Sevgili Cadı

Fatma Dursun

Ayna ayna söyle bana dünyada var mı benden bir tane daha?

Elbette yok. Dünyada var olan her şey gibi sen de eşsizsin sevgili cadı.

Sevgili cadı güne büyük bir heyecanla başlar ilk iş aynasına koşardı. Otururdu aynalı masasına, süzerdi kendisini. Ne de güzel yaratmış yaradan derdi. İnsanın kendini sevmesi beğenmesi suç muydu? Elbette değildi. Kendinin farkında olan kendi için kendince bir hayat yaşayan kadın olağan değildi. Fedakar olmalıydı. Cefakar olmalıydı. Uyumlu olmalıydı. Çok akıllı olmamalı kendi için aklı olmamalıydı. Kendini kullandırdığı kadar iyi olmalı ve kesinlikle birilerinin bir erkeğin yahut erkeklerin onu kurtarmasına korumasına ihtiyaç duymalıydı. İşte böyle olduğunda kabul görürdün. Çünkü kimse kendi aklı ile yaşayanı sevmez. Herkes kendi aklıyla yaşamaya kalksa, kimse kimsenin hayatına karışması, herkes birbirlerinin kararlarına saygı duysa, sorgulamasa, yargılamasa ne büyük felaket olur?! Tüm düzen bozulur. Kaos çıkar. O yüzden olağan olan kadının böyle olmasıdır. İşte Sevgili cadı böyle değildi. Cadı doğası gereği kaosu severdi. Özgürce yaşamayı severdi. Her gerçekliğin içinde ve dışında kendi gerçekliğini yaratmaya çalışır ve öyle yaşardı.

Tan vaktinde sevgili cadı uyandı. En karanlık anda güne başlamak onu çok mutlu ederdi. Odasının balkonuna açılan kapılar boydan boya camdandı. Kapıları açtı. Balkona çıktı. Sabahın ayazını teninde hissetti. Gözlerini kapadı. Kocaman gülümsedi. Balkonun kenarlarını sarmaşık güller sarmıştı. Kırmızı güller sabahın ışıkları ile açılmaya hazırlanırken balkonun tavanına tüneyen sevimli yarasalar sabah ışıkları düşmeden inlerine uçuştular. Balkondan görünen gölde kurbağalar gecenin son serenatını tamamladı. Gece eteklerini toplarken gündüz saçlarını salmaya başladı. Yavaş yavaş ufuktan görünen güneş gölü ışıl ışıl yaparken ördekler göle inmeye başladı. Güller açılırken kuşlar ötüşmeye başladı. Çiçekler esneyip güne başlarken arılar ve kelebekler ortalıkta dolaşmaya başladılar. Sevgili cadı bir eli çenesinde bir eli kolunda simsiyah kabarık kıvırcık saçları her yerini sararken manzarasının tadını çıkardı.

Gün başlarken sevgili cadı içeri geçti. Aynalı masasına oturdu. Kara kedisi de yanına geldi. Masaya oturdu. Sevgili cadı uzun uzun kendine baktı. Saçlarına iksirler sürdü. Daha çok kabardı, kıvırcığı daha da güzelleşti, simsiyah saçları daha bir ışıldadı. Sevgili cadı yüzüne kolajen adındaki gençlik iksirinden sürdü. Güneşin öldürücü büyüsünden koruyan uv karşıtı iksirden de sürdü. Kopardığı gülü elleri ile ezdi. Yanaklarına ve dudaklarına sürdü. Cadı taşlarını takmaya başladı. Elleri, kolları boynu her yeri dolduktan sonra siyah kadife şapkasını taktı. Siyah kadife elbisesinin altına uzun çizmelerini giydi. Aynasına yaklaştı.

Ayna ayna söyle bana dünyada var mı benden bir tane daha?

-...

Sevgili cadı şaşırdı. Ayna her zaman cevap verirdi. Bugün vermemesi onu şaşkınlığa uğrattı. Bu ayna ona Cadıların cadısı hocası Ay cadısından mirastı. Hemen sihirli değneği ile büyüler yapıp kurcalasa da aynası düzelmedi. Sihirli küresini aldı. Aynasının neden bozulduğunu sordu. Küre de gördükleri karşısında çok öfkelendi. O mıymıntı, asalak, aciz prenses aynasını bozdurmuştu. Böyle kadınlardan nefret etmeye tenezzül edilemezdi. Böylesine ancak acınırdı. Sevgili cadının uyumlu olmayışı, iyi olmak adına kendini kullandırmaması, kendisine öncelik tanıması, özgür ruhu, kurtarılmayı beklemeyişi ve en önemlisi kendine yetebiliyor oluşu birçok kimseleri öfkelendiriyordu. Bu yüzden sevgili cadıya kötü, şeytani diyerek hakkında söylentiler çıkardılar. Söylentilerde Sevgili cadının karşısına da bir prenses koydular. Halbuki Sevgili cadı bu prensesi tanımıyordu bile. Zamanında aptal cücelerle kavga etmişti. O aptallar ormandaki ağaçları gereğinden fazla keserek katletmişlerdi. Cadı buna çok sinirlenmiş ormanın koruyucu olarak bu cücelere büyü yapmıştı. Bu utanmaz cücelerde cadı hakkında söylentiler yaymışlardı.

Tüm ahali cadıyı kötü, şeytani sanıyordu. Sevgili cadı bu durumu çok umursamadı. Başka insanların duygu ve düşüncelerinden sorumlu değildi. Bundan dolayı söylentilerle ilgilenmemişti. Hayatını yaşamaya devam etmişti. Ta ki en sevdiği şey aynasına dokunmalarına kadar. Sevgili cadı hiddetlense de ilk olarak sihirli karetaşından internetin sihirli alemine bağlanarak güzel bir ayna siparişi verdi. Ayna geldikten sonra aynanın büyülerini yaparak kurulumunu tamamlayacaktı. Bunun tahsilini almıştı. Aynanın siparişini tamamladıktan sonra cüceleri cezalandırıp asalak prensese ders vermenin yollarını düşündü. Sonra harika bir fikir buldu. Bahçesindeki elma ağacından elma topladı. Elmalara doğruluk iksirinden döktü. Böylece o utanmaz cüceler gerçekte ne kadar aşağılık, açgözlü ve kibirli olduklarını söyleyecek, prensesi de çıkarları doğrultusunda manipüle ettiklerini söyleyecekti. Elmaları sepete doldurdu. Üstüne pelerinini geçirdi. Yaşlı bir teyzeye dönüştü. Süpürgesine bindi. Ormanın derinliklerinden kasabaya indi. Sepeti prensese sattı. O üzerine düşeni yaptı. Kendi hakkına girmedi. Gerisi ile de ilgilenmedi. Cücelerin ar damarı çatlamıştı. Prensesin akıllanmasına yardım etmiş olsada bu onun sorumluluğunda değildi. O yüzden sonrası ile ilgilenmedi.

Süpürgesi ile keyiflice gezdi. Cadı arkadaşlarından olan Kiki’nin fırınından lezzetli ekmekler aldı. Ormanın derinliklerindeki evine geldi. Sipariş ettiği aynası gelmişti. Büyü ile çağırdığı toprak cinleri Aynayı odasına çıkardı. Toprak cinleri eski aynayı indirdikten sonra yeni aynayı masanın üzerine yerleştirdi. Sevgili cadı aynanın önüne gelince biran dumur oldu. Aynadaki yaşlı kadını tanıyamamıştı. Bu da kimdi? Sonradan pelerinini çıkarmadığını fark ederek güldü. Pelerinini çıkardı. Kendine sevgi ile baktı. Aynanın kurulumu için gereken büyü parşömenlerini hazırladı. Kırka yalın büyü yaptıktan sonra kurulumu tamamlamıştı. Aynanın karşısına oturdu.

Ayna ayna söyle bana bu dünyada var mı benden bir tane daha?

Sevgili cadı ne bu dünyada ne başka dünyalarda ne bu zamanda ne de başka zamanlarda senden bir tane daha yok. Sen herkes gibi eşsizsin. Kendinin farkında olan kendin için kendince bir hayat yaşayan Sevgili Cadı sen en nadidesin.