Acayip Şeyler Oldu

Pınar Civelek

Rüyalar bilinçaltının habercisiymiş. Benim bilinçaltımda karpuz vâr olsa gerek. Bir gün karpuzun karpuz sattığını görmüştüm. Evvelsi gün de Karpuz Adam konserini locadan dinliyordum. Eğriye eğri doğruya doğru, kimse inkâr etmesin; meyvelerin babasıdır, atasıdır, üstâdıdır. Alırsın eline dilimini, şapırdata şapırdata yersin. Bir de suyu akıyorsa al sana ziyâfet!

Bilinçaltım belki çok sevmemden belki de üç yıldır yiyemediğimden karpuzla doluydu. Üç yıldır dünyada karpuz üretilemiyordu. Büyüyemeden çürüyen, büyüyüp kelek kalan karpuzlar arasında bir tane sağlam yetişmiyordu. Hasrettim karpuza. Geçse elime sabah, öğle, akşam yerdim. Bazen düşlerimde yediğimi görürdüm de işte hayaller karın doyurmuyor.

Aklımda karpuzla, şehre inmek için hızlıca hazırlandım. Sabah olmasına rağmen ev karanlıkta kalmıştı. Sanki bir şey vardı pencerenin önünde de güneşi kapatıyordu. Ne olduğuna bakamayacak kadar acele ediyordum zira otobüsü kaçırdın mı akşama kadar yenisi gelmezdi.

Kapıyı açtığımda adımı mı atacaktım ki donakaldım. Devasa bir karpuz! Rüyadır diye düşündüm. Gördüğüm tuhaf rüyalar gibi mistik bir ândı. Kendime tokat attım da uyanmadım rüyadan. Besmeleler çeke çeke vardım yanına. İlkin parmağımın ucuyla dokundum bir şey olmadı sonra açtım kollarımı sardım gövdesine. Ben ki bir doksan adam kaldım yanında karınca kadar. Öptüm, kokladım karpuzu. “Sen buralara nirden geldin? Seni yaradan datlı yaratmış. Seni yaradana kurban oliyim” diye diye sevdim. İşimi gücümü unuttum karpuzu görünce. Bu karpuzu her gün yesem bana senelerce yeterdi. Yeterdi yetmesine de ben onu içeri nasıl alacaktım?

Parçalara ayırıp eve sokmam gerekirdi. Mutfaktan bir koşu bıçak aldım geldim. Nasıl keseceğimin matematiğini yaparken bilgimin buna yetmediğini fark ettim. Ben de rastgele soktum bıçağı. Hayır, sokamadım. Bıçak yamuldu. Kesemedi karpuzu. Herhâlde kesemez! Koskoca karpuzu şuncacık bıçak kesemez ya! Ama olsaydı Sürmene bıçağı kuşbaşı keserdi. O ân aklıma kulübedeki balta geldi. Bir hışımla aldım geldim. Hiç düşünmeden Baltacı Turgut Alp gibi salladım baltayı karpuza.

- Yaa Alllahhhh, Bismillaaahhh! Yaaa Hâk!

Heheeeyyttt. İşe yaradı. Yaradı yaramasına da hani böyle zayıf biri güçlü birine vurur da yerinden oynatamaz, yerinden oynayan kendisi olur ya işte öyle bir işe yarama. Şüphesiz tekrar tekrar vurmaya devam edersem yarılırdı. Birkaç kere daha aynı yere vurdum baltayı. Devam edecektim ki bana seslenenleri duydum:

- Hoooop, hooop. Ne yapıyorsun babalık?

Üç kişi sinirli yüz ifadeleriyle yanıma geldi.

- Görmüyor musun kardeş, karpuz kesiyorum.

Az önce bana “Babalık” diyen pala bıyık herif konuştu:

- Yahu görüyoruz da sen kafayı mı yedin?

- Kafayı değil de bırakırsan karpuzumu yiyeceğim.

- Bak hâlâ konuşuyor! Şakamatik misin oğlum sen?

Tam ağzının payını verecektim ki içlerinden sıska olanı lafı devraldı:

- Belediyenin heykeli bu. İlçedeki süs havuzunun yanına koyulacaktı. Ve sen ona zarar vermişsin.

Alık alık baktım suratlarına. Hay arkadaş, ben hangi çağa denk düştüm? Ne demek karpuz heykeli? Üstelik karpuzun yetişmediği şehirde.

- Abiler ben nereden bileyim heykel olduğunu? Üstelik belediyenin! Şununla uğraşacaklarına toprak verimi için para ayırsalar gerçeğini koyarlardı. Ama nerdeee?

Pala konuştu:

- Bu gazelini belediye başkanına okursun. Bırak şu baltayı!

Sonra sıska konuştu:

- Şu hâle bak! Bir dinlenelim dedik karpuzun başına gelmeyen kalmadı. Karpuzu meydana koysak ikinci gün bulamayacağız.

En son da geldiğinden beri sessizliğini koruyan şişko konuştu:

- Biz işimizi yapalım gerisi bizi ilgilendirmez. Hadi itin karpuzu ilçeye kadar.

Ben de onları dinledim. Arkalarından uzaylıya bakar gibi baktım. Yaşadıklarımı bir süre sorguladım. Bir sonuca varamayınca beklemenin mantığı kalmadı. Eve girdim. Gün çöpe gitmişti.

***

Zihnimde dün yaşadıklarım dönüp dururken çalan zil ile kapıya koştum. Gelen postacıydı. Bir zarf verdi. Hemen açtım, okudum. Okumaz olaydım:

“ Kamu malına zarardan … bin Türk Lirası para cezası.”

Bir abi demişti ki “Filmde görsem inanmazdım ama gerçek hayatta daha acayip şeyler oluyor.” Hakikâten öyle be abi. Rüyamda görsem inanmazdım ama gerçek hayatta daha acayip şeyler oldu.