Bir dörtlük döküldü ağzımdan

Garibin biri çıkmış yola

Sanmış varır yurda

Yurt garip istemezmiş

Garip ne bilmezden gelirmiş

Tabii ciddiye almadılar. Bu kızında aklı bozuk dediler. Deli manyak kurtlu dediler. Bu ne yemek mi dediler? Böyle şiir mi olur çocuk tekerlemesi dediler. Dediler de dediler. Ama hiç bu kız içerlendi demediler. İçerlendim. Bir gün yazdığım şiirleri cümle alem okuyacak ama size okutmayacağım diye yemin verdim. O yüzden bu şiir ben de yarım kaldı. Aile insanın en içi en dışı da. En çok onlara içlenir en çok da onların dışında kalır. Onların dışında kaldıkça içerlendim. Yollar beni hiç bırakmadı. Ben hep bir garip yolcu oldum.

Bir gece vaktiydi. Gece dört suları. Bizimkiler köye taşınınca bana gidecek kapı yoktu. Ananemin evine gidecektim. İndim terminalde. Başladım yürümeye. Sokaklar yine bomboş bir ben varım sanıyorum. Bir anda tilki geçti. Bir vakit onunla yürüdük. Pek heyecanlandım. Şehrin ortasında ne işi var bu garibin diye. Birazcık ona üzüldüm. Onun da bir yuvası yoktu. Gece vakti böyle iki üç lokma peşine gizlene saklana dolanırdı. Garibanlığımıza üzüldüm. Canım tilki oysa ben onu evcilleştirebilirdim. Yolcular evcilleşmeli mi orasını bilemedim.

Yine bir gece vaktiydi. Yine bir kış mevsimiydi. Bu sefer gidecek kapım yoktu. Ne yapacağımı sıkıla sıkıla çok düşündüm. Garibanlığımdan en çok tozlu ayakkabılarıma bakarken utanırım sıkılırım. Tozlu ayakkabılarıma baka baka o yolu bitirdim. İndim terminale. Terminalin mescidine girdim. Bodrum katı haliyle çok soğuk. Petek falan yok zaten. Bir köşeye kıvrıldım. Ama olmadı uyuyamadım. Öyle soğuktu öyle soğuktu ki iliklerime kadar üşüdüm. Yıllar geçti ben halan kırk derecelerde dahi ısınamam. Üstüme seccadeleri aldım bir umut birazcık ısınırım diye. Azabı sabah yaptım.

Gece vakitleri bir yerden sonra hep belirsiz oldu. Nerede kalacaktım? Kimin evine sığacaktım? Ne zaman kovulacaktım? Ben hiç sığamadım. Kimsenin evine kimsenin yanına. Ben bu hayata sığıntı oldum. Bir üzüldüm pek üzüldüm. Ama kabul ettim. Belki senin yurdun olmayacak belki sen bir yere yurt olmayacaksın. Yalnızlığım perçinleştikçe Allah’a sığındım. En azından dedim aslında en çoğuymuş belki Allah’ın yanına sığınırım. Rabbimi bulduğum o sene ilk kandilde pek heveslendim. Camiye gideyim. Allah’ın evi oraya sığarım dedim. Sığdırılmadım. Malum din erkeklere indi ya! Kuranda Ey iman edenler değil ey erkekler diyor ya! Hazretleri sığmayınca kadınlar katını boşalttılar. Darülharbı fetheder gibi bizi ite kalka doluştular oraya. Ne kadar kadın varsa camiden çıkarıp caminin altındaki küçücük bodruma tıktılar. Vallahi en büyük İslam düşmanı Müslüman erkeklerdir. Öfkelendim. Böyle imamın ardında namaza durmam dedim. Çıktım camiden. Yine bir kış vaktiydi. Kar yağmaya başladı. Minarenin yeşil ışığı lapa lapa yağan kara daha bir güzellik kattı. Rabbim dedim. Sen beni yarattın ya galiba taşlar, duvarlar, kullar değil de sokaklar, yollar bana yurt dedim. O sıra da bir tilki geçti bir adım önümden. Bir duraksadı bana baktı. Bir ben vardım sokakta bir o. Yine üzüldüm. İçerlendim. Şu soğukta şu gece vakti bir şu garip tilki bir ben vardım sokakta. O gün yarım kalan şiir tamamlandı içimde.

Garibin biri çıkmış yola

Sanmış varır yurda

Yurt garip istemezmiş

Garip ne bilmezden gelirmiş

***

Garip sanırmış bir garip kendi

Oysa yaradanın garipleri bin bir idi

Ne taşlar ne duvarlar ne taşlaşmış kullar

Bir garip bir tilki bitmeyen yollar

Gönül yurdu Rab olanlar

Halden anlayanlar

Bir hâl olanlar

Sonra ben kendimi yenemedim tabii hemen bizimkilere okudum şiirimi heyecanla dönüşlerini bekledim. Şiir olmuş da daha kötü şiir olur mu bilemezlermişmişmiş.