Hayret Etmek, Terk Edip Gitmiş.

Feyza Nur Çalık

Göğün en tepesinden bir adam, bir salyangozun işe gitme hızıyla yere düşüyormuş. Adam dünya üzerinde hayret etmeyi unutmayan tek insanmış. Düşüşü görenler olmuş. Görüp geçenler olmuş.

Dünya değişmiş. Şehirliler hayret etmeyi bırakalı 50 yıl, köyden kente göç edip gelenler hayretsizliği matah bir şey sanıp taklit etmeye 10 yıl olmuş. Yetmemiş bir de gidip memleketlerinde hayretsizliğin ne kadar da güzel ve pratik bir buluş olduğunu ballandıra ballandıra anlatmışlar. Şimdi ne köylerde ne de şehirlerde hayret etmeyi hatırlayan kimseler kalmamış. Terk edilmiş.

Gökten yere düşen adamı gören balkonlular cep telefonlarıyla fotoğraflayıp haber sitelerine göndermişler fakat haber siteleri ‘gökten düşen adam insanlığı hayrete düşürdü’ başlığıyla haber yayınlamamış. Bunun yerine 'bir insin de bakalım' deyip pek önemli dünyalarıyla ilgilenmeye devam etmişler.

Adam şaşırmış, korkmuş, beklemiş. Gelip onu kurtarırlar diye ümit etmiş. Düşüp yere çakılacağına dair endişelerine alışmış, endişelerini unutmuş. Düşmekten başka işi yokmuş.

Düşmekten sıkılmış. Gündelik şeyleri dert etmeye başlamış. O gün havanın nasıl olacağına dair tedirgin oluyormuş mesela ya da yanından geçecek kuşlar hakkında şeylere takmış kafayı. Yeryüzün bakıp hayaller kurarmış bazen. Bir kuş sürüsü yakaladığında etrafına toplar dert yanarmış onlara. Hayatın ne kadar zor olduğuna dair felsefi konuşmalarda bulunurmuş. Bazı geceler gece kuşlarına ezberlediği şiirlerden okurmuş.

Günler geçmiş, aylar geçmiş, mevsimler değişmiş. Adam düşmeye öyle çok alışmış ki unutmuş. Düşüşü tam yedi ay sonra bitmiş. Yere ayağını basmış, hatırlamamış, yadırgamış. Hayret etmemiş. Düşüşünü görenler etrafına toplanmış. Sanki her zaman gökten düşüyormuş, her zaman insanlar etrafına toplanıyormuş gibi konuşmasına hazırlanmış. Hayret etmemiş. Toplananlara hikâyesini anlatmaya başlamış.

Feyza Nur Çalıkoğlu