Biliyorum biraz uzun oldu. Affet beni sevgili okur. Umarım okurken sıkılmazsınız. Bir de Bilinç Akışı Tekniği denemeye çalıştım. Bakın bakalım olmuş mu???
Masum Gören Ufo Köylü
Söyledikleri yüzünden canının sıkıldığını muhakkak ki biliyoruz. (Hicr sr. 97)
Babam bağdaş kurup oturdu sofraya. Bir yumruk indirdi sofradaki baş soğana. Soğan başa. Başa. Babam iyi yumruk indirir başlara. Annemin başına mesela. Benim de başıma. Bir baş soğana da indirdi yumruğu. Annem yine kuru fasulye ve pilav yapmış akşam yemeğine. Babam sever. Bol etli. Kafasını salladı babam. Cık cık etti. Kalbim çarptı. Bir şeye mi kızmıştı yine? Yine annemi mi dövecekti? Soğandan sonra annemin başında mıydı sıra? Geldi yine benimki. Pencerenin önüne. İyi bilir yemek vakitlerini. Annem baksa da anlasa. Onun da kalbi çarpıyordur kesin. Kediyi düşünemez şimdi. Babam şapur şupur yemeğini gömerken ara ara kafa sallayıp Allah Allah çekiyor. Cık cıklıyor. Töbe töbe diyor. Annemin ne oldu, demesini bekliyor. Nihayet sordu annem. Cesaretini toplamayı nasıl başardı bilmem. Zaten annemin başardığı birçok şeyi nasıl başardığını bilmiyorum. Annem ve başarı mı? Ne başarısı ya hu? Pasiflikten başka başardığı hiçbir şey yok? Yaptığı birçok şeyi ezbere yapıyor. Öyle işte, diye. Yemek yemek gibi, tuvalete gitmek gibi bir şey işte. Öyle de değil, göz kırpmak, hapşırmak, tükürüğünü yutmak gibi bir şey; onun için kocasına yemek yapmak, ev temizlemek, çocuğuna bakmak, kayın ana ve atasına hürmet etmek… bolca susmak. Başarı bunun neresinde?
Babam başladı konuşmaya. Susmaz artık. Bu sabah bizim İrfangilin tarlaya bi makine düşmüş. Düşmemiş de konmuş. Korkmuş İrfan. Nefes nefese kahveye geldi. Hep beraber gittik bakmaya. Koca makine. Gökten inmiş belli. Ofo mu Ufo mu bi şey dedi bilmiş Cemal’in oğlu bilmiş Kemal. Ufo mu? Bizim köyde Ufo? Ufo köyde ne arar? Bir filmde görmüştüm Ufo’yu. Güzel filmdi. Kemal’le birlikte izlemiştik. Gelmiyor ne zamandır? Sıkıldı galiba benden. Sıkılmış mıdır? Neden sıkılmasın? Babam beşinci tabak kuruyu yiyor. Babam doymayı bilmiyor mu? Karnı da mı şişmiyor? Bu yemek niye tuzsuz lan diye bağırdı. Sıra annemin başına geldi evet. Çaktı yumruğunu. Bir şeyi de becer be karı. Ne karı olmayı becerdin, ne ana olmayı. Yemek yapmayı bari becer, dedi ve çekti gitti. Kahveye gitmiştir. Annem ağlayarak sofrayı toplar şimdi. Karnım acıktı. Kedi hâlâ bakıyor. O da aç. O sıkılmadı benden. Kemal sıkıldı ama. Gelse de şu Ufo meselesini anlatsa bana. Ufo’nun bizim köyde ne işi var? İrfangilin tarlada. Kedi miyavlıyor. Yemek istiyor. Annem duymuyor. Eminim şu an duyduğu tek ses babamın sesi, tek söz babamın çıkarken söyledikleri. Annem gerçekten beceriksiz mi? Aslında yemekleri güzel oluyor. Gerçi ben annemin yemeğinden başka yemek… Saçmalama. Yedin ya. Komşular göndermiyor mu bazen? Gönderiyorlar. Ama annemin yemekleri daha güzel. Babam beğenmiyor. Peki neden o kadar çok yiyor? Aç kalmamak için mi? İrfangilin tarlaya inen Ufo, filmde gördüğümüz Ufo’ya benziyor mu acaba? Kemal neden?... Annem nihayet yemeğimi getirdi. Kuzum diye severek yedirdi yemeğimi. Ben gerçekten annemin beceriksizliğinden dolayı mı bu hâldeyim? Annem kediye de verdi yemeğini. Artık gelmesen bize, dedi. Her derdim bitti bi de senle uğraşıyorum dedi. O da gelmezse benim ne kadar yalnız kalacağımı düşünmedi. Bir o sıkılmadı benden. Kemal bile sıkıldı. Babam geç gelir bu gece. Bağırarak çıkınca evden geç gelir hep. İyi de olur. O olmayınca ev sessiz olur. Huzurlu. Annem dantel örer başıma oturup. Kemal’in getirdiği kitaplardan birini açar önüme. Üç beş dakikada bir sorar bitti mi? Ben evet anlamında kırpınca gözlerimi çevirir sayfaları. Okumayı Kemal öğretti bana. Annem rica etmiş. Konuşamasa da duyuyor demiş. Görüyor demiş. Öğrenir demiş. Öğrendim. Hatta yazmayı da öğrendim. Kemal tablet hediye ettiydi bana o zaman. Tabletin kalemiyle yazılar yazıyorum. Ama ağzımla kalemi tutup yazmak biraz zor. Boynum ağrıyor. Babam geç geldi. Annem onu bekledi. Bu, babamın umrunda değil. Direkt odaya geçti. Selam bile vermedi. Annem de kalktı. Beni öptü. Koklayarak. Yatmaya gitti. İrfangilin tarladaki Ufo nasıl bir şey acaba? Kemal fotoğrafını çekip getirse keşke. Hiç aklına geliyor muyum acaba? Dersleri yoğundur onun. Üniversite okuyor ne de olsa. Gelmiyorumdur aklına.
Ne zaman sabah olduğunu anlamadım. Babamın sesine uyandım. Tarladan gelmiş. Annem kahvaltı sofrasını kurmuş. Hiç ses duymadım. Çok derin uyumuşum. Rüya gördüm mü? Görmez olur muyum? Gördüm. Kemal’i gördüm yine. Kendimi gördüm. Yürüyordum yine. Konuşuyordum yine. Kemal hiç konuşmuyordu. Yine. Rüyalarımda hiç konuşmuyor. Sadece beni dinliyor. Hep ben konuştum biraz da sen konuş der gibi. Ben hep bu ânı bekledim der gibi. Saçma. Niye o ânı beklesin? Rüya işte. Beraber yürüyorduk yine. Ufo’nun içine girdik. Tarlanın ortasındaki Ufo’nun. Babam bugün müfettişler gelecek dedi. Güzel yemekler hazırla dedi anneme. Hani ben yemek yapmayı beceremiyordum? Çok biliyorsan kendin yap. Annem demedi bunu, ben dedim. Ben demedim. Diyemem ki ben. Ben düşündüm bunu. Annemin yerine. İrfangilin tarlaya konan makine için mi, dedi annem. He dedi babam. Şapur şupur hapur hupur yedi önüne konan her şeyi. Babam sessiz olmayı bilmez. Yemek yerken şapırdar, konuşurken gürler, uyurken horlar… Ben nasıl da derin uyumuşum bugün. Rüyamda Kemal’i gördüm. Eeehh tamam anladık. İlk defa görmedik ya. Ne ikide bir bunu düşünüyorum. Ama ilk defa Ufoya girerken gördüm bizi. Babam çıktı, annem yine sofrayı topladı. Yine benim yemeğimi yedirdi. Sonra kedinin yemeğini. Bu kedinin ana babası nerede acaba? Yaşamları nasıl kedilerin? Bizim eve gelmediği zamanlarda neler yapıyor mesela? Geceleri nerede kalıyor? Annem tableti verirse araştırıyım. Dışarıdan adam sesleri geliyor. Babam müfettişlerle birlikte gelmiştir. Tahminimden çabuk geldiler. Belediye Başkanı olduğundan bütün ağır konuklar bizim evde ağırlanır. Kaç yıldır bütün işler annemin elinden geçer. Ama sorsan beceriksiz. Keşke müfettişlerle birlikte Kemal de gelmiş olsa. Ne de olsa kasabanın okuyan tek genci. Onun da o sofrada yeri olmalı. Belki bir aralık yanıma uğrar. Babam anneme seslendi. Sesinde sinir var. Bir aksilik olmuş belli. Ne olmuş olabilir ki? Uzaylılar, bizimkilere Ufolarından su falan fışkırtmıştır belki. Ha ha haaa bu fikri beğendim. Annem yine koşturuyor yazık. Bir sürü güzel yemek yapmış. Etli sütlü. Beceriksiz annem benim. Sahi ben annem yüzünden mi bu hâldeyim? Annemin beceriksizliği yüzünden? Babam her fırsatta öyle söylüyor ya. Beceriksiz, çocuk diye bir acuze doğurdun. Sen bana layık bir avrat olamadın. Hep böyle söylüyor. Kemal geldi odaya. Anneme merhaba dedi. Yardım edeyim size dedi. Çok kibar. Hep kibar. Bana baktı. Gülümsedi. Gözleri güldü. Gönlüyle gülüyor. İçinden. Yüreğinden. Annem yok dedi. Teşekkür etti. Nihayet yanıma teşrif etti beyefendi. Gülce biliyor musun köyümüze Ufo gelmişti, dedi. Adımı ne güzel söylüyor. Bana ne güzel bakıyor. Kemal ne güzelsin. Hani film izlemiştik ya. Uzaylıların aracı vardı ya, Ufo. İşte aynı ondan geldi köyümüze Gülce, diyor. Bak diyor. Telefonundaki fotoğrafları gösteriyor. Gerçekten de Ufo. Tarlanın ortasında. Ama bugün gitmiş, dedi. Müfettişler inceleme yapmak için gelmişti, bir baktık Ufo yok. Sanki müfettişlerin geleceğini biliyorlarmış gibi gitmişler. Babamın sesindeki sinirin sebebi anlaşıldı. Uzaylılara kızmıştır gittiler diye. Keşke seninle birlikte gitseydik be Gülce. Sana da göstermek isterdim, dedi Kemal. Gülümsedim. Bir tek Kemal güldürür beni. Bir tek o önemser gülmemi. Ya dedi. Öyle deme. Senin için tekerlekli sandalye getirdim şehirden. İkinci el ama olsun, dedi. Öyle deme mi dedi o bana. Ne dedim de be. Ben bir şey diyebiliyor muyum? Ama bakışlarımla ve gülüşümle nasıl gidecektik Ufonun yanına demek istedim evet. Anladın beni Kemal. Baban izin vermedi. Seni o sandalyeyle gezdirmek istedim ama izin vermedi, dedi. Yüzü mü kızardı onun? Kim bilir babam neler saydı izin isteyince? Olsun rüyamda gittik. İçine bile girdik. Sahi içi nasıldı Ufonun? Bir sürü düğmeler ve ışıklar vardı. Hiç uzaylı yoktu ama. Müfettişler Ufonun konup kalktığı yerden örnekler almışlar. İnceleme yapılacakmış. Kasabamızın adı da Ufo Kasabası olacakmış. Haberlere çıkmış bizim kasaba. Gazeteler Kemal’in çektiği fotoğrafları basmışlar. Kasabalı kaç gündür Ufoyu konuşuyormuş. Kimisi, uzaylıların bize saldıracağını bu geliş gidişlerinin bir keşif olduğunu söylüyormuş. Kimi, uzaylı diye bir şey yok dış mihrakların işi bu, diyormuş. İrfangilin tarlaya Türk bayrağı dikilsin de buralar kiminmiş görsünler diyorlarmış. Gülüyor bunları anlatırken. Güzel gülüyor. İçten. Sonra bana bakıyor. Benim güldüğümü görünce daha çok gülüyor. O daha çok gülsün diye daha çok gülüyorum ben. Peki bunca zamandır neredeydin Kemal? Bir ay oldu senin tatilin başlayalı. Annem dediydi bana Kemal geldi. Yakında gelir senin yanına da diye. Ama sen gelmedin. Köye Ufo inmese, müfettişler inceleme yapmak için gelmese, babam belediye başkanı olduğundan bizim evde ağırlanmasalar, kasabanın tek okumuşu diye seni de onların yanına katmasalar gelmeyecektin. Unuttun beni Kemal. Tableti aldı eline. Neler yazdın bakalım görüşmeyeli dedi. Sana ne, dedim. Demedim. Düşündüm. Neden bir anda kaşların çatıldı, dedi. Bakmamı istemiyor musun? İstemiyorum. Seni görmek de istemiyorum. Seni unutmak istiyorum. Senin beni unuttuğun gibi. Sahi unutmak nasıl olur Kemal? Onu da öğretsene bana. Eskilerin yerine yeni bir şeyler katarak mı? Ben yattığım yerden hiçbir şeyin yerine hiçbir şey katamam değil mi Kemal? Yani ben unutamam. Zaten gördüğüm iki üç insan. Zaten yaşadığım üç beş olay. Nasıl unuturum? Benim böyle olmam kimin suçu Kemal? Sen anlat bari.
Gülce, dedi. Uzaylılar keşke bizi kaçırsaydı di mi? Benim bir fikrim var Gülce. Onlar bizi kaçırmasa da ben sizi kaçıracağım, dedi. Ne? Deli mi ne? Bıktım bu kasabadan. Şehirden de bıktım. Ne oraya ne buraya ait hissediyorum kendimi. Kendini bildi bileli bir yatağa bağlı, bir yatağa ait bir insana söylediği şeye bak. Ne diyorsun oğlum sen ya? Bir tek, dedi. İçini çekti. Yutkundu. Gözleri mi doldu onun. Bir tek sana… dedi. Babam girdi odaya. Anneme seslenerek. Sesinde sinir yoktu bu sefer. Müfettişlerle muhabbet ederken gitmiş demek ki siniri. Ama bakışında var. Kemal’i görünce oldu. Bakışına sinir yapıştı onu benim yanımda görünce. Sen daha gitmedin mi, dedi. Sert sert. Ters ters. Kemal, Gülce’yi bir göreyim istedim. Tatile geldiğimden beri uğramadım da yanına. Uğrayıp da napacan dedi babam. Bildiğin Gülce. Değişen bir şey yok. Ölene kadar da olmayacak. Ölünce de değişen bir şey olmayacak. Şimdi burda yatıyor o zaman da mezarda yatacak. Çok istiyorsan ölünce cenazesine gelirsin, dedi. Ölüm? Evet güzel olur aslında. Keşke ölsen baba. Bunu hiç düşünmemiştim. Hadi bi ölsene baba. Ben çok rahatlarım da annem ne yapar onu bilmiyorum. Kemal bana baktı. Dolu gözlerle. Umut dolu gözlerle. Neyin umudu bu? Ölümün? Ölümün umudu olur mu? Olur. Kafasını eğdi ve gitti Kemal. Babam anneme çaylar nerde kaldı diye kızdı. Bana baktı. Sert sert. Ters ters. Acuze, dedi odadan çıkarken. Annem çayları götürdü. Yanıma gelip ağladı sonra. Yavrum, dedi. Ben ağlamadım. Neye ağlasaydım? Babamın vicdansızlığına mı? Hiç baba olmayışına mı? Annemin beceriksizliğine mi? Kendi hâlime mi? Kemalin gidişine mi? Kemal bana ne diyordu en son? Aitlikten bahsediyordu. Bir tek sana… dedi. Devamını getiremedi ama sandığım gibi gelmeyecekti devamı bence.
Cam tıklıyor. Biri cama tıklıyor. Annem telaşla gözlerini sildi. Eteğinin altına da burnunu sildi. Perdeyi açtı. Kemal vardı camın arkasında. Sırıtıyor. Annem camı açtı. Gülhanım teyze, dedi. Siz bu evde çok çile çekiyorsunuz. Bunca yıldır çektikleriniz yeter. Çok düşündüm ben. Bu gece babamın arabasını kaçıracağım, sizi de alıp gideceğim buralardan, dedi. Deli bu Kemal. Manyak hatta. Annem de öyle dedi. Öyle demedi de ne diyon oğlum sen. Olmaz o iş. Hem nasıl? dedi bana bakarak. Bu acuzeyle nasıl kaçılır, demek istedi. Onu bana bırak sen. Gülcenin canında ne var? Ben kucağıma alır arabaya yerleştiririm onu, dedi. Annem oğlum olmaz o iş, hadi sen evine git, dedi.
Misafirler gidince annem salondan bulaşıkları taşıdı. Babam akşam geldi. Neşeliydi. Bizim kasaba yakında ilçe olur dedi. Ufo olacak adımız. Bizi tercih ettiğiniz için teşekkürler sayın uzaylılar yazdıracağım girişe dedi. Kahkahalar attı. Kocan artık daha önemli biri olacak avrat, dedi. Annem tebessüm etti. Babamla gurur duyar gibi. Annem babamla gurur mu duyuyor? Duyabilir? Gurur duyacak başka neyi var ki şu dünyada. Ama çok yoruldum lan bugün dedi babam. Yatmaya gitti çabucak. Annem de gitti. O da yorulmuştur. En çok o yorulmuştur. Yorulmak nasıl bir şey? Bacakların ağrıması mesela? Sırtın ağrıması? Boynumun ağrıması gibi bir şey mi? Tabletle çok uğraşınca boynum ağıyor ya hani. Uyku tutmadı bugün. Annem Kemal’in teklifini kabul etmeyi de beceremedi. Hem nasıl… dedi bana bakarak. Annem babamla gurur duydu. Babam benden utandı. Acuze dedi bana. Cam tıklıyor. Biri cama tıklıyor. Aman Allah’ım gerçekten geldi bu deli. Annem uyuyor Kemal. Mışıl mışıl uyuyor. Kocasının daha önemli biri olacağı gururuyla mışıl mışıl uyuyor. Kapı tıklıyor. Tıklamıyor, taklıyor. Tak taklıyor. Kapıya mı dayandı manyak? Babam kalktı noluyo lan diye gitti kapıya. Şimdi bittin Kemal. Babam bir baş soğan gibi ezecek kafanı. Bir acuze için buna değer mi Kemal? Babam euzü besmele çekti bağırarak. Hanıım diye anneme seslendi. Sesinde korku vardı. O sırada içeri boylu poslu bir uzaylı girdi. Aslında Kemal girdi. Gri bir kostüm giymiş. Uzaylı kostümü. 👽 Koca koca gözleri var. Tam da izlediğimiz filmdeki gibi. Ama ben anladım onun Kemal olduğunu. Nerden anladım? Babam korkunca niye anneme seslendi? Sığınacağı tek liman annem çünkü. Bunu kendisi de biliyor, hiçbir vakit itiraf edemese de. Annem çıktı odadan telaşla. O da bir besmele çekti. Kemal beni kucağına aldığı gibi çıktık evden. Bu kadar güçlü olduğunu bilmiyordum Kemal. Ben gülüyorum. Kemal koşuyor. Annem arkadan bağıyor. Kızımı bırak! Kızımı bırak! Komşular yetişin kızımı uzaylılar kaçırıyor! Ben gülüyorum. Kemal koşuyor. Arabayı da uzağa park etmiş. Annemi kimse duymuyor. Allah’tan babam, Belediye Başkanıyım ben, evim halkın evleriyle aynı yerde olmamalı, diye kasabanın bir başına yaptırmıştı evimizi üç yıl önce. Annem bağırıyor kimse duymuyor.
Arabaya bindik. Kemal kostümün başlığını çıkardı, bana baktı. Gülüyor. Ben de gülüyorum. Uzaya gidiyoruz dedi gülerek, gaza bastı. Kaçıra kaçıra Ufo Kasabasından bir acuzeyi kaçırdı uzaylılar. Haberlere çıkar mıyız Kemal?