Jenerik, mavi tulumlu işçi grubunun birkaç gün ve geceyi kapsayan slow moşın görüntüsüyle başladı. Subasman zemine vinçle indirilen panallerin montesi, tesisat döşeme, sıtrafor kaplama, son rötuşlar ve nihayet odayı ekrana taşıyan gizli kameralar.
Bir stüdyo dolusu yevmiyeli tepki vericinin alkışlarıyla benim için inşa edilmiş odama geçmeden önce lafazan ve şen şakrak sunucunun ahiret sualleriyle cebelleştim. Rol çalma derdindeki fraklı herif, durup durup programa katılmaya nasıl karar verdiğimi deşiyordu.
-Yeni kelimeler öğrenmeye meraklı biri olmalısınız.
-On bir yaşımdan beri iflah olmaz bir bulmaca müptelasıyımdır. Bunun yanında, üst üste konulmakla boyumun iki mislini bulan kamus ve lügatlar içinde gün boyu eşinmekten hususi bir lezzet duyarım.
-Evet stüdyomuzda ve televizyonları başında bizi izleyen sevgili seyirciler, Bir Kelime Bir Oda programının iddialı yarışmacılarından Yasin Uç'u alkışlarınızla kelime odasına uğurluyoruz.
Kelime oyunuyla sörvayvır yarışmalarının ilke, esas ve kaideleri üzerine kurulu bu programda hayatta kalmak, her öğün verilen harflerden en fazla kelime türetmeye bağlıydı. Gün boyu, rastgele seçtiğim harflerden çıkardığım kelimeleri duvarlara işleyerek temrin yapıyordum. Günde üç öğün kapının altından harflerin yazılı olduğu zarflar atılıyor, yazboz çöpleri alınıp yeni kâğıtlar ve kartuşlar veriliyordu.
Kağıtları karalamalar için kullanmıyordum. Kendi kendime öğrenmeye çalıştığım origami için çarçur ediyordum çoğunu. Yine de bir karıncayiyen modeli çıkardığımı söylemek isterim. Bu meşgalem seyircilerin ilgisini çekmiş olacak ki giderek daha fazla yazboz kağıdı verilmeye başlandı. Diğer yandan origamiye ayırdığım mesai yüzünden kelime devşirmeye çok vakit bulamıyor, iyiden iyiye seyrekleşen kayıntılarla idare etmeye çalışıyordum.
Kelime bulmak benim için bir tutku olmaktan çıkmaya başlamıştı artık. Üstelik harf kombinasyonlarının ultra zor hale gelmesiyle bu işe çok daha fazla zaman ayırmam gerekiyordu.
Artık bütün günümü duvarları ince ve minik yazılarla doldurarak çalışmaya veriyordum. Başta karın tokluğuna çalışıp geri kalan vaktimi origamik modeller üzerinde geçirmeye karar vermiştim. Gelgelelim tek bir kelime bulmak için verdiğim emekle ancak uyumaya fırsat bulabiliyordum.
Duvar dolduğu gibi verilen yazbozlar da yetmiyordu.
Ben de en son oturdum, Maslow'a mezarda takla attırmak için, karnımın açlığına aldırmadan bir hikaye yazmaya karar verdim. Duvardaki kelime sıralarından anlamlı cümleler oluşturacakları art arda seçerek yazmaya başladım:
"Jenerik, mavi tulumlu işçi grubunun birkaç gün ve geceyi kapsayan slow moşın görüntüsüyle başladı…"