Kurgular

Emine Ecran Şenel

1.

Kanka sabah mide bulantısıyla uyandım. Sabah dediysem de on buçuk, on bir. Kalkıp mutfağa gittim. Annem kahvaltı hazırlıyordu. Birden gözüm karardı. Bayılacağımı anlayıp yere çöktüm. Düşeceğimi anladım, dedim bari sert bir düşüş olmasın. Gerisi bende yok. Yere uzanmışım, kasılmışım, gözlerim kaymış. Annem korkmuş, bağırmış. Bizimkiler başıma toplanmış. Kardeşim “dili geriye kaçabilir, ağzını açın” demiş. Babam ağzımı açmaya çalışmış ama dişlerim kilitlenmiş. Kanka resmen ölmüşüm yaa. Kardeşim ambulansı aramış. Babam ağzımı açmak için demir bi şey istemiş ve annem ne vermiş hadi tahmin et. Bıçak vermiş kanka djjsjsjs. Babam eline alınca bıçağı “bu ne?” demiş “keser verseydin daha kolay olurdu” demiş. Haha desem yalan olur. “Kaşık gibi bi şey ver” demiş. Babam ağzımı açmış. O arada kendime gelmişim. Şimdi babam benim hayatımı kurtardığı için o yaptığıyla gurur duyuyor. Ben de içimden “İyi halt ettin, ne güzel ölmüşüm, kurtulmuşum. Bi rahat bıraksanız,” diyorum.

Neyse kanka, ambulans gelmiş bu arada. İki hemşire geldi eve. Birisi bir uyuz bir uyuz anlatamam. Yok niye kimse aşağı inip bunları karşılamıyormuş falan filan, sanki misafirliğe geldi haspam. Tabii bunu bana sonradan anlattılar ben duymadım. Ama bana olan tavrı da çok gıcıktı. Ben abartıyormuşum gibi davranıyor, bir şeyler söyleyip duruyordu. En son sinirlendim “Ya bi git yaa,” dedim. İkinci hemşire ilgilendi sağ olsun, diğeri de sustu. Ama ben hâlâ çok kötüydüm. Koluma girip ambulansa bindirdiler. Sonrası bende yine yok. Gözümü açtığımda hastaneye girmiştik. Doktorun bakışlarını gördüm ilk. Adam “Ne olmuş buna?” der gibi bakıyordu. Art arda dört serum yedim, ancak kendime geldim.

Kanka ama o gün içimde bi cadaloz olduğunu anladım. İnsanın huyu böyle zamanlarda belli olurmuş. Hemşireyi tersledim ya, hastanede de serumdan sonra tomografiye gönderdiler, tomografi cihazı bir pis bir pis… sağı solu kan, iğrençti. Neyse tomografi çekindim, tam çıkacağım, görevli abi “Nasılsın?” diye sordu. Normalde “iyiyim sağ olun” demem gerekir, di mi? Yok. Ben sert bir şekilde “İyiyim. Şu cihazı da bi temizleyin isterseniz. Her yeri kan olmuş,” dedim jdjdjdj. Kanka adam neye uğradığını şaşırdı, yazık ya. Hemen eline bez alıp silmeye koyuldu. Kendimden böyle bi tavır hiç beklemezdim. Hadi hemşire uyuzluk yapıyordu da bu adamın ne suçu vardı. Neyse geçti artık. Ama bu bayılmam cidden yarı ölüm gibiymiş toparlanmam uzun sürdü. Sonradan hastaneye gidip mr filan çekindim bir sürü tahlil yaptılar da bi sıkıntı çıkmadı, şükür.

2.

Kanka seninle buluşmadan önce biraz alışveriş yapıyım dedim. Bizim çantacının olduğu sokaktaydım. Baktım bir grup genç tekme tokat kavga ediyor. Küfürler havada uçuşuyor. Sokakta da onlardan ve benden başka kimse yok. Umursamadan geçip gitmek bana uymaz bilirsin. Kavgadan da korkarım ama yine de yaklaştım yanlarına. Gençler sakin olun, dedim. Duyarlar mı beni, tabii duymadılar. Bir tanesinin kolundan tuttum, yapmayın ablam, dedim ve der demez burnumun ortasına bir yumruk yedim. Buruna darbe almanın ne kadar büyük acı verdiğini bilirsin. Gözlerimden yaş gelmeye başladı. Kendi kendime sen semt çocuğu musun, ne işin var kavganın göbeğinde? dedim. O sırada dudağımın üstünde ılık bir şey hissettim. Baktım ki kan. Burnum kanıyor. Bilirsin beni kan tutuyor. Kanı görmemle başımın dönmesi bir oldu. Ne bir adım ileri gidebiliyorum, ne bir adım geri. Oraya düşsem bu gençler beni ezer diye düşünüyorum ama elimden bir şey gelmiyor. Gözüm karardı, sonrasını hatırlamıyorum. Gözümü açtığımda bizim kavgacı gençler beni ayıltmaya çalışıyorlardı. Korkudan bembeyaz olmuştu burnuma yumruğu çakan. Abla iyi misin, diyorlardı. Doğrulup oturdum. Burnuma vuran, Abla valla bilerek olmadı, kaptırmışız. Seni fark etmedim, dedi. Derdiniz neydi sizin? Niye kavga ediyordunuz? diye sormak istedim ama kendime gelmiş değildim henüz. Salak salak baktım çocukların yüzüne. Birinin elinde yarısı dolu bir su vardı şişeyle. Herhalde beni ayıltmak için kullanmış olacaklar ki üstüm başım ıslanmıştı. Suyu aldım tepeme diktim. Kalkıp eve doğru yürürken seninle buluşacağımız geldi aklıma geri döndüm. O yüzden geciktim yani, kusura bakma. Yok, şimdi iyiyim yaa. Biraz burnum ağrıyo sadece.

3.

Kanka bi keresinde noldu biliyon mu? Çarşıya gidiyordum. Yaşlı bi amca durdurdu beni. Allah rızası için, diyor. Yani dilenci. Bende de yok amca, fakirim ben, deyip yürüdüm. Bir iki metre gittikten sonra ayağım takıldı daha doğrusu takılmadı da çünkü takılacağı bir şey yoktu, ayağım takılmış gibi oldu yüzüstü yere düştüm. Daha doğrusu yapıştım. O nasıl bir düşüştü? Bikaç dakika yerimden kalkamadım. Etrafıma insanlar toplandı hemen. Kolumdan tutup kaldırmaya çalışanlar, su ikram edenler, iyi misin diyenler… Neyse kanka kalktım ama her yerim hem ağrıyor hem acıyor. İçimden, resmen çarpıldım, dedim. O esnada karşıdan bana bakan dilenci amcayla göz göze geldik. Kötü kötü gülerek bakıyordu bana. Ulan, dedim içimden. Daha fazla bi şey demedim. Kanka işin ilginci ben o günden sonra ne zaman çarşıya gitsem hep bu amca çıkar oldu karşıma. Hep geliyor Allah rızası için deyip elini açıyor. Tabii ben de bu adam Hızır para vermezsem yine çarpılırım, diye düşünüp veriyorum. Bir süre sonra yalnız çarşıya gidince değil dışarı her çıktığımda herhangi bir yerde bu adam karşıma çıkmaya başladı. Her gün dua ediyorum karşılaşmayalım diye ama tutmuyor duam. Hayır, o değil de, ona para vermekten dolmuşa binemez oldum. Çünkü dolmuş paralarım ona gidiyordu. Neyse ben iyice bu adamın Hızır olduğuna da inandım bu arada. Para verdikçe dua istiyorum. Her seferinde sadece Allah razı olsun, diyor. O kadar Hızır olmuşsun biraz daha içten, biraz daha derin, biraz daha detaylı dua et, di mi yani? Haksız mıyım?

Neyse kanka bir ay, iki ay, üç ay derken bir sene böyle geçti. Bir gün babamla dilenmekten, dilencilikten falan konuşurken demesin mi, burada bi adam var, yaşlı, her yerde dilenerek dolanıyor. Aşırı zenginmiş, bankada trilyonları varmış. Çocukları avukat, doktor falanmış ama adama engel olamıyorlarmış. Hastalık hâline gelmiş dilenmek. Trilyonları var ama gün boyu dilenmekten başka hiçbir şey yapmıyor. Parasını kullanmıyor, sadece biriktiriyormuş. Geçen sosyal medyaya düşmüş, dedi babam. Kimmiş bakayım, dedim. Telefondan bi baktım bizim amca çıkmasın mı? Ben şok. Ertesi gün dışarı çıktım adam yine para istedi, vermedim bu sefer. Ama düşeceğim diye de çok korktum. Akşama kadar ayak bastığım her yere o korkuyla bastım. Düşmedim tabii. Meğer bizim Hızır, Hızır değilmiş.

Emine Ecran Çeliksu