Dirilmeden Önceki Adalet

Emre Ergin

Mezarlık bekçisi. Tutturgan bir adam. Tek tek çiçekleri sayıyor. Çelenklerin üzerindeki isimleri koparıyor, çöpe atıyor. Mezar taşlarını zımparalıyor. Kötülük mü yaptığı?

Bir mezarın başına bir zarf bırakılmış. Mezara şöyle bir bakıyor. Zarfa bakıyor. İçini açıyor. İçinde bir mektup. “Sevgili anneciğim.”

Düşünüyor. Zarfı yerine geri bırakıyor. Ama temelli değil. Değerlendirecek.

***

Üç yaz öncesi göreve yeni başladığında küçük bir kız çocuğu gelmişti. Sen ne yapıyorsun burada? Ödeviymiş. Mezar bekçisi ödevi mi? Hayır genel bir ödev, meslekleri öğrenme ödevi. Büyüyünce ne olmak istediğini seçmek için.

Büyüyünce mezar bekçisi mi olacaksın?

Bilmem diyor kız. Yere bakıyor. Yerde yeşil çimenler, muntazam taşların arasından başlarını uzatmış. Mezarlarda can çekişen çiçekler, demet demet. Bir de sonra top kadifeler. Mezarların arasında, onlar adına özür diler gibi.

Olmayayım mı?

***

Büyük bir adam öldüğünde burası tıklım tıklım oluyor. Millet nerede duracağını şaşırıyor. Kimisi fark etmeden henüz çevrelenmesi tamamlanmamış mezarlara basıyor. Hele bir de yağmur yağmışsa, çamurlanmışsa her yer. Çelenklerin tahtaları yere saplanıyor. Her şey ölenin daha iyi bir yere gittiğinden emin gibi bir kasvet, öylesine bir bulaşık. Kameralar geliyor, sesli ağlayanları çekiyorlar, salya sümük, fotojeniğin zıttı, ama aynı eksende.

Tek tek mezarları geziyor bizim Hayrullah. Mezarların ötesine berisine bakıyor, kimisini beğeniyor, kimisini beğenmiyor. Kimisine seviniyor, kimisine kızıyor, kimisine üzülüyor. Ölenle ölünmüyor, ama yaşayanlar da konuya dahil değil genelde. Hayrullah da herkes gibi sırasını bekliyor, ama en çok da kendisi bilincinde bunun. Böyle meslek mi olur?

***

Kızın iskarpinleri çamurlu, defteri hafif ıslak. “Hadisene” der gibi bakıyor, Hayrullah anlatıyor.

Beni buraya düzeni koruyayım diye aldılar. Mezarların tenhalığını fırsat bilen terbiyesizler benden çekinsin diye. Bir de bazen bir şeyler ters gidiyor, meselâ sel basıyor, taşları alıp alıp götürüyor, bunu fark edecek birisi olsun diye. Ölenlerin huzurunu kaçıracak bir şey olursa, bir köpek sürüsü gelip burayı mesken edinirse diye. Benim buradaki görevim düzeni korumam için.

Sen düzeni sevdiğin için mi bu mesleği istedin?

Ben bu mesleği istemedim. Ama mezara çok geliyordum. Annem ölmüştü, okula da gitmiyordum, eve de gitmiyordum, burada uyuyordum işte şuradaki servinin altında. Bir gün tuvaletim geldi, camiye doğru giderken oraya ilan asmışlar. Yine burada olurum, hem karnımı doyururum dedim, başvurdum. Bir tek ben başvurmuşum.

Çok para vermiyorlar mı?

Kaç para verdiklerini bilmiyorum. Ben burada köpekleri ve köpek olmak isteyenleri kovalamak için işe alındım. Ama başka şeyler de yapıyorum.

***

Çiçekleri suluyor, ama en çok da kimsesi olmayanların mezarlarındakileri. Ahşap oyuyor, kuşların su içebileceği kâseler yapmak için. Çocuk şarkıları öğreniyor, erken ölenler için. Tesbih çekiyor, kendini hiç dindar hissetmeden. Bir görev edasıyla. Kürek çeker gibi.

***

Annem öldüğünde kimse onu istemedi. Önceden de istemezlerdi ama ölünce hiç. Ufacık bir cenaze oldu, iyi bildiler. Mezarına gömdüler, ama dayım ile teyzem kavga ettiler, mezar taşını kim dikecek diye. Pahalıymış. Ben o zaman çalışmıyordum, ödeyemedim. Bir ona gittim yalvardım, bir buna gittim yalvardım. Babamın akrabalarına gittim, eski eşi diye istemediler. Böyle bombeli bir toprak, her yağmurda dağılıyor, çorba gibi oluyor annemin mezarı. Ağlaya ağlaya düzeltiyorum, o yüzden hep burada yatmam gerekiyor. Yazık değil mi kendi hakkını savunamayan ölülere? Hele bir de benim gibi çocukları yoksa, onlara, üzülen.

***

Üç kulhu bir fatihalık paketler hazırlıyor aklından. Hangi mezara kimler geldi, kimler gelmedi? Hangisine epeydir fatiha okunmadı? En çok çiçek hangisinde? Hangisine yeni çiçekler derlenecek? Hangisinde gereğinden fazla çiçek var? Bizim Hayrullah, sadece düzeni değil de, adaleti de sağlıyormuş meğer. Çok çiçekliyi az çiçekliye, çiçeksizi çiçekliye çeviriyor. Yalnızların ziyaretçisi oluyor, zarflara yer değiştirtiyor. En şatafatlı mezar taşları törpüsünden tekmesinden geçiyor. Mermeri beceremese de tahtadan ve muşambadan mezar taşları yapabiliyor. Bahçıvanlığı da öğrendi, taş döşemeyi de. Yasin’i de ezberledi, ama şöyle bol balgamlı tükürebiliyor da.