Mavi duvarlı laboratuvarın beyaz ışıkları, Cenan’ın huzursuz göz kapaklarına tül gibi seriliyordu; ne tamamen kör ediyordu ne de rahat bırakıyordu. Antiseptik kokusu doldu burnuna. Önündeki sarı tezgâhta, kan tüpü içine hapsolmuş koyu kırmızı bir sır duruyordu. Analiz cihazı kısa aralıklarla nefes alır gibi bipliyordu, her bipte ekrandaki rakamlar kayıyordu. Bir anda ekranda bir satır titredi: “Referans Dışı Örnek” yazısı belirdi. Bir hece kadar kısa bir an beliren bu ibare, sonrasında silindi ve rutin değerler geri geldi.
Laborant, başını kaldırmadan panikle: “Sistem bazen saçmalar.” Ama Cenan, barkod numarasının o kısacık aralıkta başka bir dosyayla eşleşip geri döndüğünü görmüştü. Sebebini bilmediği bir soğukluk içini kapladı; bu bir üşüme değil adı konmamış bir kimlik kaymasıydı.
Yazıcı tıkırdayarak sonucu verdi. Cenan bakakaldı. İnce kâğıt şeridin ortasında buz gibi bir satır duruyordu: “Sınıflandırma - İDBV II: İnsandışı Biyolojik Varlık; / Kurucu Soy (G-14).” Hemen altında gri bir kutucuk: “İleri inceleme: Zorunlu - Bildirim seviyesi: 8.” Bir başka satır daha gözüne çarptı: “Panel: TR-Genome v5 - Genişletilmiş Belirteç Taraması.”
TR-Genome v5, ulusal referans genom setiydi; genişletilmiş tarama, insana ait kalıbın dışına taşan işaretleri yakaladığında uyarı verirdi.
Laborant bu kez başını kaldırdı, parmakları klavyede Esc tuşunun üzerinde oyalanırken yavaşça fısıldadı: “Bunu görmemiş sayalım Cenan Bey, ‘ölçüm tekrarı’ girer kapatırım. Yoksa dosyanızın kaydı üst izleme sistemine aktarılır.”
Cenan, bunun sonrasının numune prosedürü olduğunu biliyordu. Numune kelimesi, steril bir makas sesi gibi içinden bir şeyleri kesip alıyordu. Utanç, öfke ve korku bedeninde aynı anda yükseldi; utanç, laborantın bakışından ödünç alınmıştı; öfke, bir barkoda indirgenmektendi; korku ise adının elinden alınmasındandı. Bu binada insan demek, referans setine sığmak demekti; geri kalan her şeye hızlıca tehlike denirdi. Cenan’ın buğulu gözleri çıktının kenarındaki küçük koda takıldı: G-14. “Ne demekti bu? Neden kurucu?”
Laborant çekmeceden gri bir kart çıkardı ve seslendi: “Beş dakikanız var, Cenan Bey.”
Cenan, kartı alıp koşar adımlarla dar kapıya gitti. Kapı, karta kısa bir bip ile yanıt verdi; üstünde tek kelime yazıyordu: ARŞİV. Cenan içeri adımını attığı anda yüzüne naftalin, ozon ve nemli kâğıtların kokusu vurdu. Çelik raflarda sıra sıra klipsli dosyalar onu karşıladı. Mikroskobik toz zerrecikleri ışıkta asılıydı. Cenan, çıktının barkodunu kapının yanındaki tarayıcıya okuttu; ekranda şu başlık belirdi: “Arşiv Eşleşmesi: Kurucu Soy Seri G-14 / Hat Doğrulama.” Karton kutudan çıkan dosyanın ilk sayfasında siyah beyaz bir tarama vardı: “Uygulama: Kalıtım hattı düzenlemesi - Evre: Yenidoğan.” Kenara kırmızı kalemle düşülmüş tek satır, sert bir mürekkep gibi göze battı: “Referans dışı belirteç paneli: izlem.” Takip çizelgesinde sekiz, on altı ve yirmi dördüncü aylar işaretliydi. Kurucu Soy protokolünde izlem aralığı sekiz aydı, epigenetik eşikler bu pencerelerde yeniden taranırdı. “Onam formu: bulunamadı” satırının üstü fosforlu kalemle geçilmiş, altta silik bir mühür kalmıştı: “Etik Kurul EK-08 (iptal).” Cenan, adının yazılı olduğu satıra bakarken harflerin kâğıttan kalkıp damarlarına geri döndüğünü hissetti. Nabzı kulaklarına tırmanırken kurumuş dudaklarından bir cümle döküldü:
“Ben doğdum mu yoksa yazıldım mı?” Cevabın belirsizliği öyle keskindi ki metal rafların soğuğunu bile kesti. Yüzü sakindi; içinden ise kimliğini doğuranın niyet mi sonuç mu olduğuna dair buz gibi bir serinkanlılık taşıyordu.
Cenan, dosyayı yerine bıraktığında laborant çoktan analiz istasyonundaki bilgisayarın başına geçmişti; ekranın köşesinde küçük bir uyarı yanıp sönüyordu: “Seviye 8: 24 saniye içinde üst izleme aktarım.” Cenan, mırıldandı: “24 saniye süre. Şimdi silersem iz kalmaz, bu beni saklar. Ama referans da kalmaz, bu beni yok eder.” Cenan, iki yolu aynı anda zihninde tarttı: kaydı silmek, özgürlük gibi duran bir karanlığa karışmak; bırakmak, numune olma ihtimalini göze alıp sözcüğün yerini değiştirmek. “İnsan, bu binada referans setine uyan varlık; peki referans seti bana uymayı öğrenebilir mi?” Laborant, tam ekrandaki kaydı silecekken Cenan birden: “Dokunmayın. Kayıt kalsın, silmeyin sakın.” Kendi sesinin sakince çıktığına şaşırdı. Cenan’ın içinde, adının altına atılmış görünmeyen bir imza gibi bir karar sabitleniverdi. Bedenini ele geçiren korku, yerini ağır ve berrak bir sorumluluğa bırakmıştı.
Ekranın sol köşesinde sapsarı bir uyarı belirdi: “Kalibrasyon başlatıldı: TR-Genome v5 (8/8 adım).” Birkaç saniye sonra gri kutucuk değişti: “Referans seti güncellendi: İnsan, Kurucu Soy (G-14) belirteçleri dahil.” Seviye 8 uyarısı yandı, söndü; yazıcı yeniden çalıştı. Kâğıdın ilk satırı tek ve netti: “Sınıflandırma: İnsan / Kurucu Soy (G-14).” Hemen altında sistem, görevli notunu bastı: “SONUÇ: IRKI İNSAN; ALT SINIF: KURUCU SOY (G-14).” Yabancılık, Cenan’ın içinden bir dalga gibi geri çekildi; yerine adıyla yerine oturan bir ağırlık geldi. Ona “insandışı” demişlerdi; ekranda -çok insani bir tereddütle- “İnsan tanımı güncellendi” yazıyordu.
Sözlüğün ilk satırına, kanıyla değil kararıyla referans oldu Cenan.