Bilinmeyen Formül

Ahmet Can Altun

İntiharın eşiğinde bir adam, evin salonunda bulunan üçlü koltuğun ortasına oturmuş. Dirsekleri dizlerinde, başı iki elinin arasında. Ara ara saçını çekiştirip bırakıyor. Bu yüzden kafasında parça parça kellikler var. Neden böyle olduğunu bilmiyor. İntiharı neden istediğini, neden ölecekmiş gibi hissettiğini bilmiyor. Aslında biliyor. Bilmemezlikten geliyor. “Hayır, hayır ondan değil. Ondan değil... Başka bir şey olmalı. Başka. Bir. Şey.” Avuç içini gerginleştirip şakaklarına vuruyor. İleri geri sallanıyor.

O gitti. Ondan nefret ettiğini söyleyerek. Küfür de etti. Yanacağını söyledi. Cayır cayır. Adamın dünkü rüyasında. Adam bunları ancak rüyada duyabilir. Çünkü öldü o. Öldürüldü. Adam tarafından. Birinin hayatı amuda kalktı, toprağa girdi. Diğerininki takla attı. Tepetaklak oldu her şey.

Adam yıllardır aradığı formülü bulduğunu sanmıştı. Çok emindi. Formül buydu, kesindi. Yoksa neden tepkime vermesindi. Denemesi lazımdı bir insanda. Kendisi olmazdı çünkü tepkileri görmesi, değişimleri incelemesi gerekiyordu. Birkaç kişiye para teklif etti. Ama kimse canını pazardan almamıştı. Dokuz da canlı değildi. Kabul etmediler bu yüzden. Mutsuz döndü hep eve. Ramak kalmıştı itibarının yükselmesine. Köşeyi dönmesine. Para içinde yüzmesine. Gözü döndü bunları düşününce. Göz bebekleri önce takım elbiseye, sonra dolar simgesine dönüştü. Sonra heyecanlanan insanlar gibi küçücük oldu. Bebek yok oldu. Bu yüzden tüm saf düşünceleri de. Böylece kalan tek bebeği de kaybetmiş oldu.

Onun yanına geldi. Eşinin. Biricik olan. Çok sevdiği. Canım dedi, denek olur musun? O da “Olmam” dedi. Lütfen dedi. Olamam dedi. Olmalısın dedi. O da sustu. Olacaksın dedi, ol lan dedi. Gel lan buraya dedi. Küfür etti. Saçından sürükledi. Bağladı ellerini, ayaklarını. Formülü getirdi. Ağzına zorla soktu. Kadın da içmek zorunda kaldı. Küfretti, bağırdı çağırdı. Adam ağzını da bağladı. Biraz sakinleşince ağzını açtı. Bir saat geçti. Kadına bir şey olmadı. Ne olacağını kadın bilmiyordu. Aslında adam da bilmiyordu. Sadece bir formül bulduğunu düşündü. Ne işe yaradığını, nasıl, ne kadar kullanılması gerektiğini bilmiyordu. Ama yeni bir şey olduğu için çığır açacağını düşünüyordu.

Biraz daha geçti, kadın terliyordu. Çok terliyordu. Kıyafeti sırılsıklam olmuştu. Adam not aldı. “Bir buçuk saatten sonra terleme başladı. Terlemeye başladıktan on dakika sonra terleme hızı on kat arttı.” Adam bekledi. İzledi sadece kadını. Çok yorulmuştu. Beklemekten de sıkılmıştı. Kadın su istedi. Adam vermedi. Formülü içtikten sonra 5 saat boyunca hiçbir şey yiyip içmemeliydi. Bunu da adam kendi kafasından uydurmuştu. Sadece buna inanmıştı hiçbir şeye dayanmadan. Kadın terlemeye devam etti. Dili damağına yapıştı. Artık konuşamıyordu. Bir zaman sonra dayanamayıp uyudu. Adam not aldı. “Üç saat sonra uykuya daldı.” Aslında susuzluktan bayılmıştı. İnanmak istediğini yazdı. Bir vakit sonra hiçbir şey olmadığını görünce heyecanı azaldı. Yorgunluğu arttı. Artık kadına bakarken gözlerini tutmakta zorlanıyordu. Çok az zaman sonra o da uyuyakaldı. Sabah, güneş ışıklarının içeriye dolmasıyla uyandı. Ayaklarının ıslandığını hissetti. Ne olduğunu anlamaya çalıştı. Geceyi hatırladı. Eşinin oturduğu yere baktı. Yoktu. Kadın erimişti. Biraz durdu. Düşündü. Not aldı “Birkaç saat sonra eridi. (Kesin saat bulunması için formül başka biriyle tekrar denenecek)” Not aldığı defteri kapatıp çalışma odasına götürdü. Geri dönerken viledayı aldı. Etrafı silmeye başladı. Kadın vilada kovasında birikti. Adam viledadaki kadını klozete döktü. Sifonu çekti. Olsun dedi, yapacak bir şey yok. Bilim için öldü.

Adam koltukta uyuduğu için dinlenememişti. Yatağına geçti. Biraz daha uyudu. Uyurken de neyi yanlış yaptığını düşünüyordu. Rüyasında eşini gördü. Sıçrayarak uyandı. Yatağından takla atarak düştü. Yatağına tekrar geçmeden bi bardak su içti. Yatağına geçti. Uyudu. Rüya gördü. Kalktı. Uyudu rüya gördü kalk… Günleri böyle devam etti. Bu arada formülü denemek için başka birini aradı. Bulamadı. En azından bir hayvanın üzerinde denemek istedi. Dışarıda gezerken bulduğu bir kediyi aldı. Formülü içirdi. Kedi eridi. Sifon çekildi. Bir hayvana daha sonra başka bir cins hayvana daha formülü denedi. En son yine sifon çekildi. Ölümüne sebep olduğu herkes rüyasına geldi. Küfür etti. Lanet okudu. Gitti. Kafayı yemek üzere. Beş parasız, aç kaldı. İntihar edecekmiş gibi hissetmeye bu zamanlarda başladı. Etmek istemiyor ama sonucu intihar olacakmış gibi hissediyordu.

Formülü en son yapacak bir şeyi kalmayınca kendi üzerinde denemeye karar verdi. Kadına ve diğer denek hayvanlara 50 ml formül içirmişti. O kadar içmek istemedi, sonucu sifon olmaması için. Ağzına birkaç damla damlattı sadece. Bekledi. Terledi. Eşi kadar değil. Su içmek istedi içmedi. Sonra hiçbir şey olmadı. Bekledi, olmadı. En son sıkılıp bahçeye çıkmak istedi. Hem bu terlemesi de biraz durmuş olurdu. Bahçede gezindi. Oturdu, bekledi.

*

*

Bahçede ölü bulunan maktülün otopsi raporunda kan donduran detaylar olduğu ortaya çıktı. Maktülün önce dilinin, sonra sırayla gırtlağının, midesinin ve bağısaklarının erdiği yetkililer tarafından söyleniyor. Dili erirken acıdan dolayı öldüğü düşünülüyor. Polis araştırmalarına devam ediyor.*

*: Burayı süre bittikten sonra yazdım.

Ahmet Can