Yere düşen adamın ilk istediği şey bir sözlük oldu. Fakat bunu anlatırken çok zorlandı. İnsanların konuşabildiği gibi konuşma yetisi gelişmemişti. Sözlüğü isterken işaret diliyle anlattı ama bu işaret dili de insanlarınkinden farklıydı. Sağ ayağını yavaş yavaş iki adım öne attı. Ayağını her kaldırdığında da sol dirseğini sağ diz kapağına değdirdi. Sonra yere eğilip eliyle kitap çevirir gibi toprağa dokundu. Sonunda ise elini alnına ve kalbine değdirdi. Bunları bir kaç kez tekrarladı. İnsanlar o yere eğilip kitap sayfasını çevirir gibi yaptığında bir kitap istediğini anladılar. Birkaç alandan kitap getirelim diye kararlaştırdıklarında içlerinden bir çocuk “Sözlük istiyor, sözlük.” dedi. Nasıl anladın diye sorduklarında konuşamıyor istediği tek şey sözlük olabilir dedi. Bunun üzerine hemen bir sözlük getirdiler. Adam eline aldığı sözlüğü önce üç kere öpüp başına ve kalbine dokundurdu. Sonra içini açıp elini sayfalarda gezdirdi. En son burnuna götürdü ve daha önce hiç almadığı kadar oksijeni içine çekti. İnsanlar şaşkınlıkla onun yaptıklarını izliyordu. Burada yaklaşık elli kadar insan vardı ve her birinden bir ses çıkmaya başladı.
* Bu adam nereden geldi... bu adamla nasıl anlaşacağız… baksana konuşmayı bilmiyor, bizden çok farklı… üzeri de permeperişan… çok yaklaşmayın hastalıklı olabilir… -
Bu karmaşa karşısında adam kulaklarını elleriyle tıkadı fakat kalçasının üzerine oturup ayaklarının altından kollarını geçirip öyle tıkadı. Ortası sarmal bir çarpı işaretine döndü adam. İnsanlar buna daha da şaşırdı. İçlerinden adı Osman olan biri sessiz olun diye işaret ederek herkesi susturdu. Osman adamın yanına yaklaştı. Bir eliyle sırtını sıvazladı. Diğer eliyle elinden tuttu. Göz göze geldiler ve Osman başını yavaşça salladı. Adam ellerini çözüp ayağa kalktı. Eğilip sözlüğü aldı, kucağında sımsıkı tutup Osmanla yürümeye başladı. Osman adamı evine götürdü. Masaya oturttu. Adam Osman’a bakıp elini karnına götürdü ve aç olduğunu anlatacak şekilde karnını ovdu. Osman içinden “ohh be sonunda bizimle aynı tepkiyi verdi.” dedi. Osman biraz mercimek çorbası biraz da pilav ve kuru fasulye yemeği getirdi. Kaşık ve su için bardak koydu. Adam hayatında ilk kez tabak çanak görmüş gibi çorba kasesine eğildi. Bir o yandan bir bu yandan uzun uzun tabağı inceledi. Sonra eliyle aldığı pilavı ve kuru fasulyeyi çorbanın üzerine koydu. Osman şaşkına dönmüş tavuk gibi adamı izliyordu. Adam boş bakışlarıyla Osman’a baktıktan sonra kafasını kaseye gömdü. Bir köpeğin yemek yiyişi gibi karışık yemeği yedi. Bitirince de diliyle ağzının etrafını yaladı. Sözlüğü açtı T’ye geldi ve “Teşekkür etmek” fiilini bulup adama gösterdi. Osman rica ederim anlamında başını salladı. Adamı misafir odasına yatırdı. Adam önce yüzüstü uzandı sonra başını yastığa gömdü amuda kalkar gibi yapıp bacaklarının arasından Osman’a gülücük atıp el salladı. Osman kendini daha fazla tutamayıp kahkaha atmaya başladı. Adam yanına dönüp cenin pozisyonu aldı. Boş boş bakışlarıyla bir oraya bir buraya bakıp duruyordu. Osman eliyle ağzını kapatsa da gülmesine engel olamadı. Kıkırdaya kıkırdaya odadan çıktı.
Osman tek başına yaşıyordu. Adamın da kendisiyle yaşamasına karar verdi. Osman işe gidip geliyordu. İşten geldiğinde adama konuşmayı öğretmek için bazı yöntemler deniyordu. Çünkü Adama okuma ve yazma öğretilmiş fakat konuşma yüklenmemişti. Osman işe gittiği zamanlarda adam, Osman’ın gösterdiği gibi aynanın karşısına geçip ağzıyla hareketler yaparak dudak kaslarını geliştirmeye çalışıyordu. Osman adamın ilginç anlaşma yöntemlerine alışmıştı. O da bazen tıpkı onun gibi tepkiler veriyordu. Evden ayrılırken görüşürüz anlamına gelen baş parmağını kaldırıp başının tam tepesine dikiyor ve sol ayağını kaldırıp sallıyordu. Osman bunları her yaptığında gülme krizlerine giriyordu fakat adamın mimikleri hiç yoktu.
Aylar geçmiş ve adam hâlâ konuşmayı öğrenememişti. Osman o sabah da erkenden kalkıp kahvaltısını yapıp evden çıkmak için hazırlandı. Adam uyanmış iki eliyle gözlerini ovarak geldi. Osman tebessüm etti. Görüşürüz anlamındaki hareketlerini yaptı ve ayakkabısını giymek için arkasını dönüp eğildi. O sırada arkasından bir ses geldi.
* Göğüşüyüz osman.
Alime Büşra İnce