Karnı Geniş İle Karnı Dar

Fatma Dursun

Karnı geniş olanlara sabahlar ne güzel! Onlar için her an keyiflidir. Geniş karınlılar uzun yaşarlar. Güzel yaşarlar. Çünkü yalan dünya için kendilerini hırpalamazlar. Biz neden geniş karınlı olamadık diye hayıflanmayın efendim. Onlar kendilerine münhasır kişilerdir. Onca dert, tasa, üzücü şey olsa bile onlar pek oralı olmazlar. Bu işin sırrına biz de henüz vakıf olamadık.

Yakup Bey. Kütük Giresun. Yaş 62. Memur Emeklisi. Evli. Çıktı 5 çocuk 20 torun. Yakup Bey oldu olası hayatı yavaş seven bir kişiliğe sahipti. Memuriyet hayatı boyunca dakik bir insan olsa dahi işlerini bir hayli yavaş yapardı. Kendini hırpalamazdı. Mesai hiç yapmamıştı. O kadar karnı geniş bir adamdı ki mobbing cart curt adama hiç işlememişti. Hanımının söylenmesine karşı da kayıtsızdı. Adam genel olarak dünyaya karşı kaygısızdı. Ölen ölmüş kalan kalmış Yakup Bey keyfine bakmış.

Emekli olduktan sonra daha da bir karnı genişledi. Onca horanta torun torba hiç tasalanmadı. Yakup Bey bunu yüklenmedi. Sorumluluk almadı. Sevgi beraberinde sorumluluğu da getirir. Yakup Bey'in sevgi algısı daha farklıydı. Önce kendini sevdi. O sevginin sorumluluğuna sıkı sıkıya sahip çıktı. Bundan olsa gerek ötesine berisine karışmaz kaygılanmazdı. Aksine eşi Cemile Hanım çok karnı dar bir insandı. Her şeye kurtlanırdı. Tüm ömrü endişelenmekle geçmişti. Kadın kurum kurum kurumuştu yıllar içinde sinir stresten. Hep Yakup Bey'in geniş karınlılığından kaynaklı bu kadar endişeli bir insana dönmüştü. Kimi zaman dengelerlerdi birbirlerini fakat bu zamanlar sayılıydı. Hayat meşgalesinin yoğunluğu onlara dengeyi unuttururdu. Herkes kendi bildiği ölçekte hayatı yaşardı. Yakup Bey geniş, Cemile Hanım dar.

Sabahlar karnı geniş olanlar için pek keyifli, karnı dar olanlar için pek eziyetli başlar. Cemile Hanım yılların alışkanlığı güneşten önce sabaha başlar. Güneşi de çekemez. Güne ilk Cemile Hanımın başlaması lazım gelir. Cemile Hanım her işi yapar. Her yere koşar. Atlılar onun ardında kovalar. O da hayatı kovalar. Cemile Hanım, çocuklar büyüyüp evlenene kadar sabahları bir kıyamet telaşı ile yaşardı. Yakup Bey’in üstü başı hazırlanacak, bebelerin üstü başı hazırlanacak. Karınları doyurulacak. Öğlen azıkları konulacak derken o sabahlar yetişmez bitmez bilmezlerle bezeliydi. Ne zaman çocuklar büyüyüp evlenip gitti ardına Yakup Bey emekli oldu o zaman sabah mesaisi rahatladı. Buna alışamadı tabii Cemile Hanım bu sefer de her sabah çocuklar arandı. Her sabah naptınız? Ne ettiniz? Olmuş mu? İyi iyi. EE biz de iyiyiz. Aynı cümleler. Aynı telaşeler. Bünyesi bunları biliyordu eksikliği garip bir ölüm sesiydi onun için. Kabul edemezdi karnı dardı. O hep yapacaktı. Her şeye yetişecekti. Sürekli kendini hırpalayacaktı. O zaman ederinin olduğunu düşünürdü Cemile Hanım. Şartlı sevgi böyleydi. İşareti, alışkanlığı, ödülü belliydi. O hep ama hep kendini hırpalamalıydı.

Emekli yaşamı. Emekli sabahı. Hayali ne tatlıdır. Ne çok plan kurulur. Yakup Bey ve Cemile Hanım’ın da planları vardı. Emekli olduklarında topladılar tası tarağı Allah’ın belası yeri terk ettiler. Giresun’a, memlekete göçtüler. Ahh Giresun… Allah’ın belası yerde (Ankara) onlarda betonlaşmış betleri benizleri grileşmişti. Hastalıklı şehrin hastalıklı insanı şeklindeydiler. Oysa memlekete döndüklerinde renkleri açıldı. Tabiatın, yaşamın tüm renkleri, tonları, sıcaklığı, soğukluğu bedenlerinde yer buldu. Bir yaşam kazanmak için bir yaşam harcamanın ödülü emekli yaşamı.

Karnı geniş için de karnı dar içinde emeklilik bir nimet. Cemile Hanım, sofrayı kurmuş çayı doldururken Yakup Bey’e sabah serenatını yaparak sofraya çağırdı. Yakup Bey radyoyu kurduktan sonra sofraya yerleşti. Cemile Hanım ise gazetesini alıp sofraya yerleşti. Asmaların altındaki bu iki kişilik masa huzurluydu. Radyo’dan sabah haberlerini dinleyen Yakup Bey çayından bir yudum aldı. Cemile Hanım ise gazetesini okurken bir yandan çayını karıştırıyordu. Yakup Bey çayından ikinci yudumunu almışken Cemile Hanım gazetede gördüğü bir haber renginin atmasına sebep oldu. Yakup Bey, noldu hanım diye sorup cevap beklerken üçüncü yudumunu da aldı. Cemile Hanım ses edemeden radyodan ses yükseldi. “Emeklilik iptal. 66 yaş altı tüm emeklilerin emekleri yetersiz görülmüştür. Bundan dolayı Ankara’dan çağrılan yetersiz emek verenlerin eski görev yerlerine iadeleri oluncaktır.” Yakup Bey’in elinden bardağı düştü. Karnının genişliği bu kadarına yetemedi.