Göklerden Gelen Gemi

Fatma Dursun

Adalı olmak sahiden zor. Günün ne getireceğini kestiremiyorsun. Doğayı sürekli takip etmen gerekiyor. Özellikle Ayın hangi evresinde olduğunu sıkı sıkı takip etmek gerekiyor. Bu kadar uzakta olmasına rağmen bizlerin üzerinde bu denli gücünün olması onun kutsallığından kaynaklı olduğuna inanırız. Ona adaklar verir ve döngüsünü tamamlaması için dualar ederiz.

Adalılar geçimini balıkçılıktan ya da elma toplayıcılıktan sağlarlar. Ailem adanın en büyük elma bahçelerine sahip. O yüzden adalılar biz

Bu sene elma hasadımız çok verimli geçti. Elmaları kasalarla kamyonlara yükleyip iskeleye götürmek için geceden yola çıktık. Denizci ailesinin oğlu var Hasan iyi arkadaşımdır. Dedelerden babalardan sonra dostluk sırası bize düşüyor. İskeleye vardığımda Hasan beni geminin kenarında bekliyordu. El sıkıştık. Denize bakıp bir iç çekti. Canı biraz sıkkın duruyordu. Hayırdır inşallah diye sordum.

- Ahmet bilemiyorum. İçimde bir sıkıntı var. Deniz öfkeli gibi hissediyorum. Su çok gergin heran çalkalanacak gibi.

- Hayır olsun Hasan Ayın döngüsünde bir değişiklik mi var?

- Ay kendi döngüsünde gidiyor aslında

- Vesvesedir o zaman bu kadar üstünde durma

- İnşallah

- Haydi kasaları yüklemeye başlayalım şafağa yola çıkılacak

Kasaları yüklemeyi tan vakti gelmeden bitirdik. Deniz en çok tan vaktinde korkunç oluyor. Boşluğun ortasında süzülüyor gibi hissediyorsun. Tanın karanlığını Hasan’ın çakmağı aydınlattı. Cebinden çıkardığı tabakasından bir tütün aldı yaktı. Isıtıyormuş onu öyle söylerdi. Ama bence korkusunu bastırmak için edindiği bir alışkanlıktı. Şafağın ilk ışıkları ile Hasan ve tayfası yelken açtı. Ben de Çiftliğe geri döndüm. Yapılacak çok iş vardı. Hasat zamanın bitmesi ile yakında adak töreni düzenlenecekti. Tören için adak olarak sunulacak elmaları ayırdık. Elma reçeli, kurusu, marmelatı, sirkesi ve suyunu da sunulacak büyük tepsiye dizdik. Elmadan çeşitli tatlılar yapıldı. Tören için tüm ada hazırlık halindeydi. Bir kaç gün sonra Hasan ana karadan döndü. Onu karşılamaya iskeleye gittim. Gittiğinden daha sıkkın bir hali vardı.

- Hayır olsun Hasan burada olduğuna göre gemilerin batmamış bu halin ne?

- Ana karada salgın var Ahmet. Salgın hızla yayılıyor. Kontrol edemiyorlar.

- Deme. Buralara kadar gelir mi?

- Bilmiyorum en azından hızla gelmez. Bir süre ana kara seferlerini durduracağız.

- İşler kesat desene

- Sezona var daha bir şekilde idare edilir

- Ee canını bu kadar sıkan ne kardeşim

- Her günahın bir günahkarı olmalı derler. Salgın için adalardan gelen denizcileri suçladıkları söylentiler dolaşıyor. Ana karadakiler her zaman adalılardan nefret etti bilirsin pis domuzlar. Ana karada pislik içinde sokaklarda sıçanlarla yaşayan onlar değilmiş gibi. Lanet olasıcalar. Fakat beni endişelendiren başka bir şey var. Denizciler arasında bir söylenti dolaşıyor. Göklerden bir cisim geliyormuş. Gemi gibi. Ama içi boş sonra geldiği gibi gidiyormuş. Gökten gelen bu gemiden hastalık yayıldığına inanıyorlar. Adalılar ana karanın gazabından korktuğu için bunu saklıyorlar. Bilmiyorum gökler bize acısın.

Hasan’ın öfkesini anlayabiliyordum. Ana karaya sık gitmesem de oradaki insanların adalılara olan yaklaşımını biliyordum. Arsızca bir kibirleri vardı. Sarayın lağımına yakın olmaları onlara bir üstünlük sağlıyordu. Sokaklarındaki sıçanlar gibiler. Ana karadakiler adalıları küçük gördüğü kadar adalılar da onlara karşı nefret duyuyorlardı. Bu gökten gelen gemi aklıma yatmadı. Gemicilerin birbirlerini korkutmak ve denizde hakimiyetlerini artırmak için uydurduğu öykülerden sadece biri gibi geldi. Yine de Hasan ne kadar vesveseli de olsa denizlerden durduk yere çekilmezdi. En azından salgın gerçekti.

- Haydi Hasan elden şuan için birşey gelmez. Balıkçıları uyarırız. Ana karaya gidiş gelişleri kısıtlarız. Haydi Adak töreni için hazırlanmamız lazım.

Tören için tüm hazırlıklar tamamdı. Denizlerden herkes dönmüştü. Üç gün sonra adak töreni gerçekleşecekti ardından yemekler yenecekti. O akşam her akşamdan farklı olarak uyuyamadım. Temiz hava alıp biraz gezmek fayda eder diye dolaşmaya çıktım. Ay bugün on birinci günündeydi. Geçiş sürecinde olduğu için biraz gelgitliydi. Kıyıyı döven dalgaların sesleri buraya kadar gelmekteydi. Rüzgar Ayın bu gerginliği karşısında panikleyen bir halde her yerden esiyordu. Ayın bu halini izlerken bir karartı geçti. Ne olduğunu anlayamadım. Vesvese yorgunsun dedim kendi kendime dolaşmaya devam ettim. Geceyi yarılamıştım.O sırada Hasan geldi. Betti benzi atmış nefes nefeseydi. Soluklanmadan bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.

- Ahmet Ahmet söylentiler doğruymuş. Göklerden bir gemi geldi. İskelenin kenarındaki boş araziye demir attı. Gelmelisin hemen gitmeliyiz.

Evden dededen kalma tüfeğimi aldım. Ahmet’in kamyona atladık. Hızla gökten gelen geminin oraya gittik. Denizciler, balıkçılar ve köklü ailelerin başları çoktan gelmişti. Adanın ak sakallı heyeti gökten gelen bu gemiyi anlamaya çalışıyordu. Ne olduğunu Hasan onlara bunun bir gemi olduğunu ve göklerden geldiğini söyledi. Pek gemiye benzemiyordu. Yuvarlakçaydı. Ama göklerden bir gemi misali süzülerek gelmişti. Gökler bu gemiyi yollamıştı ama niye? Hasan salgından bahsetti. Bunu mantıkları kabul etmek istemedi. Acı gerçeklerdense arzuladıkları düşleri tercih ettiler. Göklerden gelen bu geminin Nuh’un gemisi gibi olduğuna ve seçilmiş olan adalıları cennette ötüreceğine inandılar. Yaklaşan adak töreni de seçilmek için bir fırsattır.

Adak töreni hasattan sonra ilk ayın ondördünde yapılırdı. Dolunay gökte yerini almış töreni izliyordu. Meydana kurulan kürsünün etrafında her aileyi temsilen olan ateşler yakıldı. Tepsi tepsi adaklar ateşin ortasına yığıldı. Aksakallılar Göklere ve ondan gelen gemiye methiyeler dizdi. Tören yemeği başladı. Tüm adalılar birlikte yemekler yerken göklerden gelen gemi gürültü ile kapandı. Denizin ufkunda göklere doğru süzülerek gitti. Tüm ada halkı buna şahit oldular. Büyük bir hezeyan oldu. Çığlıklar, ağlaşmalar, bayılanlar… Göklerden gelen geminin gitmesinden sonra Hasan’ın korktuğu gerçekleşti. Salgın başladı. Tüm ada hastalıktan kırılıyordu. Hastalığa şifa olsun diye tüm ada elma sirkesi ile yıkandı. Yine de ölümlerin önü alınamadı. Yaşlılar ilk ölenler arasındaydı. Ada halkının yarısına yakını hastalıktan öldü. Hastalık toprağa bulaşmasın diye ölülerimizi yaktık. Küllerini sakladık. Göklerden gelen geminin tekrardan geleceğine inandık. Ölülerimizi uçmağa götürcek göklere taşıyacaktı. Salgından ölenlerimiz için sevindik. Onları sevinçle uğurlayacaktık. Bir yıl sonra adalılar kendilerini yeni yeni toparlamıştı. Bu sene hasat oldukça azdı. Buna rağmen hayata dönüşü kutlamaya kararlıydık. Adak töreni için hazırlıklar başlamıştı. Hasanla ben göklerden gelen geminin bir kurtuluş değil bir ceza olduğuna inanıyorduk. Hastalık ondan yayılmıştı. Ve bir daha gelmeyeceğini buradaki insanları cennete götürmeyeceğini düşünüyorduk. Bu şekilde hayata dönebildik. Hasan ana karadan döndüğü bir akşam yanıma geldi.

- Ahmet söylentiler var. Göklerden gelen gemi tekrardan dönmüş adalara bir bir demir atıyormuş. Korkarım buraya da gelmesi yakın. Ne yapacağız?

- Demir atmasına engel olabilir miyiz Hasan? Denizci olan sensin sen söyle.

- Bilemiyorum Ahmet biz engel olmaya çalışsak da adalılar ne der?

- …

Bu konuşmadan sonraki günlerim düşüncelerle geçti. Denizin kenarındaki tarlada beklemeye başladık Hasanla. Demir atmasına engel olacaktık. Bizi gören adalılar da bizle beklemeye başladı. Biz engel olacakken onlar karşılama niyetindelerdi. Ayın on birinci gününde Göklerden gelen gemi geldi. Demir atmasın diye ben yadigar tüfekle sıkmaya başladım. Hasan da aynı şekilde tabanca ile ateş açtı. Bunu gören adalılar büyük şok geçirdiler. Bize küfürler lanetler okudular. Ne kadar ateş açsak da göklerden gelen gemi demir attı. Adalılar toplanmış heyecanla bekliyorlardı. Kapılar açıldı. İçi yine boştu. Bizi yakaladıkları gibi tören alanına bağladılar. Tören bitene kadar çözmemeye karar verdiler. Göklerden gelen geminin başında nöbet tutmaya başladılar. Tören günü geldi. Bu sefer ateşleri göklerden gelen geminin etrafına yaktılar. Adakları içine doldurdular. Göklere ve gemisine methiyeler dizildi. Ölülerin külleri geminin içine yerleştirdiler. Adak yemeği yedikten sonra göklerden gelen gemi adaklar ve ölüler içinde göklere doğru yelken açtı.