Kederli Patates Kafa

Hacer Noğman

PATATES KAFANIN KEDERİ

Sabah kalktığında alnında yeni bir yumru çıkmıştı ilk işi aynanın karşısına geçip onu ezmek oldu içinden çıkanla şaşılacak cinsten değildi çünkü benzerini yatmadan önce de görmüştü tanıdık birkaç cümle peçeteyle çıkanları temizledi abdest aldı kahvaltı niyetine birkaç zeytin attı ağzına işe gitmek üzere kapıyı üzerine vurdu otobüs durağında eli sürekli yumrunun çıktığı yerdeydi bir yandan abdestinin gitmemesi için çabalarken diğer yandan onunla uğraşmaktan kendini alamıyordu neyseki otobüs geldi kendine bir yer buldu ve oturdu dört beş yaşlarında bir çocuğun karşısına çocuk kitlenip kaldı onun yüzüne rahatsız oldu bundan ama bakılası da şeydi farkındaydı bunun o yüzden çocuğa kızmadı bu ilk değildi ne zamanki bir yumru çıkacak olsa yüzünde öncesinde tatlı bir kaşıntı gelir yüzüne yerleşir kaşınır da kaşınırdı o zaman durup düşünürdü yakın zamanda yaşadıklarını neydi ki böyle dışarı çıkmaya çalışıyordu çok geçmeden hatırlar ve kaşlarını şöyle bir kaldırırdı sonra izin verirdi tüm olanlara yüzünün pürüzsüzlüğünü dört sene önce kaybetmişti ama her gece yatmadan yine o pürüzsüzlüğe kavuşmak için bakım yapmaktan geri durmuyordu çok bir yol katedemese de ümidini yitirmiyordu dilinin kuruluğunun böyle çıkacağını tahöin etmese de olanlardan sonra kabullenmişti psikoloğa gitmeyi reddederken de bu kabullenişi bir yanına almıştı ona yaslanıyordu dört beş yaşlarındaki kız titizlikle onu süzerken rahatsız edici bakışlarını belli periyotlarla onun göz bebeklerine götürüyordu iş yerine daha sekiz durak vardı sekiz durak daha katlanabilirdi bunu düşünerek üç durak daha gittiler çocuk dördüncü durakta yanındaki annesine dönerek “Patates kafalı ablanın kafası niye böyle olmuş?” dedi bizimki aldırış etmemeye çalıştı camdan dışarı bakarken istemsiz bakışlarını kızın annesine götürdü göz göze geldiler kaçırdı gözlerini kızım ayıp hiç öyle söylenir mi minvalinde birkaç lakırdı ederken “Anne eskimiş patatesler böyle olur di mi?” deyiverdi küçük kız bizimkinin çenesinde tatlı bir kaşıntı belirdi elini götürmeye çekindi ama dayanılacak gibi değildi iki durak sonra indi çocuk ve annesi bizimki inmesi gerektiği duraktan beş durak daha ileri gidip yolunu çok iyi bildiği o klinikten içeri girdi.