Yengi Adam

Emine Ecran Şenel

Sizi güçsüz yaratan, güçsüzlüğün ardından kuvvet veren, kuvvetli halinizden sonra da güçsüz hale getiren ve yaşlandıran Allah’tır. O dilediğini yaratır. O hakkıyla bilendir, üstün kudret sahibidir. (Rum sr. 54)

Yengilerin adamıydı. Yengilerin kralı. Hırslıydı. Azimliydi. Güçlüydü. Yenilgi görmedi yıllar boyu. Yenilgi görmemesi uzattı boyunu. Kaslarını şişirdi. Kemiklerini irileştirdi. Boynunu kalınlaştırdı. Benim adım yengi, derdi. Yenilgi ayaklarımın altındadır, derdi. Girdiği her işi yarış bellerdi. Her sohbeti ateşli tartışmaya dönüştürür, her tartışmayı yenerek sonlandırırdı. Güreş tutar, mızrak atar, satranç oynar, ava çıkar, hep yenerdi. Çocukken en çok bilye onundu. Futbolda kazanan takım hep onun takımıydı. Gençliğinde girdiği tüm yarışlar, tüm sınavlar en yüksek skorlarla neticelenirdi. Başarı da güç de kader değildir, çalışırsın kazanırsın, derdi. Yenikleri, ezikleri sevmezdi. Ama ana babasını kaybetmiş, akraba evinde bir sığıntı gibi yaşamaya çalışan, kaderin yüzüne gülmediği bir kızla, belki de dünyanın en yenik kızıyla evlenmişti. Evlilik de bir yarıştır, yengeye yengiyi vermek istemiyorsan doğuştan yenik biriyle evleneceksin, derdi. Evlendikten sonra bir şirket kurdu. Kısa sürede tüm rakiplerini geçip ülkesinin en zenginlerinden biri oldu. Elli yılda bir kere hastalandığı görülmedi. Hastalanmak da onun için en büyük yenilgiydi. Çalışanlarından hasta olana rastlarsa işten çıkarırdı.

Yıllar içinde en zenginlerden değil en zengin olmayı da başardı. Ülkede tek bir rakibi kalmadı. En büyük, en güçlü kendisiydi. Bütün yengiler onundu artık. Rakibim Tanrı olsa onu da yenerim, derdi. Acizliği, bebekliğinde kaldı sanırdı. Ta ki o güne kadar. O telgrafı aldığı güne kadar. Postacı telgrafı getirdiğinde her yaz gittikleri dağ evinde kahvaltısını yapıyordu. Dağ evinde telefon yoktu. Acil bir durum olduğunda telgrafla haber veriliyordu kendisine. Evin hizmetçisi telgrafın olduğu zarfı masaya bırakıp çekildi. Yengi adam ellerini peçeteye sildi, zarfı açtı, telgrafı okudu. Telgrafı okuyunca rengi attı, bembeyaz kesildi. Telgrafla birlikte kendisi de yere düştü. Titriyordu. Eşi feryat etti. Yardımcılar koşup geldiler. Biri adama müdahale etmeye çalışırken diğeri şoförü çağırdı. Şoför bahçıvanın yardımıyla adamı arabaya taşıdı. En yakın hastaneye gitmek üzere yola çıktılar.

Onlar gittikten sonra karısı korkarak telgrafı aldı. Yurt dışında okuyan üç oğlunun bulunduğu uçak yoğun sis nedeniyle yönünü kaybetmiş, inmek için uygun yer ararken de motorun yanması sebebiyle düşmüştü. Yengi adam oğullarını yurt dışında okumaya göndermişti. Her yaz olduğu gibi oğulları bu yaz da özel uçaklarıyla tatile geliyorlardı. Telgrafta yazdığına göre sis nedeniyle uçaktakilerin hiçbirine ulaşılamıyordu. Telgrafı okuyan kadın bağırmaya başladı. Hem ağlıyor hem bağırıyor hem saçlarını yoluyordu. Sesine gelen yardımcılar ne yaptılarsa sakinleştiremediler. Tam bir saat sonra şoför yanında bir hemşireyle geldi. Kadını o halde görünce şaşırdılar. Zira daha kocasının felç geçirdiğini, büyük ihtimalle bundan sonra yatağa bağlı yaşayacağını haber vermemişlerdi. Yardımcılar şoföre telgrafı gösterince kadının neden o halde olduğunu anladılar. Şoförle birlikte iki yardımcı kadını tutarak hemşirenin sakinleştirici iğne yapmasına yardımcı oldular. Kadın sakinleşince eşinin durumunu haber verdiler.

Şoför, kadını şehirdeki eve götürdü. Şehirdeki sis bir ay devam etti. Öyle yoğun bir sisti ki yarım metreden ilerisi görünmüyordu. Bir ayın sonunda ilk defa güneşle uyandı şehir halkı. Sis dağılmıştı. Uçağın düştüğü yer net olarak tespit edildi. Pilot, iki hostes ve üç oğlanın cesetleri bulundu. Cenaze işlemleriyle yengi adamın asistanı ilgilendi. Onlar için en süslü mezar taşlarını seçti. En büyük çelenkleri yaptırdı. Yengi adamın evlatlarına yaraşır bir cenaze töreni gerçekleştirildi. Yengi adam bir ay hastanede kaldıktan sonra tedavisine evde devam edilmek üzere evine getirildi. Artık konuşamıyor, yürüyemiyor, oturamıyor, çalışamıyor, yarışamıyordu. Yemeğini yiyemiyor, tuvaletinin geldiğini bile hissetmiyordu. Şirket ceo'larının, müdürlerinin, çalışanlarının para kaçırmaları sebebiyle kısa sürede çöküşe geçen şirket, çöküşünü tamamlamadan battı. Bankaların el koyması sebebiyle evlerini de kaybedince kadın devletten yardım isteyerek eşini kimsesizler evine bırakıp köye döndü. Yengi adam yirmi senedir ölüme yenilmeyi bekliyor.