Nakış Dağındaki Çukurlar Nereye Çıkıyor

Deniz Yaşar

Muzaffer ve arkadaşları gördüler ki gökyüzünden bir göktaşı salyangozun işe gitme hızıyla yere düşüyordu. Kafalarını eğip çukura doğru çevirdiklerinde Ömer’i belli belirsiz gördüler. Ömer’in gidişi ve göktaşının belirmesi onlara yeni sorular sorduruyordu. Fevzi amcayı bekleyen felaket bu göktaşı mıydı? Gerçekten de Ömer’in anlattığı gibi muzaffer amca mal mülk uğruna ağabeyini öldürmüş müydü? Gerçekten de çukurlar nakış işleyen güzeller güzeli prensesin diyarına mı çıkıyordu? Ömer çukura atlayıp gözden kaybolduğuna göre bu soruların artık tek bir muhatabı vardı, o kişi Fevzi amcaydı. Muzaffer ve arkadaşları birbirlerine hadi inelim dememişlerdi ama hepsi içlerinden gelen dürtüye uyup Fevzi amcayı bulmak umuduyla köye doğru koşmaya başladı. Dağın eteğindeki suya vardıklarında suyun akmadığını gördüler birkaçı durup suyun neden akmadığını anlamak için incelemeye karar verdiler. Muzaffer ve geri kalanlar koşmaya devam ediyorlardı. Köye varıp Fevzi amcanın evine doğru devam ettiler. Evin yakınlarına doğru köylüden birkaçının koşarak geldiğini fark ettiler. İki grup birbirine yaklaşınca yavaşlayıp soluklanmaya başladılar. Hala nefes nefese kalsa da ilk söze giren muzaffer oldu: - Ne oluyor böyle, nereye neden koşuyorsunuz. - Fevzi amca delirdi zaar, koştur koştur dağdan indi, ne oluyor demek için evine gittik silahını alıp kovdu bizi. Ölmüş olmalıydı, ölmüş olmalıydı diye bağırıp duruyordu. evin dışına kadar kovaladı, birkaç el de ateş açtı canımızı zor kurtardık. Muzaffer bu sözleri dinlerken köylüden biri elini gökyüzüne doğru kaldırıp kekelemeye başladı: - Gögö gök göktaşı geliyor. Başlarını kaldırıp gökyüzüne baktıklarında gerçekten de göktaşının salyangozun işe gitme hızında değil de tam bir göktaşı gibi arkasından dumanlar çıkarak hızlıca düştüğünü gördüler. Birkaç saniye süren bu düşüş nihayetinde köyün tam ortasına düşerek bitti. Köylü göktaşının nereye düştüğünü anlamakta zorlanmadı. Göktaşı Fevzi amcanın evine düşmüştü. Fevzi amcanın evine doğru tekrardan koşmaya başladılar. Evin kapısını ilk açan muzaffer olmuştu. Kapıyı açınca gördüğü tek şey bahçenin tamamını kaplayan bir çukurdu. Ev ve beraberinde tüm bahçe göktaşının altında kalmıştı. Çevredeki evlerden köylüler evin etrafında toplanmış kadınlar feryat ediyor erkekler şaşkınlık içerisinde bahçeye ve evin enkazına bakıyorlardı. "ben gideceğim fakat daha büyük bir felaket onun için gelecek; demişti Fevzi amcanın kardeşi. Muzaffer sorularına cevap bulduğunu düşünüyordu. o felaket göktaşıydı ve belli ki Fevzi amca yıllar önce işlediği bir günahın cezasını çekmişti. Köylüden birkaçı jandarmaya haber vermek gerektiğini söylüyordu. Lalaların Hüseyin bu konu açılınca oradan uzaklaştı. Birkaç köylü kazma kürek almış göktaşının yanından kazmaya başlamıştı o sırada. Kadınlar hala feryat ediyordu. Tüm bu hengâmenin içinde muzaffer nakış dağına doğru yola koyulmuştu. bu kez koşarak değil yavaş yavaş yürüyordu. Aklında tek bir soru daha kalmıştı cevaplanmayan o sorunun cevabını bulmaya gidiyordu.