Bir ülkede bir kitap çok satılıyorsa adımlarını daha dikkatli atacaksın ve yediğin her şeyi kontrol edeceksin. Bindiğin taksiye, giydiğin monta ve yürüdüğün caddeye. Bir şeyler yolunda gidiyorsa bir şeyler yolunda gitmiyor demekti.
Bestseller rafındaki kitapları incelerken bir kitabın kapağı dikkatini çekti. Bu yüz, biraz önce tivitırda gezinirken “ÜNLÜ YAZAR KAÇIRILDI!” başlığıyla paylaşılan adamın yüzüydü. Gözlerini kıstı, kitabın kapağını çevirecekken üstünkörü okuduğu başlığı tekrar okudu: KOLAY YOLDAN ZENGİN OLMANIN YOLLARI. Pehh, ne salak insanlar var, diye söylenerek kitabın kapağını çevirdi. İçindekiler kısmından kolay para kazanmanın yollarını başlık halinde okudu fakat hiçbiri tutarlı birer cümle olarak gözükmedi gözüne. Her başlıkta yüzü farklı bir şekil aldı. Seni bu fikirlerinden dolayı kaçırdılarda yazık kafalarına, dedi ve kitabı aldığı yere bıraktı. Bu kitapları hangi geri zekalılar alıyor, diye de ekledi. Diğer kitaplarda gezindi eli. Benzer yorumları bu kitaplar için yaparak raflarda dolandı.
Gerçek kitap değeri olduğunu düşündüğü kitaplara geldiğinde kalite kokusu geldi burnuna. Bir yazar hem iyi hem ünlü hem de zengin olmayı nasıl hedefler ve buna dair kitap yazar, bu soru kafasında yoğruldu. Karşısındaki keriz sanan bir adam olmalı bu, ama bu adama kızmamalı, kitlesi sorunlu nihayetinde.
Kitapçıdan çıkıp tam kitapçının önündeki banka oturdu. Kolay yoldan zengin olmanın yollarını insanlarla paylaşan yazarın adını yutupta arattı. Bir dizi vidyo sıralandı, on iki milyon izlenen vidyoyu açtı, meraba arkadaşlar, bugün kolay yoldan para kazanmanın ikinci adımındayız. İlk vidyo Allah bilir kaç milyon izlenmişti, diye söylendi. Vidyonun birkaç dakikasını izledi, alfabedeki farklı harf kombinasyonları ile borsaya dair birkaç ipucuyu dinlemeyi bırakıp vidyoyu kapattı. Sosyal medyada arattı ünlü yazarın adını, kaçırılma haberinin altındaki yorumlara göz attı. Daha erken yapılması gereken bir iş olduğu, adamın bunu çoktan hak ettiği, verdiği taktiklerle insanların zengin olmaktan çok insanları fakirlik ve perişanlığa sürüklediğine dair yorumlar aldı başına götürmüştü. Tek iyi yorum yoktu. Yoktuysa madem ne diye böyle bir kitap çıkarabilmişti bu adam? Bu soru öylece asılı kaldı havada. Bu ülkede bu gibi soruların havada kaldığı çok önceleri öğrenmişti. Ekranı iki üç kez daha aşağı kaydırdıktan sonra o ünlü yazarı kaçıranların bir mafya örgütü olduğu söyleminin çokça olduğunu gördü. Kolay yoldan zengin olamayan mafyanın hali içler acısı olmalı ki bu adamı kaçırmış, diye söylenerek kilitledi telefonun ekranını.
Banktan kalkmadan şöyle bir bakış attı kitapçıya, derin iç çekerek yerinden kalktı. Sesin sahibinin o sözleri kulağında yankılandı: Yav bunlar katiyyen eğitilmezdir!