Kanlı baltayı eline aldı ve yola düştü. Düştüğü yoldan kalktı çöle düştü. Çölden kalktı dağa düştü. Düşmekten yoruldu, balta elinde yürümeye başladı. Yürüdü yürüdü. Dağın zirvesine göz koymuştu ama yola gelince koyduğu gözünü aldı zirveden. Yoldan geçen arabaları durdurmaya çalıştı. Beni de alın, götürün gitmek istediğim yerlere, diyecekti fakat arabalar durmadan geçiyordu. En nihayetinde bir kamyon durdu. Kamyona bindi. Şoföre ne selam verdi ne baktı. Şoför yolculuk nereye diye sorunca baltayla karşıyı işaret etti. Şoför baltadaki kurumuş kanı görünce kamyonu durdurdu, in dedi. Katil misin in misin cin misin, in, dedi. İndi kamyondan. İstenmediği yerde durmak âdeti değildi zaten.
Gideni gönderdi, geleni getirdi. Arabasına alanın arabasına bindi, yanında yürüyenin yanında yürüdü, yalnız kaldıkça koştu. Baltasını hiç bırakmadı. Yolu, bir köye denk geldi. Köyde odun kıran yaşlı bir kadına. Kadını kenara itti, bütün odunlarını kendisi kırdı, taşınacağı yere taşıdı. Yürüdü. Yolu, arkadaşlarından dayak yiyen bir çocuğa denk geldi. Çocuğu arkasına aldı, baltanın sapıyla dövdü diğer çocukları. Yürüdü. Yolu, evini inşa eden bir genç adama denk geldi. Yardım etti genç adama. İnşaat bitene kadar ne gerekiyorsa canla başla uğraştı. Baltasını esirgemedi yardımında. Yürüdü. Yolu, yavrularını bir yılandan korumaya çalışan anne kediye denk geldi. Fırlattı baltasını yılanın kafasını kopardı.
Dur dediler ona, bu köyde kal dediler. Kalamam dedi. Kalmadı. Daha çok iyilikler yapmalı bu balta, diye düşündü. Ancak temizlenir. Yürüdü. Yola revan oldu. Bundan sonra adını soranlara Revan dedi. Yani yürüyen, giden. Gidenim ben kalamam. Ormanlardan, dağlardan, köylerden geçti. Yoluna denk gelen yardıma muhtaçlara yardım etti baltasından geldiğince. Yürüdü. Yolu kente denk geldi. Kentliler acınacak haldeydi. Hepsine birden yardım edemezdi. Düşündü. Nasıl yapacaktı? Görmezden gelip gidemezdi. Hem baltanın da hâlâ temizlenmeye ihtiyacı vardı. Tek başına bir baltasıyla nasıl yetişecekti bunca insana hatta bunca hayvana hatta bunca ağaca kuşa börtü böceğe çiçeğe kuşa. Düşündü. Yapabildiği kadar yapacaktı. Gücü yettiğince.
Yürüdü. Şişman bir adam gördü. Şişmanlıktan zor yürüyordu. Elinden ekmek arası bir şeyler yiyerek gidiyordu. Baltasını vurdu adamın elindeki ekmeği düşürdü. Adam kızdı. Ama acımıştı. Yazıktı. Yürüdü. Sigara içen on beş yaşlarında bir çocuk gördü. Çocuğun elinden sigarayı alıp yere artı, baltasıyla parçaladı. Yürüdü. Şehri talan eden beton yığınlarını gördükçe içi acıya acıya yüreği dağlana dağlana yürüdü. Kaldırım taşları arasında sıkışmış bir çiçek gördü. Vurdu baltasını taşı söktü. Çiçek rahat nefes alsın diye. Akşama kadar yapabildiği kadar yaptı. Ama bu beton yığınları şehri böylesine istila etmişken bırakamadı. En irilerinden birisine yaklaştı. Lacivert camlarına indirdi baltasını. Bir daha bir daha. Alarmlar ötüyordu ama ama o hıncını alamadı. Bir diğer beton yığınına koştu. Ona da indirdi baltasını. Sonra diğerine diğerine.
Polis arabaları sardı etrafını. Anons yaptı polisler. Elindeki yere bırak ellerini havaya kaldır dediler. Baltasını bırakmadı. Ellerini havaya kaldırdı. Polisler yakalayıp baltayı elinden zorla aldılar. Üstünü başını aradılar. Apar topar karakola götürdüler. Üstünde kimlik yoktu. Kim olduğunu sordular Revan dedi. Soy adın ne dediler balta dedi. Nereden geldin dediler köyden dedi. Köyün neresi dediler sustu. Amacın ne dediler sustu. Hangi örgüttensin dediler sustu. Dövdüler sustu. Sövdüler sustu. Nezarete aldılar.
Ertesi gün anasının ağıdıyla açtı gözlerini. Polisler araştırıp ailesini bulmuşlardı. Ailesi ifadelerinde ablası kendisini isteyen ağanın oğluna varmadı diye kaçırmaya kalkmış kız direnince de baltayla kafasını yarmış. Balta deyince polisler birbirlerine baktılar. O balta bu balta mıymış? Evet o balta bu baltaymış. Muhsin’in baltasıymış. Yani Revan’ın. Tarladan dönüp ablasını o hâlde görünce baltayı alıp ortadan kaybolmuş.
Muhsin’e göre baltasına bulaşan ablasının kanı ancak iyiliklerle temizlenirdi. Belki Muhsin’in zihni de.