Uyanacak ama uyanası yok. Niye uyansın ki hem? Neye uyansın? Aynaya bakmaz. Perdeyi açmaz. Üstüne başına çeki düzen vermez. İnsan içine çıkmaz. İnsan gibi de yaşamaz. Yabani oldu iyiden iyiye. Ne halta yaramıştı ki yaptıkları? Ne zıkkıma fayda etti bilimi ilimi? … Okumuş, dereceyle mezun olmuş, utanmamış yüksek lisansa başlamış, o sıra dank etmiş aç köpek olduğu, formasyon almış, it gibi kpss çalışmış hah demiş artık olacak o sırada devlet hemen devreye girmiş n’oluyor ya iki sene daha okuyacan. Ne demeye? Neyse velhasıl …çi olamamış. Öğretmen olamamış. Üç beş yazmış ama yazar da olamamış. Eee napcak evlat olamamış, başarılı olamamış, milli eğitimin üç hedefi iyi vatandaş olamamış(işsiz vergi veremiyor sigortası bile yok kardeşi üzerinden ilaç yazdırıyor), iyi insan olamamış (oksijen ve kaynak israfı), iyi meslek sahibi hah işte bu hiç olamamış. Hiçbir şey olabilmek için her şeyi yapmış.
Küskünlük ve hantallık ile yatağında beyninin çenesini kapatmaya çalışırken seslenişe uyanmış.
-Hadi hadi kalk kalk hadiyele. Kalkale camış gibi yatıp durma. Kalk ekmek al gel.
Göklerden karar gelmiş bugün de camış ünvanı ile güne devam etti. Delik çoraplarıma kim bakacak diye düşündü giydi. Üstünde yıllanmış eşortmanını üstünkörü düzeltti. Kendisi ile mezara gidecek her yerinden ip atmış dengesizce her yerinden sünmüş hırkasını giydi. Başına da alakasız bir yapuk taktı. Yüzünü yıkayası gelmedi havlunun ucunu ıslatıp göz çapaklarını sildi. Ucu açık çorabının üstüne öne açık terlikleri giyip çıktı.
Asansöre binmedi. Kimseyi göresi yoktu. Komşuları atlatsa da kapıcıyı atlatması amenna ne mümkün. Hemen yakaladı onu. “Eee naptınn? Oh valla dünyada senin gibi olmak vardı. Ye iç yat. İşte hayat bu. Kaygısızın ömrü uzun olurmuş yeğenim hahah. Böyle hiçbir şeyi masimeyecen haha.” Eskiden gülümserdi bu laflara kırmazdı kimseleri. Şimdi köpek gibi kapası var herkesi. Ama bugün camıştı. O yüzden camış gibi boş boş kapıcıyı tasladı. Sonra bir şey demeden gitti. Kapıcının ardından bu da bir cins dediğine aldırış etmedi. Yani aslında içinde bir yerlere yerleşti sonradan alınacaktı. Binanın önüne kurulmuş örgücü teyzelerin ona iğrenerek baktıklarını gördü. Aldırış etmedi o anlık.
Ayakları onu markete götürdü. Beynini artık kullanmıyordu. Gözlerinde önceden sıkıntı yoktu şimdileri çevresini pek görmüyordu. Yola bakmıyordu. Takılıp düşüyor biraz oturduktan sonra kalkıp devam ediyordu. Marketin içine girdi. Bir poşet aldı içini bol tükürük üfleyip açtı. Ekmek dolabının kapağını açtı. Bir de ne görsün ekmek yok. Yerine kitaplar var. Ekmek kalmamış bebe şebe kitapları buralara koymuş diye sinirlendi. Marketi gezindi biraz. En sevdiği sosyal aktivitesi market reyonlarını gezmekti. Her yerde kitap vardı. El değiştirdi zaar diye düşünüp çıktı.
Fırının yolunu tuttu. Kendi kadersizliğini düşünmekten böyle şeyleri düşünmeye pek vakti olmazdı. Dalgın dalgın fırına girerken “Selamün aleyküm beş ekmek alayım abi” diye seslendi. Baktı kimse yok. Herhalde ekmek yapma yerindeler diye düşünüp fırının arkas tarafına girdi. Baktı ekmek kokusu yok. Fırının sıcağı yok. Kafası karıştı. Kimse var mı diye seslendi. Çırak koşa koşa geldi. Buyur abla diye. Ekmek yok mu dedi. Çırak şaşırdı. Yok tabii dedi. Bugün camıştı. O yüzden anlamadı. Boş boş baktı bir süre. Canıtez çırak sıkılmış olacak ki kalem var silgi var defter var burada ekmek yok. Abla git belediye şurada bak. Bugün halk günü derdini anlat. Yardım falan yaparlar. Camışın beyni geldi yerine canı sıkıldı. Ben dilenci değilim dedi. Görünüşüne aldırış etmeden. Gururlu bir çıkış yaptı.
Yan dükkandaki elektrikçinin önünden geçerken camına baktığı surada bir domatese basması ile yere yapışmıştı. Şöyle bir doğruldu. Üst, başı domates olmuştu. Kabasını sıyırdı. Çorabının yırtığı büyümüş terliği kopmuştu. Şimdi bir de terliğe mi para verecekti? Hırslandı. İnadı tuttu. Vermeyecem terliksiz dolanacam dedi. İnadı sadece kendisine eziyet etmek olan insanlardandı. Yerde böyle dururken elektrikçiden bir adam gelmiş abla iyi misin? diye sordu. Amcası yaşında adama baktı. Ne ablası be diye bağırmak istedi. Ben ablan değilim sen de manav değilsin pis elektrikçi diye bağırdı.
Bir ayağında terliği bir ayağında yırtık çorabı ile yoluna devam etti. Ekmeği almadan eve dönemezdi. İyice hırslanmıştı. Ayağı iyiden iyiye acımaya başladığından ayakkabıcıya girdi. Abi terliğim koptu yapıştırır mısın dedi. Demez olaydı. İçerisi bembeyaz ışıl ışıl takım elbiseli satıcılarla doluydu. O an kılığından utandı. Hanımefendi burada terlik yapıştırmıyoruz biz dedi. Kafası iyiden iyi karıştı. Yirmi beş senedir oturduğu mahallenin 70 yıllık esnafı bir sabah nasıl olduda zanaat değiştirirdi. Yan mahalledeki bakkala gitmeye karar verdi.
Kıraathanenin önünden geçerken iyiden iyiye kafayı yediğini düşünmeye başladı. Hafif bir caz müziği eşliğinde insanlar kitap okuyorlardı. Adımlarını hızlandırdı. Yanlışlıkla kitapçıya girdi. Son KPSS’den sonra tövbeliydi girmeye. Ne görsün eskiden yığınlarla kitap olan yerde makarnalar, kömür ve ekmek doluydu. Güldü. İşte bu hoşuna gitmişti. Layığını bulmuştu kitapçılar. 2024 yeni nesil Ekmek çıktı mı diye sordu? Kitapçı kıl oldu bu soruya. Ama ne çare çıktı dedi. Beş tane 2024 yeni nesil ekmek alayım dedi. Ekmekleri alıp bir ayağında terliği bir ayağında yırtık çorabı seke seke evin yolunu tuttu.
O sırada bir pankart gördü. Siyasetçiler soytarı olmuş sirk turnesi ile haftaya mahalleye geleceklermiş. Daha da bir keyiflendi. Sonra aylardır girmediği sosyal medyasına girdi. Bir de ne görsün yeni kanun çıkmış. Kimse kendi mesleğini yapamayacak. Kendi mesleğini yapana ağır cezalar verilecekdi. İçi burkuldu. Kendisi kanun çıkmadan bu kanuna uyanlardandı. Kendisi gibi milyonlarca mağdur vardı. En azından artık herkes mağdurdu. Bu ülkede kimse kendi mesleğini yapamazdı.