Hikayen Bitince

Fatma Dursun

Hikâyen Bitince

Tak tak tak tak tak. Kafasını vururdu. Duvara, cama, masaya, yastığa… Tak tak tak vururdu. Duramazdı genelde. Üzüldü mü kafasını vururdu. Canı sıkıldı mı kafasını vururdu. Susturulunca kafasını vururdu. Bağıramazdı kafasını vururdu. Düşünemez kafasını vururdu. Vurduklarında kafasına o yine gider kafasını vururdu.

Tak tak tak. Üç kez vurdular. Kimler vurdu? Onlar. Büyükler. Saygı duyulması gerekenler. Yüce soydan olanlar. Şanları için vurdular. Namusları için vurdular. Şerefleri için vurdular. Yaşı kaçtı? Hangi andaydı? Kaçıncı vuruştu? Kimdi o? Dindi mi? Öğrendi mi? Sakat mı hâlâ? Suçlu mu? Beceriksiz mi? Aptal mı? Kaçıncı takta unuttu? Kaçıncı kez aptallık yaptı?

Yıldız. Yılmadın mı hayattan? Yılmadın mı onlardan? Yıldız kaçıncı takta kaydın? Yıldız bir tak anında bir tiyatroda ne demişti delirmiş olan sahnedeki hikayeni anlatmayı bıraktığında iyileşeceksin. Yıldız hikayeni anlat. Yıldız hangi taktasın? Hangi taktan başlayacaksın anlatmaya? Haydi başla Yıldız.

Tak Tak.. Kusura bakmayın heyecanlandım. Kontrolü kaybetmekten korktuğumdan bir şey hissedince hemen kafamı vururum. Ben Yıldız. Kafamı vuruyorum sürekli. Böylece sürekli gidip geliyorum. Böylece her takta bir ana kayıp her anı birlikte yaşayabiliyorum. Üç kez vurunca geçmişten bir ana, iki kez vurunca ana, bir kez vurunca gelecek olana gidiyorum. Sürekli vururum ben kafamı. Öyle sakin kaldım. Öyle canlı kaldım. Öyle yitirmedim kendimi, aklımı…

Belki de yitirdim bilemiyorum tam olarak. Daraldıkça vurdum kafamı. Anlatmamı istiyor hikayemi. Anlatayım ki hikayem bitsin. Bitsin ki bu hikâye iyileşeyim. Bitsin ki son bir kez tak vurayım kafama yeniden başlayayım. Bir daha hiç tak sesi gelmesin. Kim mi istiyor anlatmamı hikayemi? Ben de tam bilmiyorum. Taklardan birinde karşılaştık. Galiba benim. Ama başka bir taktan geliyormuş. Çok vurmaktan kafamı delirdim diye düşündüm. Sonra dedim günaydın canım. Ya da başka taktan ben dedi. Bilmiyorum işte. Bazen karşılaşıyorum farklı zamanlardaki benlerle. Taklarda çok geziyoruz sıkıntı orada trafik yoğun oluyor. Neyse bu karşılaştığım bir hayli farklı bir bendi. Yabancıydı bana. Sakindi. İzler solmuştu onda. Tırnaklarını etine çok batırmamış, kaşıma altında kazımamış derisini. Örtüsünü düzeltiyor ayağına boğazını sıkmamış. Neyse işte kızarıklıklar, kararmalar, titremeler, dalmalar onda yoktu. Baktı bana Yıldız dedi. Ha gülüm dedim. Yılmadın mı dedi. Dedim neyden aşko kendimden mi? Hahahah. Gülmedi o. Tamam kabul ediyorum genel olarak mizah algım yok ama yani bence komikti. Neyse. Yıldız dedi. Yılmadın mı? Canım sıkıldı. Neyden dedim. Taklardan, kaçışlarından, korkularından, onlardan yılmadın mı? Dedi. Sustum. Tak tak tak.

Kaçtım oradan. Bir süre denk gelmedim yabancı olan bana. Taklarım o sıra çoğaldı. Sürekli bir taktaydım. Tak bir orada tak bir burada. Tak tak tak. Kaç yaşındayım burada? Hatırlayamıyorum? Yedi sekiz herhalde. Büyüklerden biri yedi yaşında olan bana o* iması yapıyor. Yedi yaşındaki ben askılı atlet giymiş ben. Kanım çekiliyor o an bu an her an. Yanlış yapmışım gibi hissediyorum. Kollarım olduğu için midem bulanıyor. Kollarım karıncalanıyor. Derim yanıyor. Köfte yapmışlar o gün. Tüm sülale afiyetle yiyor. Benim boğazıma diziliyor. O zaman başlıyor belki de yiyeceklerle sorunum. Tak tak tak.

Kaç yaşındaydım o zaman? 10. Yine sülale. Yine büyükler. Ana baba yok başımızda. Onların merhametine bırakılmışız. Öteaçe var. Uzaklarda ıssız bir dağda. Kızıl ırmağın ardında. Sülale piknikte. Biz galiba beslemeyiz. Büyüklerden biri öyle bağırıyor bize sülalenin içinde. Sülale mangal yakmış keyifle yiyor. Benim boğazıma diziliyor yine. Köpek olduğumu düşünüyorum o an şu an her an. Tak tak tak.

Yine çocuğum. Yıldızım ben Kızılırmak’tayız. Balık tutuluyor. Ben seviyorum. Köpek ben bir şeyi seviyor. Tüm sülale orada. Herkes eğleniyor. Bana geldi sıra. Olta atmaya. Büyüklerden biri uyarıyor sülaleyi geri çekilin bunun ailesi sakat. Kanca gelmesin size. Çekiliyorlar. Büyük ve sülale çok keyifli. Yakaladıkları sazanları pişiriyorlar. Afiyetle yiyorlar. Tak tak tak.

Yaşım yaşım 17. Büyüklerden biri ölmek üzere. Hayatında ilk kez sırtımı sıvazlıyor. İnsan yerine koyuyor. Zoruma gidiyor. Sonra ölüyor. Tak tak tak. Yaşım 18. Yemek yapılıyor büyüklere. Domatesleri kalın soymuşum. İş bilmez olunca böyle oluyor. Yemek pişedura. Büyüklerle dışarıda oturuyoruz. Soruyor neden annen gelmedi? Neden gelsin? Neden gelmedi? Yaptıklarınızı unuttunuz mu? Ne yapmışız? Dövdünüz. Döverim. Dövemezsin. Nedenmiş? Artık ben varım. Seni de döverim onu da. Dövüyor. Büyükler bahçeden içeri sokuyor. Yüce sülalenin köpek dövdüğü görülmemeli. İçeride de sövülüyor dövülüyor köpek. Sonra eline ayakkabıları verilip kapının önüne koyuluyor köpek. Sülale keyifle yemeği yiyor üstüne bir de çay içiyorlar. Tak tak tak.

İtin biri olan büyük bağırıyor. İt köpek besliyoruz diye. İt köpek biziz. Ailem. Sülalenin içinde yutulan. İt köpek. Köpek gibi yaşamak. Köpek muamelesi görmek. Köpek yerine koyulmak. Bir köpek neye layıksa ben de ona layıktım. Köpeğin evi olmaz. Köpeğin yemeği olmaz. Köpeğin hakkı olmaz. Köpeğin sesi olmaz. Köpeğin canı olmaz. Köpeğe iş yaptırılır. Köpeğe sövülür. Köpek dövülür. Sen bir köpeksin unutma. Köpek. Köpek. Köpek. Tak tak.

Yaşım kaç. Andayım. Şu zamanlar 24. Bu taklar ve kaçışlar pek bitmiyor. Biraz uyuyorum. Rüyalarımda görüyorum. Rüyalarım farklı taklardan. İkisi de zihnimin içindeymiş. Taklar değişmez. Rüyalar değişiyor. Her seferinde daha da beter olarak. Her seferinde büyükler canavarlaşıyor. Daha da büyüyor. Her seferinde o evler, dağlar, bakışlar, sırtarışlar, laflar daha da büyüyor. Ben ben köpeğim ben. Daha da küçülüyorum. Hırlayamıyorum. Havlayamıyorum. Kürekle kafama vurmalarını bekliyorum. Vurun kafama vurun. Vurun öldürün bu besleme köpeği. Beslemeyin köpeği. Sakat, aptal uyuz bir köpek bu. Vurun kafasına. Köpek kendi vurmaya başladı kafasına. Tak tak tak.

Hem rüyada hem anda. Köpeğim ben. Gerçek bir köpek oldum sonunda. Hak ettiğim buydu. Onu görüyorum yabancı olan beni. Geliyor bana. Sıvazlıyor köpeğin başını. Tuhaf. Ezmesi lazımken bunu yapması garip geliyor. Sesleniyor sonra. Yıldız Yıldız Yıldız. Bana bakıyor ama ben köpeğim. Gerçek bir köpek. Ses etmiyorum. Sesi çıkmayan köpek daha makbul sonuçta.

-Yıldız. Sen Yıldız’sın. Köpek değilsin. Kandırma kendini. Yıldız. Sen bensin. Ben senim. Biz insanız Yıldız. Bir lokmayı bir yuvayı bir bağrı hak eden insanlardanız. İnsanca yaşamayı hak ediyorsun. İnsan yerine koyulmayı hak ediyorsun. Yıldız. Yılmadın mı?

-Neyden?

-Onlardan.

-… İnsan olmak nasıl bir şey?

-Bunun cevabını biliyorsun. Yıldız. Sen insandın. İnsan evladısın. Yıldızlar kadar güzel olansın. Dünyaya gösterdiğin merhameti kendine göster Yıldız.

-Nasıl?

-Öğreteceğim Yıldız. Yanında olacağım. Yanında olacağız. Tüm Yıldızlar bir arada olacak. Anlar birleşecek taklar duracak.

-Nasıl?

-Sen yapacaksın. Zihninde sürekli gidip gelmene neden olan o bağı kopartacaksın. Yerini biliyorsun. Taklamalısın. O ana gidip orayı koparmalısın. O zaman taklar bitecek. O zaman insan olacaksın. O zaman Yıldızlar birleşecek. Yıldız haydi bitir hikayeni.

Tak…