Ölmesine on gün kadar var. Babası ona telefon alalı bir ay oldu olmadı. Ama elinden gece gündüz düşürmüyor. Annesi kızıyor arada ulan seni bununla mı doğurdum? At şunu da yüzümüze bak, diye.
Bakmıyor. Öyle güzel ki telefonu kurcalamak. Öyle heyecanlı ki. Otun böceğin önüne gelen her şeyin fotoğrafını çekiyor. Ebesinin videosunu çekiyor. Önce kendisine doğrultuyor kamerayı. Sonra çektiği şeylere/kimselere.
-Evvet sayın seyirciler, şimdi ebemi çekiyorum. Ebe, merhaba. Ne yapıyorsun?
-Merhaba ne demek ula? Selamünaleyküm desene. Ne yapayım, şu madımaklar kurudu toplamadan. Toplayayım da pişireyim akşama.
Ses yok. Ebe devam ediyor madımak toplamaya. Etraf, baharın getirdiği sessizlik ve ılıklıkla dinlenmiş.
-Peki ebe, daha daha nasılsın? Anneme bir şey söylemek ister misin?
-İyiyim, ne deyim lan anana?
-Mesela ebe, azıcık sus gelin, diyebilirsin.
-Deyince görecek mi anan?
-Tabii, bak videoya alıyorum bak.
-Eyi, daha çok konuş gelin de çenen düşsün emi?
-İnanmıyorum sayın seyirciler, ebem anneme ne dedi!
-Zevzek.
Videonun sonuna geldik. Esen kalın. Saygılar. Muhtara selamlar hahaha.
Derslerini de savsaklıyor. Keçiler gibi tırmanıyor dağa tepeye elinde telefonu. Ne kadar çocuk varsa peşinde: Ümit Ümit! Az biz de bakalım n’olur ya!
Oralı olmuyor pek. Verdiyse birine, hemen geri çekip alıyor elinden: Bozacan ulan geri ver. Öyle mi tutulur o?
Annesi de babasını darlayıp duruyor: “Alma dedim oğlana şu mereti. Gözü kör olacak. Onun yerine ne vardı dediğim perdeleri alaydık. Kasabada herkes aldı. Bir bizim perdeler böyle güllü dallı. Eski moda.” “Moda ne kız? Tövbe de. Onu da alacağım dedik ya. Söz verdim tamam alacağım tamam.” “Yahu çok oynuyor çok. Babasın, bir şey desene.” “Çok yakışıyor be benim aslanıma da hah!”
Güllü perdeler gidecek birkaç güne. Yerine yeni moda perdeler gelecek. Eve takacaklar şen şakrak. Nine söylenecek. Hatırası vardı hatırası vardı. Ümit elinde telefonu bu anın da videosunu çekecek:-Evet bakın sayın izleyiciler, bunlar annemin yeni perdeleri. Anne, ne hissediyorsun anlat bakalım? -Ne hissedeyim, çok mutluyum. Beyime teşekkür eder yanaklarından sıkarım. Ebene de teşekkür ederim. Bu kadar itiraz etmeseydi diretmezdim ben de yenilensinler diye. -Ebe, annem ne diyor duydun mu? Sana inadına aldırmış perdeleri?
-Duydum duydum. Doğurduğuma söz geçiremiyorum ki dış kapının mandalına söz geçireyim. -Anaaa. -Sayın seyirciler, yeni perdemiz, evin ilk tartışmasına şahit oldu. O da alışacak zamanla. Video burada bitiyor. Esen kalın. Saygılar. Muhtara selamlar.
Ölmesine bir hafta kaldı. Telefon kullanmayı biraz azalttı. Gönlü geçti kullana kullana. Yine de fotoğrafını çekiyor sağın solun. Amatör filmler çekiyor kendince. Topluyor ayarı çocukları: Sen başrolsün. Sen kötü adamsın. Sennn…Hah sen bakkal çırağı ol. Sen de başrolün sevdiği kız hahaha. -Ulan ben kız mıyım? Bana ne, olmam. -Kız değilsin ama ne var rol yapsan? Sanatta itiraz olur mu oğlum? Kızlara mı yalvaralım oynasınlar diye ha Mehmet? Etme, bir etek bir yazma bitti gitti.
Annesi perdelerini pek sevdi. Gelip gidip bakıyor. Kaynanası da çakıyor lafın gözüne gözüne. -Görgüsüzün bir perdesi olmuş hııı hıh! Gelin duymuyor bile. Eh, diyor şu eve bir de doğal gazı bağlatsak tamamdır. Tüp ala tüp ala dayandık. Doğal gaz öyle mi? Aşı da pişiriyor, sıcak su da veriyor evi de ısıtıyor.- Senden çok işe yarıyor kız, doğal gazı mı gelin olarak alaydık acaba? -Anaaa…
Baba, doğal gaz için başvurdu belediyeye. Mahallelerinde epey alan oldu evlerine. Daha geçen yıl geldi kasabaya. Ama şimdiden neredeyse tüm evlerde var. Üç güne başladı evin içinde doğal gaz döşenme inşaatı. Toz toprak. Kazılmadık yer kalmadı. Nine söylendi: Ah sobanın nesi vardı da ak tozlar içinde kodunuz bizi? Gelinle oğul aynı anda karşı çıktı: Hiç bir olur mu? Isıtıyor, pişiriyor, sıcak su veriyor. Nine aynısını tekrarladı: Eh, gelin diye doğal gazı alaydık a. -Anaaa…
Binalarında altı daire var. Altı dairenin altısı da girişti doğal gaz döşetmeye. Patırtı gürültü. Gelin de bıktı bıkmasına ama doğal gaz bu. Sonu güzel. Çekmeye değer.
Ümit, bunu da çekiyor telefonuyla. -Sayın seyirciler Nezaket Hanım, konağına doğal gaz döşetiyor. Ee Nezaket Hanım, perdeler yenilendi. İnşaat olmuşken parkeler de bozuk o da aradan çıksın dediniz o da yenileniyor. Neler söylemek istersiniz? - Çok yorgunum ama innallahıma sabrediyorum. Sonumuz güzel olacak inşallah. -Peki oğlunuz bu kış üşümeyecek mi efendim? -Len o ne demek? Üşüyor muydun da? Ama doğal gaz gibi olur mu? Her an sıcak. Soba bir gürlüyor, sonra geçiyoor gidiyor sıcağı. Ama doğ…-Doğal gaz öyle değil tamam anladık. -Zevzek. - Evet, zevzeği duyduğumuza göre videomuz burada sona eriyor. Esen kalın. Saygılar. Muhtara ve Nesrin’e selamlar.- Nesrin kim le…
Ölmesine bir gün kaldı. Telefona arada bakıyor. Müzik dinliyor daha çok. Aşk nağmeli kimi şarkılar, türküler. Malum, Nesrin’e selam gönderdi. Doğal gaz inşaatı bitti. Parkeler de yenilendi. Evi bir güzel temizledi annesi. Nine ise söylenme vazifesini ihmal etmiyor. -İyi sil iyi. Halıyı serme hemen. Bir su daha yap. Yalap şalap oldu peh! -Anaaa. Belim çıktı zaten.
Arkadaşları Ümit’i çağırıyor. -Hadi, eşmenin orada piknik yapacağız. Sen de gel. Ümit, annesinin yanına gidiyor:- Gideyim mi anne, beni çağırıyorlar. Anne şaşkın: Sen izin mi alırsın da? Hıı adam oluyorsun demek. Efferin. Git madem İZİN VERİYORUM.
Ümit, çıkıyor evden. Çıkarken bir somun kapıyor, biraz meyve. Arkadaşlarına katılıp gidiyor. Piknikte de video çekiyor. Her birinin suratına tuta tuta röportajlar yapıyor onlarla. Şen kahkalar dolduruyor etrafı. Gökyüzü usulca izliyor aşağıyı. Eşmenin suyu balkıyor.
Akşam ezanıyla dönüyorlar. Topluca Ümit’i bırakıyorlar evine. Yarın da mantara mı gitsek, diyorlar. Ümit omuz silkiyor. Olabilir manasında. Dağılıyorlar.
Anne, sofrayı kuruyor. Nine köşede uyukluyor. Baba televizyon başında. -Sen mi geldin? -Yok, ihtiyar heyeti geldi. Kim olacak siz de ya? -Elini yüzünü yıka hadi. Gel önce bir sarılayım. Tüh is kokuyorsun. Banyo yap da gel. Doğal gaz hemen ısıtıyor ha.
Doğal gaz hemen ısıtıyor. Yemeği de pişiriyor.
Ama o ölecek. Bir günü bile kalmadı dünyada. Baharın bu ılık ılık günlerinin birinde ölecek. Daha diyecekler, bir gün önce ne şendi elinde telefonu. Eşme başında arkadaşlarıyla güle oynaya yiyip içiyordu.
Annesi hariç herkes dününü düşünecek. Annesi yarınını. Ermediği zamanlara dövecek dizini.
Şimdi yemek yiyor sofrada. Ninesine takılıyor. Babası usuldan gülüyor. Annesi yorulmuş uyukluyor.
Yatmaya gidiyor. Yumuşak. Vücudu burada rahat. Sarılıyor yorgana. Ayakları önce üşüyor. Sonra ısınıyor. Ölecek yarın. Kimse inanmayacak başta. Gencecik falan filan. Yorganında son uykusundan izler kalacak. Ana babasını kör eden. Bela gibi bir telefon. Atsalar olmayacak, satsalar olmayacak. İçindekiler yetecek bin kahıra. Gelen geçen izleyecek. Esprilerine gülerken üzülecekler.
Yaşlanmayacak ama. Genç ölecek.