Bu diyarda akıl pek ciddiye alınmadığı için vicdani değerler pek karışık, kimileri içinde anlaşılmazmış. Diyarda çeşit çeşit yaşam varmış. Herkes yerini işaretlermiş. İşaretlemenin kadim kuralları varmış. Kimsenin yaşam hakkı çalınmadan yapılırmış. Gel zaman git zaman türlerden biri çok hırslanmış. Daha fazlasını istemiş. Hep sıcakta olmak istemiş. Her zaman tok olmak istemiş. Hep güvende olmak istemiş. Asla ölmek istememiş. Daha uzun yaşamak istemiş. Hırs gözlerini kör etmiş. Yaşamın efendisi olmak için başkalarının yaşamından çalınmış. Hırslı hırsız olan tür işaretlemenin kadim usullerini çiğneyerek evler yapmışlar. Bunları sürekli büyütmüşler. Tehlikeli olarak nitelendirdikleri herkesi öldürmüşler. Hastalıklı demiş yakmışlar. Saldırgan demiş küreklerle başlarını ezmişler. Daha türlü türlü kılıf bulmuşlar akıldan yoksun vicdansız eylemlerine. Yine de yetinmemişler.
***
-İstemem ben bunu. Kovala şunu kapımdan. Uyuz it. Sürekli havlıyor. Uyutmuyor. Ne faydası var. Ayağı topal. Üstelik dişi. Enikleyecek tepemize. Yiyecek verme seni de kovalarım o it gibi. Duydun mu beni?
-...
Bir şey diyemedim. Korktum. Yapacağını biliyordum. Bu sözleri söylerken boynunun gerilişinden, damarlarının şişmesinden, sesinin düzensizliğinden, hırıltısından, vücudunun titremesinden ve ağzından saçılan salyalardan anlamıştım. Mantık yoktur onda. Dolayısıyla merhamet de yoktu. Bu hali ile kuduz gibiydi. Bir gün yeminler olsun ben de ona “asıl seni toplayıp aşılasınlar, uyutsunlar, kafana kürekle vurup bağlasınlar. Asıl kuduz sensin şerefsiz vicdansız mahluk” diye bağıracağım.
* Ne duruyorsun lan hala? Kaldır dedim sana o kapları.
* …
Sessizce kapları aldım. Yetim olunca böyle oluyor. Kapılara sığmıyorsun. Ne farkım vardı ki bu itten? İstediği an kovabilir. Pataklayabilir. Gerçi bir farkım vardı iti öldürebilirdi beni öldüremezdi. Şimdilik.
Kuduz gibi davranan kişi amcam. Her zaman böyleydi. Sakin olduğu anlar çok nadirdi. Ne zaman kuduracağını hesapladım sakin olduğu zamanlarda. Çünkü ne zaman neye kuduracağını kestiremezdim. O her zaman gergindi ben ise tedirgin
Şehrin kenar mahallelerinde olan bu gecekonduda hükmetme hırsı geçmeyen dedem, sessizliğinden korkak mı yoksa sinsi mi olduğu anlaşılmayan babaannem, kuduz amcam ve besleme ben yaşardık. Varlık içinde yokluk nedir burada öğrendim. Yönetme ve sahip olma hırsı onlara yetinmemeyi haliyle geçimsizliği vermiş. Babam uzak illere göçmüş sonra da öte diyara göçtüğü haberi gelmiş. Anam ise beni doğurduktan sonra ölmüş. Hastaneye beni almaya kuduz amcam gelmiş. Beni alıp babaannemin kucağına vermiş. Anamı da iyi kötü gömmüşler. İyi kötü ben de on yaşına kadar büyüdüm.
Bir akşam jandarma geldi. Kuduz amcamı yaka paça aldılar. İçten içe sevindim sonra endişe içime çöktü döndüğünde daha kötü olacaktı. Birkaç gün sonra dedemle karakola vardık. Savcı bizi aldı. Soruşturmaya başladı. Anamı, babamı sordu. Ne zaman doğduğumu, nerede doğduğumu, kimin getirdiğini sordu. Dedem bildiğini anlattı. Anam tarlada sancılanınca orada bulunan köylüler hastaneye götürmüşler. O sıra bizimkilere haber vermişler. Onlardan önce amcam varmış. Onlar varanaca anam göçmüş. Amcamda orada bulunan beni almış. Savcı söze girdi.
* Son on senedir bebek hırsızlığına dair ihbarlar mevcut. Uzun süre vakalar arasında bağlantı kurulmamış birbirinden ayrı vakalar olarak dosya tutulmuş. Elime bir ilçede on sene öncesinin dosyası geçti. Dosyanın kapanmasına az bir süre kaldı. Dosyadaki kayıp çocukların hastane kayıtlarının izini sürerken size ulaştım. Başınız sağolsun torununuz öldü.
* Anlamadım? Aha burada duruyor ya çocuk.
* Oğlunuz bebek hırsızlığı ile suçlanıyor. Yanınızdaki çocuk sizin torununuz değil. Torununuz gelinizle birlikte doğum esnasında öldü. İşbirliği yaparsanız eğer hakkınızda suç duyurusunda bulunmaycağız. Oğlunuzun işbirlikçileri kimler? Kimlerle sık sık görüşüyordu? Neden ilçeden şehre göçtünüz? Bu çocuğu neden yanınızda büyüttünüz? Diğer çocuklar nerede?
Sorgu saatlerce sürdü. Dedem habersizmiş her şeyden. Kuduz amcamda garip bir şekilde bu suçtan masummuş. Bebek hırsızlığı olduğu dönemde hastanedeki karmaşadan dolayı beni amcama vermişler. Yanlış çocuğu almış eve getirmiş.
Sonrasında devlet beni aldı. Sekiz sene büyüttü. Devlet anam oldu atam oldu. Gerçekliğim değişti. Fakat zihnimden, gerçekliğimden o ev, onlar, o anılar ve köpek çıkmadı.