Arızalılar Derneği

Hacer Noğman

Doğuştan mekanik aksamları arızalı insanların toplandığı bu dernekte beşinci senem. Yıllar ne hızlı geçiyor. Daha dün gibi yarın. Zamanı önden yaşıyorum diyelim. Ha ha ha. Seni şakacı. İç sesim.

Burayı Kenan sayesinde bildim. Kenan da arızalı bir arkadaş. Herkes gibi. Bunu diyebilmem yıllarımı aldı. Herkes gibi’yi. Tecrübe diyelim. Sağıma döndüğümde gördüklerim ve soluma döndüğümde gördüklerim. İnsanın bıyıkları terlemeye başladığında başlıyor arızalanmaya. Bizim cüce Necmi’den biliyorum. Çocuk daha on beşinde ama tamtakır arızalı. Saç kılından ayak tırnağına. E sonra Haldun amca. Adam yürüyen arıza. Geçtiği yolları kurutuyor. Misal geçen gün derneğe geldim, sabah saatleri. Haldun amca da bahçede çay içiyor. Karşısında bir esir almış, esir çaycı Nedim, bir şeyler anlatıyor ama dudakları birleşmiyor. Lego parçaları karşılıklı duruyor ama birbirleriyle alakası yok. Görüntü bu. Yanlış parçalar karşılıklı gelmiş, birbirine denk olanları alsana diyecektim, Nedim bunu anlamış olacak ki elleme der gibi işaret etti. Ah Nedim, Allah sana sabır versin dedim içimden. Bunu söylerken Nedim’in gözlerinden okuduğum o sözler yerine yerleşmemiş yüreğimi sıktı, ciğerlerimi rahatsız etti. Ulan dedim Nedim, ulan. Arıza bir değil ki görünmesin, küçük değil ki kendini hissettirmesin.

Nedim dernekte herkesin kahrını çekiyordu. Benim de elbette. Bugün olduğu gibi. Kenan’la derneğe geçtik iş çıkışında. Toplu etkinlik yapılacaktı. Erkek adam etkinlik mi yapar sorusuna yer yoktu burada. Nihayetinde adam olmanın yollarını ve arızaların giderilmesini amaç edinmiş insanların birlikteliği söz konusuydu. En azından Kenan böyle diyerek beni ikna etmişti derneğe üye olmaya. Ha bu adam değildim demek mi oluyor tabii ki hayır ama daha iyi bir adam olmayı kim istemez ki? Ha Kemal, ha? Aynaya karşı.

Etkinlik öncesinde beş senedir arızalarımdan hangilerine çözüm buldum diye düşündüm. Beş senedir ne yaşadığını bilir insan, baktığında. Ama bilemeye de bilir. Ne kadar yol gittiğini mesela. Ya da gidemediğini. Etkinlik de bununla ilgiliydi. Arızaların tespiti. Herkes kendinde gördüğü arızayı yazacaktı maddeler halinde. Kolay iş, kolları sıvadım. Nedim çayları getirdi. Bu haftanın etkinliğini o söyledi. O olmayınca da temizlik görevlisi arkadaş söylüyor. Bu görevleri onlara kim verdi bilmiyorum. Daha doğrusu kimse bilmiyor. Ama güzel etkinlik. Kalemi aldım, kâğıdı şöyle bir düzelttim. Etrafta oturanlar insanlarda gözlerimi gezdirdim. Haldun amca, başladım gözlerimle kâğıda yazmaya. Sonra cüce Necmi, onun arızalarını sıraladım kâğıda, sonra Kenan, sonra Nedim… Doldu kâğıt hem de taştı. Ulan dedim Kemal, yaz başlamaya. Pardon, başla yazmaya. Sıralanmaya başladı cümleler ama kalemle değil. Elim gitmedi yazmaya. Yaz dedim Kemal, yaz. Kurudu ellerim sanki. Ellerimdeki arıza da yazdırmıyor olabilir. Yaz ulan Kemal. Yazamadım. İşte beş senedir neden buradayım, bundan.

Göz attım diğerlerinin kâğıtlarına. Kâh çok dolular kâh az dolular. Benimki gibi bembeyaz olanı yok. Sen daha çok beş seneler geçirirsin burada Kemal.