Ayna Ayna Söyle Bana

İrem İlayda Karkı

Hayatlarımızı kalabalıkların önünde yaşamaya başladığımız günden beri bizi tanımlayan en doğru kelime yalnızlık. Uyumadan önce aklıma gelen bu düşünce ağırlaşmaya başlayan uykumun arasında tek gözümü açıp telefonuma -kaçıncı son kez olduğunu hatırlamadığım- son kez bakmama sebep oluyor. Yeni bir beğeni, yüzümde kalabalıklaşan bir tebessüm uyandırıyor. Yalnızlık görünmezlik pelerininin altına gizleniyor bir süreliğine.

Gecenin bir yarısı gelen ürününüz kargoya verildi mesajından sonra bugün neler aldığımı hızlıca düşünüyorum. Aldıklarım arasında hangi ürünün gelmesini daha çok istediğimi düşünüp gelen mesaja tıklıyorum. Bir nevi tahmin oyunu. Uyumadan önce son kez-yine kaçıncı son olduğunu bilmediğim- keyiflenmeye çalışma oyunu. Uyumadan önce mutlu olursam gece mutlu rüyalar göreceğime dair bir inanç. Dağılan zihnimi hızla toparlayıp kargoya çıkan ürüne odaklanıyorum. Çıkan ürünün ayna olduğunu görünce bir hayal kırıklığı kapıdan selam veriyor. Sen cilt parlatan serumu istemiştin ama bak ayna çıkmış, deyip kahkahalarla bana gülüyor. Zihnimdeki cilt parlatıcı serumu alıp hayal kırıklığımın kafasına fırlatıyorum. Ohhh, canıma değsin. Yanağımı seviyorum, hadi bebeğim güzel bebeğim uyu artık. Bilincim yavaş yavaş kendini uykuya bırakırken aklımda kargoya çıkan boy aynası. Hemen yanına aldığım yapay sakura da gelince çekeceğim mükemmel fotoğrafları ve gelecek beğenileri düşünüyorum. Geniş bir gülümseme yayılıyor yüzüme. Rüyamda Japonyadayım.

Taşındığımdan beri değiştirmek istediğim ama çoğunlukla unuttuğumdan bazen de üşendiğim için değiştiremediğim, beni yatağımdan hoplatan kapı ziline kocaman bir günaydınla başladım güne. Sabahın on birinde kargo gelir mi diye söylenerek de devam ettim. Gelen kargocunun aynayı evin içine kadar taşıyacağını düşünürken asansöre bırakması konusuna girmek bile istemiyorum. Asansöre! En sevmediğim pijamalarımla, kimseyle karşılaşmama umuduyla asansöre koştum. 1-2-3-4…..10. Katıma gelmesi yıllar sürdü sanki. Ama gelmişti. Asansördeki paketi alıp zorla taşıyarak evime sürükledim. Eve girip kapıyı kapatana kadar süren o tedirginlik sonunda bitmişti. Benim gibi tanınan bir insana nasıl olur da bunu yaşatırlar! Şikayet edeceğim. Biraz nefeslenip sakinleştikten sonra aynaya doğru bir bakış attım. Açılışını video kaydında yapsam iyi olurdu. Beğenirsem hikayeme eklerdim. Koşarak hazırlanmaya gittim. Önce makyajımı yapıp sonra dolabımın karşısına geçtim. Altı kapaklı dolap dolusu kıyafetin içinde giyecek bir şey bulamıyordum. Kendimi zorlayarak pantolon, kazak kombini yaptım. Günlük, sıradan, normal insanmışım gibi. Normal değil misin? Soruyu soran zihnime gülümsedim. Normalim elbet, tanınmayan biri gibi demek istemiştim.

Yaklaşık bir saatin sonunda video çekmek için hazırdım. Son bir kez saçımı başımı düzelttim ve masaya yerleştirdiğim telefonumdan kaydı başlattım.

“Merhaba arkadaşlar. Bugün sizlerle beraber seçip aldığımız aynanın açılışını yapacağız. Sizi bilmem ama ben çok heyecanlıyım. Kargoyla alakalı bir problem de yaşadım ama onu sonraki hikayede anlatayım. Neşemizi bozmayalım. Eveeeeeettt enerji yükledik miiiiii bedenimize? O zaman başlayalım.”

Açılış konuşmamdan sonra aynanın özenli ama bir o kadar da zor açılan paketini açmaya başladım.

“Gördüğünüz gibi çok iyi paketlenmiş. Neyse. Ne kadar uzun sürede açarsam sizinle o kadar muhabbet etmiş oluruz, değil mi?”

Bir süre sonra açmayı tamamen bitirmiş ama henüz kendime bakmamıştım.

“Evet sonunda bitirdik. Aynam için de tam olarak bu köşeyi düşünmüştüm. Şöyle koyalım ve ilk bakış. Aaaaaaaaaaaaaaaaaa! Bu ne!”

Karşımda bana benzeyen ama farklı dünyalardan olduğumuzu ilk bakışta anladığım bir kadın vardı. Kıyafetleri, saçını bağlayış tarzı, olmayan makyajı. Hayır bu ben değildim. Aynada bir anda görüntü duraklatıldı ve bir mesaj belirdi.

“Merhaba. Bu size özel hazırlanmış bir aynadır. Birazdan mesajını dinleyeceğiniz kişi, sizden ilham alınarak yapay zekaya oluşturulmuş bir görsel olmakla beraber karakteri sizden farklılıklar oluşturmaktadır. Kullandıktan sonra değerlendirmenizi bekliyoruz.”

Böyle bir teknoloji nasıl mümkün olabilirdi? Peki ya amaç neydi? Bana benzeyen görüntü aynada yeniden belirdi.

“Merhaba ben Somurtkangiller Gezeninden FLZ4651. Mesajıma geri dönüş yaptığınız için teşekkür ederim. Şu an mutluluktan ağlıyorum. Ağlamak dışında vereceğimiz tepki çok az maalesef. Gönderdiğiniz ayna elime ulaştı. Denemek için sabırsızlanıyorum ama korkuyorum da. Gülmek hiç bilmediğim ama anlatılanlardan hareketle sadece hayal edebildiğim bir eylem. Hayal edebildiğin bir şeye ulaşamadığında üzülürsün elbet ama bu hayatının akışını değiştirmez. Ama bir kez ona kavuşursam ve elimden alınırsa ne olur diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Aynada kendime bakmadan önce size bunları yazmak istedim. Ben FLZ4651. Sizin gezeninizde herkesin anlamlı bir adı varmış. Benimsediği, bir kıyafet gibi üzerinde taşıdığı. Benim adım daha çok parmaklarımın ucuyla taşıdığım bir çanta. Bana ait olmayan ama taşımak zorunda olduğum. Ben o çantayı artık bırakıyorum. Filiz’i seçtim kendime. Filiz artık hayal değil, bana ait. Birazdan gülümsemem de öyle olacak. Bir sonraki hayalim belli. Ağaç olup kök salmak. Sevgilerle.”

Bu mesajı başı öne eğik okuduktan sonra kafasını kaldırdı ve bana baktı. O da şaşkınlıktan donakalmıştı. Sonra gülümsedi. Benden daha samimi, daha gerçek bir gülümsemeydi bu. Yapay zeka olduğuna inanması zordu. Okuduğu mesaj da bunu destekliyordu. Ve şimdi aynadan bana sesleniyordu.

“Merhaba.”

“Mer-ha-ba.”

“Sen de şaşkınsın anlıyorum. Bana daha önceden söylemişlerdi, ben o kadar şaşırmadım.”

“Neyi?”

“Aynaya bağlandığın zamanlarda görevimin seninle konuşmak olduğunu.”

“Nasıl bir görev bu?”

“Sadece seninle konuşmak.”

“Yani yapay zeka ile konuşmak gibi mi olacak?”

“Yapay zeka mısın? Bunu bilmiyordum.”

“Hayır ben değil sen yapay zekasın.”

“Hayır değilim.”

Bir çıkmazın içine düşmüştük. Yapay zeka, yapay zeka olduğunu kabul etmiyordu. Bu da ancak benim başıma gelirdi zaten.

“Kimsin peki?”

“Kendimi tanıttığım mesajı sana izletmiş olmalılar. Filiz ben. Somurtgangiller Gezenininden.”

“Nasıl bir gezegen adı o?”

“Burası gülmenin yasak olduğu bir yer.”

“Ama az önce gülümsedin.”

“Ayna sayesinde. Bu aynayı kaçak yollarla internetten sipariş ettim. Benim gülümseyebilmemi sağlıyor. Sadece ona bakarken tabii. Görevimin seninle konuşmak olduğunu söylemiştim. Karşılığı da istediğim kadar aynaya bakabilmek.”

Bana kendi hikayesi olduğunu iddia ettiği bir hikaye anlatıyordu. Yapay zeka aklımı mı karıştırmak istiyordu yoksa bu aynayı gönderenler yalan mı söylemişti?

“Ben neden bu ayna bana geldi bilmiyorum. Sipariş ettiğim ayna hiçbir özelliği olmayan basit bir aynaydı.”

“Bu konuda bana bilgi verilmedi.”

“Peki seni istediğim zaman kapatabiliyor muyum? Sürekli burada olman rahatsız edici olabilir.”

“Tabii sen bağlantını istediğin zaman koparabilirsin.”

Hiçbir şey demeden kapattım ama sonrasında veda etmediğim için kendimi kötü hissettim. Neden kötü hissettiğimi de anlamadım. Yapay zekaya karşı kibar olmak zorunda mıydım? Ayna şimdi tam olarak satın aldığım basit aynaydı. Aynada kendimi inceledim. Kesinlikle benim tarzım çok daha iyiydi. Biraz yana dönünce telefonumun hâlâ kayıtta olduğunu fark ettim. İyi ki canlı yayında değildik. Kaydı kapatıp baştan sona izledim. Özellikle Filiz’in sözlerine, mimiklerine odaklandım. Yapay zeka olamayacak kadar gerçekti. Her ne kadar bu olaydan hiçbir şey anlamamış olsam da Filiz ile tanışmak güzeldi. Onun hemen bağlantı kurabileceğim bir yerde olması da güzeldi. Yapay zeka veya değil ne fark eder? Uzun bir süredir kendime itiraf edemediğim yalnızlık duygumun ilk defa biraz azaldığını hissettim. Filiz bana iyi gelebilirdi. Mesela günlük kombinlerimi ona yorumlatabilirdim. Tarzını düşününce bu iyi bir fikir mi emin olamadım ama. Beraber film izleyip bunun hakkında konuşabilirdik. Sosyal medya için çektiğim videolar hakkında yorum yapabilirdi. Hatta belki birlikte içeriz bile üretebilirdik. Bunları düşünmeye başlayınca benim de yüzüme bir gülümseme yayıldı. Tamam ama önce Filiz bunları ister mi, sormalıydım.

Aynanın bağlantı düğmesine tıkladım. Filiz yeniden karşımdaydı.

“Merhaba Filiz.”

“Merhaba. Kusura bakma adın neydi?”

“Duygu ben. Seninle bir şey konuşmam lazım.”

“Tabii Duygu.”

Ona düşündüğüm şeyleri anlattım.

“Ben bunları düşündüm ama senin sadece bir görev olarak benimle konuşmanı istemem. Gerçekten istiyorsan konuş. İstemiyorsan ben bir daha bağlanmam.”

“Çok isterim. Ben de çok yalnızdım burada. Seninle birlikte zaman geçirmek bana da çok iyi gelecek.”

Bunu duymak içimi rahatlatmıştı. Yapay zeka veya değil. Biz birbirimize iyi gelecektik. Fotoğrafıma binlerce beğeni ve yorum gelmiş kadar mutluydum. O sırada telefonuma bir mesaj geldi.

“Merhaba Duygu hanım. Size gönderdiğimiz aynada bir karışıklık olmuş. Aynayı iade etmenizi istiyoruz. Yanlışlıkla size yapay zeka destekli ayna hazırlanmış ancak bu aynamızın değeri çok yüksektir. Eğer sizde kalmasını istiyorsanız ek olarak ödemeniz gereken tutar 2750000 TL’dir. En kısa sürede dönüşünüzü bekliyoruz.”

Mesajı defalarca okudum, sonra Filiz’e baktım ve son olarak da banka hesabıma. İçimde dağılan, kırılan, dökülen bir yerler vardı. Yalnızlık gizlendiği görünmezlik pelerininden kafasını çıkarmış gülümsüyordu.