x2 HIZIYLA EVLİLİK
Başlangıçlar. Hayatın en sıkıcı dönemleri. Belirsizliklerle dolu, soru işaretli dönemler. Ne olacak? Nasıl olacak? Olacak mı? Örneğin bir kazak örmeye başlıyorsunuz, belirlediğiniz ilmek sayısı yeterli mi, istediğiniz model çıkacak mı, güzel mi oluyor kötü mü, bilmiyorsunuz. Ta ki on onbeş sıra örene kadar. Buna itiraz eden örgü ustası kadınlar konuşmaya başlamadan itiraf edeyim bu, benim için böyle. Tamam siz en başından bilebilirsiniz ama ben bilemiyorum. Örgüde de olsa başlangıç sevmiyorum. Her şeye ortasından başlamak istiyorum. Bir olayı anlatmaya, yemek yapmaya, bir insanı tanımaya, ağlamaya, gülmeye, şarkı dinlemeye, abdest almaya, namaz kılmaya, kitap okumaya ve hatta evlenmeye. Psikoloğuma söylesem “Başlangıçlar size ne hatırlatıyor?” Ya da “Başlangıçlar size ne hissettiriyor?” diye sorar muhtemelen. Boş verelim şimdi. Neyse ne? Ya da boş vermeyelim. Belirsizlik. Evet tüm başlangıçlar belirsizdir ve tüm belirsizlikler ürkütücü. Bir yolu olmalı başlangıçları atlamanın. Ya da en azından hızlandırmanın. Zamaaan ileri aaksııın, deyince aksa misal.
Dinlediğim şarkıyı ortasına kadar sardırdım, ağ-zımııı dayayıp mus-luğa su içeeer gii-bii, seviyoruuum se-ni ekmeğii tuzaa banıp... Okumam gereken makaleyi üçüncü sayfasından başladım okumaya, “Bütün bunlardan anladığımıza göre zaman kavramı görecelidir.” Makale de şarkı da çok yavaş ilerliyor. Sıkıldım. Belki de şarkı yavaş olduğu için makale yavaş ilerliyordur. Okumamı ritimle birlikte hızlandırabilirim. Zaman kavramı göreceliymiş. Şarkıyı x2 hızına aldım. birparçamavidenizalırbenisenidüşündükçegüldikiyorumellerimindeğdiğiyere… Şarkı bitene kadar onuncu sayfaya geldim. Vay be, işe yaradı. Annem sesleniyor. Sofraya çağırıyor. Saat kaç? Altı mı? Nasıl yani? Ne çabuk altı oldu saat ya hu. Babam çoktan sofraya oturmuş. Annem ablamı sıkıştırıyor “Gelin bohçanı ne zaman getirecekler? İçinde bir tane eksik olsun ben sorarım kaynanan olacak o kadına. Biz hepsine özene bözene ayrı ayrı bohça yaptık. Onlar da yapmazsa bütün çeyizi çöpe atarım haberin olsun.” Ablam anneme bakmıyor. Kaşığını çorbasının içinde gezdirip duruyor. Annem babama yöneldi “Bana bak dünürlere acıyıp nişan salonunu ucuza kapattırmıyorsun. Duydun mu? Benim dediğim salondan başkasını kabul etmek yok.” Babam annemi dinlemiyor. Boşalan tabağını uzatarak “Yemek alabilir miyim?” diyor. Annem yarı kısık sesle “Zıkkım ye,” diyerek alıyor tabağı. Bulaşıkları ablamla birlikte topluyoruz. Dokunsam ağlayacak ablam. Dokunmuyorum. “On yıl geçti de beş ay geçmiyor” diyor ablam on yıllık sevgilisiyle dünya evine girmesi için geçmesi gereken önümüzdeki beş ayı kastederek. “Ben bugün sihir yaptım sana da yapıyım mı,” dedim. Güldü ablam. Ben de güldüm.
Bulaşıklar bitince ben odaya geçtim. Ablam annemlerin çayını verdi. Annemin huysuzluklarına rağmen hanımefendiliğini elden bırakmıyor canım ablam. Ben olsam bırak çay vermeyi yüzüne bile bakmam. Damadın ailesiyle tanıştığından beri susmuyor annem. Sürekli kusur buluyor. Sürekli kızıyor. Sürekli öfke kusuyor. Sürekli huysuz, huzursuz.
Ablam odaya geldi. Gözleri dolu. Dokunsam ağlayacak. Dokundum. “Ağla,” dedim. Ağladı. Sessiz sessiz hıçkırarak. Sarıldım. Ağlamasını yarıda kesip “Hani bana sihir yapacaktın, yapsana,” dedi. Güldüm. Bak şimdi dedim. Kulaklığı telefona takıp aynı şarkıyı açtım. x2 hızında. “Zamaaan ileri aksııın” diyerek kulaklığın birini ablamın kulağına birini kendi kulağıma taktım. Seviyorumseniekmeğituzabanıpyergibi… Aynı şarkıyı sabaha kadar dinledik. Çünkü çok kısa bir süre sonra sabah oldu zaten. Ablam şaşırdı. Ben de şaşırdım. “Şaka yaptığını sanıyordum,” dedi. “Ben de,” dedim. Şarkıyı kapatacakken beni durdurdu. “Beş ay geçene kadar çalsın. Lütfen,” dedi. Kapatmadım şarkıyı. Şarkı çalarken annem geldi odaya x2 hızında bir şeyler söyledi, yaptı, güneş battı, doğdu. Tekrar doğdu tekrar battı. Annem konuşmaya devam etti. Ablamın ikinci ailesi geldi. Süslü bohçalar, çiçekler çikolatalar getirdiler. Annem konuşmaya devam etti. Ablam ağladı. Babam sustu, gözlerini kapattı, kulaklarını tıkadı. Annem konuşmaya ve koşturmaya devam etti. Sanki kızını evlendirmiyor da bir ülkenin yönetim şeklini değiştirmeye uğraşıyordu. Ablama nişan elbisesi alındı. Nişan annemin dediği salonda oldu. Ablama gelinlik alındı. Düğünü annemin istediği salonda oldu. Düğün sırasında akrabalar “Sıra sende,” dediler bana sinsi sinsi. “Yok ben yüksek lisans yapıyorum, henüz düşünmüyorum,” dedim gıcık gıcık gözlerimi çevirerek. Her şey x2 hızıyla oldu. Ablam evden gelinliğiyle çıkarken “Şarkıyı kapat,” dedi bana. Kapatmadım. Başlangıçlar zordur. Evliliğinin alışma süreci geçsin istedim. x2 hızında bir yeğenim oldu. Şarkıyı kapattım.
Bu arada yüksek lisansın da yarısı bitmişti. x2 hızında. Bu işi sevdim. Başlangıç zamanını da geçirdiğim için artık zevkle bitirebilirdim yüksek lisansımı. Onunla karşılaşmasaydım eğer. “Merhaba,” dedi. “Merhaba.” Onu tanıyordum ama kim olduğunu bilmiyordum. x2 hızıyla yaşadığımız zamanlarda tanışmıştık ama bu tanışıklık içimde bir yerlerde çok daha öte bir zamana dayanıyor gibiydi. Sanki… Sanki kendimi bildim bileli onu tanıyordum. Hakkında adı, soyadı ve mesleğinden başka bir şey bilmesem de. Aşık mı oldum? Hayır tabii ki. Bilmiyorum, belki de oldum. Ama ben yüksek lisansımı bitirmeliyim. Aşkın sırası değil şimdi. Şarkıyı açıp x2 hızında yüksek lisansı bitirip sonra da aşk meşk işlerine mi baksam. “Nasılsın?” dedi. “İyi,” dedim “-yim. Sen nasılsın,” kısmı içime kaçtı. Konuşamadım. Yüzüne bakamadım. Kalbim çok hızlı çarpıyor. x4 hızında. Aşık olmuşum bile. Ne zaman ya, ne zaman? “Aileleri tanıştırsak mı artık,” dedi. “Artık mı?” dedim. “Evet haklısın çok uzun zaman olmadı ama ben ciddi düşünüyorum. Seninle evlenmek istiyorum. Bu yüzden ailemle tanışmanı, ailenle tanışmak istiyorum,” dedi. Ben şarkıyı açık mı unuttum? Ne diyor bu? Ne ailesi, ne tanışması? Yüzüne baktım. Gözlerine. “Tamam,” dedim. Kabul etmemem imkânsız gibiydi. Neden? Çünkü gözleri…
O akşam bizimkilere söyledim. Annem sevindi. Babam sustu. Annem benim evlenmeyeceğimden korkuyordu. O yüzden çok sevindi. “Hemen gelsinler,” dedi. “Yarın akşam.” O kadar da değil. Hayat x2 hızıyla akmıyor. Aceleye lüzum yok. “Haftaya gelsinler,” dedim. Tanışma da bir başlangıç olduğu için gergin bir hafta geçirmektense x2 hızıyla tanışmak en iyisiydi. Şarkıyı açtım seviyorumseni… Annem koşturuyor. Babam kaçacak delik arıyor. Sipariş ettiğim elbise geldi. Ablamlar da bizde. Annem yeğenimin ayak altında dolanmasına kızıyor. Ablam annemi takmıyor kafasına. Benim adıma mutlu görünüyor. Ailesiyle birlikte geldi x2 hızıyla aşık olduğum adam. Hoşbeş muhabbet. Güzel bir tanışma oldu galiba. x2 hızıyla.
Akşam yatağa girince şarkıyı kapattım. Annem kahvaltıda konuşmaya başladı. “Bohçayı şimdiden hazırlamaya başlasınlar. Kalitesiz şeyler koymasınlar, söyle. Ablanınki gibi olmasın.” “Anne ablamın her şeyi tam olarak senin istek ve görüşlerine uygun olarak gerçekleşti diye biliyorum,” dedim. “Sus. Sen ne bilirsin?” dedi. Ablam dudağını ısırarak “Yandın sen” dedi sessizce. Odaya geçtim. Şarkıyı açtım. x2 hızında. Nişanlandık. Evlendik. x2 hızında. Şarkıyı kapattım. Evliliğin başlangıcındayız. Başlangıçlar. Belirsizlikler. Sıkıcı. Şarkıyı açtım x2 hızında.