Yayın saati yaklaşıyordu. Nedeni bilinmez bir korku vardı içinde. Halbuki hep haber sunuyordu. Bu onun işiydi fakat bu sefer kötü hissediyordu. İçini bi korku sardı faka çok üstünde durmamaya çalıştı. “Herhalde stres yaptım” diyip geçiştirdi. Olması gereken yere gidip yayının başlamasını bekledi. “Son on dakika” diye anons yapıldı. Bi bardak su içti ve ses tonunu düzeltti. Önünde ki kâğıtları karıştırdı. Sunacağı haberlere göz gezdirdi. Bir şehit haberi vardı. Böyle haberler sunmaktan nefret ediyordu ama yapacak birşeyi yoktu. Sonuçta şehitlerimiz bu vatan için canlarını feda ediyordu. Bayrağımızın dalgalanabilmesi için hayatlarını hiçe sayıyorlardı. Böyle düşündü ve tekrar askerlerimiz ve canlarını feda eden birçok şehidimiz için gurur duydu. Böyle insanlar olmaya devam ettikçe bayrağımız hep dalgalanacaktı. Böyle düşündü kendini sakinleştirdi ve on dakikanın bitmesini bekledi.
Son saniyelerdi ve haberi sunmaya başladı. “Bugünün ilk haberi maalesef geçtiğimiz günlerde yaşanan bir çatışma sonucu şehit olan asker…” dedi ve yutkundu. Önünde ki isme şaşırdı ve anlamaya çalıştı. Bu haber gerçek olmazdı. Haberin devamını getiremedi getiremezdi. Başı dönmeye nefesi kesilmeye başladı. Yayın arkadaşları ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Kadın tekrar başlamaya çalıştı. “Şehit olan askerimiz…” devamını getiremiyordu o ismi söyleyemiyordu. Nasıl söylerdi ki zaten? Böyle bir haber nasıl sunulurdu? Ayakta kalmak için çok zorlandı ve birden sol gözünden bir yaş damladı. Önündeki kâğıt yavaş yavaş ıslanmaya başladı. Kadın kendini tutmaya çalışıyor haberi sunmak için direniyordu. Biraz su içti ve devam etti “Bir çatışma sonucu vurulan askerimiz Göktüğ Kandemir şehit olmuştur” daha fazla kendini tutamadı ve ağlamaya başladı. Yayını durdurmak zorunda kaldılar ve bir arkadaşı kadının yanına onu tutmaya gitti. Hemen yerine başka bir spiker koydular ve kadına neler olduğunu sormaya başladılar. İnsanlar etrafına toplanmış şaşkın gözlerle neler olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Kadın hiç bişey diyemedi sadece ağlamaya devam etti.
Birkaç dakika sonra kendine gelmeye çalıştı. Lavobaya gidip elini yüzünü yıkadı. Aynada kendisine baktı ve şunu dedi “Ağlamayacağım tam tersi güçlü duracağım. Benim eşim kendini bu vatan uğruna feda etti ve ben ona layık bir eş olacağım.” Kendini topladı her ne kadar üzücü olsa da o bu yanını düşünmemeye çalıştı. Eşi ile tekrar tekrar gurur duydu. Onun ve daha birçok şehidimizin vatan sevgisi olmasaydı şuan belki de bu kadar rahat yaşayamıyor olurduk. Eğer şehitlerimiz olmasaydı sokaklarda tedirgin bir şekilde dolaşıyor olurduk. Hep bu yanını düşündü. Çünkü biliyordu içindeki vatan sevgisi onu ayakta tutmaya yeterdi. Kendisi de eşi gibi vatanı için herşeyi yapmayı göze alarak hayatına devam etti.
Züleyha Öztürk
Şehit Haberi