Yansımada Görünen Vahşet

Pınar Civelek

Yansımadan Görünen Vahşet

Kafası yine dağınıktı. Mesaisi karakolda bitse kafasının içinde bitmiyordu. Sonuca ulaştırdıkları cinayet vakaları kadar ulaştıramadıkları onlarcası daha vardı. Sonuca ulaşılamayan davalar rüyasına sızıyor vicdanını tırmalıyordu. Bu yola adalet için çıkmıştı. Her davanın çözümünde adalete katkısından gururlanıyordu ama onu en çok gururlandıran yitip giden insanların kanının yerde kalmamasıydı.

Bir ay önce sekiz aydır kayıp olan yirmi yaşındaki Mehmet Yalçın'ın dosyası, Cinayet Masası’na düşmüştü. Onlarca kamera kaydında ufak da olsa bir görüntüsüne rastlanılmamıştı. Telefonun son sinyali evinden geliyordu. Banka hesaplarında sekiz aydır hiçbir oynama yoktu. Koca şehirde ona dair ufacık bir iz yoktu. Daha önce dünyaya hiç gelmemiş gibiydi. Mehmet'in kayıp olduğunu duyuran ailesiydi ancak ailenin tavırları Komiser Yahya'ya garip geliyordu. Mehmet'in kaybına üzülüyormuş gibi değillerdi. Yahya'nın çocuğu yoktu fakat olsaydı bir saat bile çocuğundan haber alamadan duramazdı. Mehmet onun çocuğuymuş gibi kaybına çok üzülüyordu. Tanıdıklarından aldığı ifadelere göre Mehmet fakir bir aileye sahipti. İmkânsızlıklardan kendine imkân oluşturmuş, sabah okula gidip akşamları garsonluk yaparak ailesine destek olmuş ve tıp kazanmıştı. Üniversiteyi kazandığında çalışmayı bırakmamıştı. Hem parasını kazanıp hem de ailesine destek oluyordu. Arkadaşlarının anlattığına göre merhametli bir çocuktu. Parası olmamasına rağmen eline geçeni harcamaz kendinden daha ihtiyaçlı gördüğüne verirdi. Sivil toplum kuruluşlarında da gönüllü çalışıyordu. Tanımadan sevmek Yahya'nın çok huyu değildi. Ancak Mehmet'i ona öyle bir anlatmışlardı ki onu ölü veya diri bulacaktı. Bu delikanlı ziyaret edilecek bir mezarı, arkasından okunacak bir Fatiha’yı hak ediyordu.

Daldığı düşüncelerinden çalan zil ile sıyrılmıştı. Uyuştuğu sandalyeden hafifçe doğrularak kapıya yöneldi. Gelenin kargocu olduğunu görüp tebessüm etmişti. Karısının yarın doğum günüydü ve ona her yerde arayıp bulamadığı antika aynayı, hiç bilinmemiş bir internet sitesinden almıştı. Kargoyu teslim alıp koltuğa kuruldu. Eşi gelmeden kargonun sağlam olup olmadığını kontrol etmek için aceleyle paketi açtı.

Aynayı şeffaf poşetten sıyırdığında tam da istediği gibi olduğunu gördü. Karşısına koyup kendine bakacaktı ki aynada gördüğü yansıma aniden başının dönmesine sebep oldu. Gözlerini sıkıca kapatıp eliyle sıktığı ensesiyle kendine gelmeyi bekledi. Başının dönmesi durunca tekrar açtı gözlerini. Bakışlarını aynaya değdirdiğinde aynı baş dönmesi ağrıyla birlikte tekrar hücum etti. Yahya yüksek sesle bağırarak ellerini başının üstüne koyup bacaklarını kendine çekti. “ Allah'ım, ne bu Yarabbim!” Uzun süre öylece bekleyip tekrardan kaldırdı kafasını. Bir kez daha aynaya baktığında başına ağrı saplanmamıştı. Yansımayı daha net görüyordu. Şaşkınlığın esiri olmuş ve zihnine zincir vurulmuş gibiydi. Görüyor ama gördüklerini kavrayamıyordu. Dosya ile çok meşgul olduğundan halüsinasyon gördüğünü zannetti. Gözlerini hızlı hızlı açıp kapattı ama görüntü karşısından silinmedi.

Yansıma Yahya'yı farklı bir evin içinde gösteriyordu. Mehmet Yalçın'ın evinde. Aynayı elinde çevirip tekrardan baktı ve değişen bir şey yoktu. “Allah'ım sen aklıma mukayyet ol, şimdi değil biraz daha yaşlanayım, eşimin sağlam akılla bana ihtiyacı var!” Transa girmiş gibi sallanmaya başladığında dua ediyordu fısıldayarak.

Yavaş yavaş kendine geldiğinde elini yüzünü yıkayıp aynayla çalışma masasına oturdu. Eşi geç geleceğini mesaj atmıştı. O gelene kadar aynaya bir kere daha bakacaktı.

Önce kendini okuyup üfledi, sonra da gözlerini kısarak aynaya baktı. Yine oradaydı. Mehmet’in evinde. Kalbi pır pır atmasına rağmen daha sakindi. Uzunca baktı yansımaya. Parmağını yansımaya doğru uzattı. İkinci bir şok dalgası bedenini istila etti. Parmağı aynanın içerisine giriyordu.

Tir tir titreyerek ellerini aynaya uzattı. İki eli de aynadan içeriye girmişti. Korkarak vücudunu aynaya bıraktı.

Kısa bir zaman ve bilinç kaybı sonunda Mehmet'in evindeydi. Buraya daha önce gelmişti. Mutfağın önünde sağına soluna bakınıyordu. Duyduğu bağırtıyla yerinden sıçradı. Onlarca olay görmüştü ama korkuyu bu kadar hissettiği bir ân olmamıştı. Sesler karşısındaki odadan geliyordu. Mehmet'in odasından. Oraya doğru yavaşça yürüdü. Kapı kolunu sessizce açtığında karşısında Mehmet'i ve babasını gördü. Kavga ediyorlardı. Babası Mehmet'i dövmeye başladığında Yahya onlara engel olmak için sesini çıkaracaktı ancak sesi çıkmıyordu. Hareket edip onları durduracaktı ancak yanlarına gitmesini engelleyen bir güç vardı. Yahya’nın dikkatini Mehmet'in annesi çekti. Öylece kavgayı izliyordu.

Baba, Mehmet'i vurdukça vurdu. Mehmet babasıdır diye kendini tutuyordu. Ancak babası hırsını alamayıp Mehmet’in başını duvara vurdu. Yahya daha ne kadar şaşırabilirdi bilmiyordu. Mehmet'in kafası eziliyordu, kanıyordu. Duvar kırmızıya boyanmıştı.

Komiser Yahya tekrar oraya adım atmak istediğinde zaman ve bilinç yine yok olmuştu. Yahya bilincini kazandığında çalışma masasında oturuyordu. Gördükleri onu duygusal olarak hırpalamıştı. Olduğu yerden hışımla kalkıp dışarı çıktı. Arabasına binip Mehmetlerin evine gitti.

Vardığında beklemeden zili çaldı. Kapıyı açan aile onu gülerek karşılamıştı, her şey çok normalmiş gibi. İçeriye girdiğinde oturma odasında yemek yediklerini gördü. Yahya'ya neden geldiklerini sorduklarında Mehmet’in odasına tekrar bakmak istediğini söyledi. Anne ile babanın birbirine saniyelik bakışını fark etmişti ama onlar hemen kaçırmıştı gözlerini. Onu odaya yönlendirdiklerinde içeriye girip kapıyı suratlarına kapatmıştı. Gördüğü duvarı incelediğinde ifadelerde verilen detay aklına geldi. Kayıptan bir ay sonra evi boyatmışlardı. Kim oğlu kayıpken evin boyasını düşünürdü?

Herhangi bir kan izi aramaya başladı. Sekiz ay geçmişti ama ufak da olsa kurumuş bir kan davayı çözmeye yardımcı olurdu. Eğildiği yerde halının hemen yan tarafında gördüğü ufak bir izin kan olabileceğini düşündü. Olay yeri incelemeyi arayıp onları eve çağırdı. Odadan çıkıp aileye inceleme ekibinin geleceğini söyledi. Telaşlandıklarını görmüştü Yahya.

İnceleme sonucunda yerdeki izin kan olduğu belirlendi. Yahya evden çıktığı andan itibaren aileyi takip ettirdi. Kanın Mehmet'e ait olduğu tespit edilince de Yahya artık emindi; Mehmet ailesi tarafından vahşice öldürülmüştü. Yahya'nın bundan sonra yapacağı şey failin baba olduğunu kanıtlamak ve Mehmet'in cesedini bulmaktı. Bunu yaparken de eşine aldığı aynayı yanından ayırmayacaktı.