Gerçeklik

İrem İlayda Karkı

Köydekiler gördüler ki, göğün en tepesinden bir adam, bir salyangozun işe gitme hızıyla yere düşüyordu.

Önce korktular, sandılar ki hemen düşecek. Korkuyla hepsi farklı bir yöne dağıldı. Aradan epeyce bir zaman geçtikten sonra saklandıkları yerden çıkmaya başladılar. Adam düşemiyordu. Asılı kalmış gibiydi. Sonradan akıllarına kendi düşüşleri geldi ve bu adamın yeni birisi olduğunu anladılar. Bir ay sonra adamın yere daha da yaklaştığını fark ettiler. Dünyanın kendi etrafında dönmesi gibi, hissetmiyordunuz ama oluyordu.

Köylüler için artık yeni bir aktivite vardı. İkindi vaktinden güneş batana kadar toplanıp göğe bakıyorlardı. Gökten düşen adamın anlatacakları belki de hayatlarını tamamen değiştirecekti. Yalnızca henüz bunun farkında değillerdi.

Kerem bulunduğu şirkette düzenli olarak terfi alan bir elemandı. Yirmi bir katlı bir şirketin birinci katında işe başlamış ve her sene bir kat yukarı çıkmayı başarmıştı. On sekizinci kata gelene kadar kendini normal ve mutlu hissettiği bir hayatı vardı. Normal nedir? Herkes gibi. Sabah iş, günde iki ana öğün iki ara öğün, haftada birkaç gün arkadaşlarla eğlence, her akşam aynı saatte uyuma. Mutluluk nedir? Kerem için herhangi bir dilemmaya sahip olmama. Ancak on sekiz yıllık çalışma hayatı sonunda, on sekizinci katta her şey değişmişti. Artık kocaman bir dilemması vardı.

Terfi alacağı gün büyük bir heyecanla iş yerine gitti. Herkes biliyordu ki on sekizinci kat özeldi. Neden özel olduğunu kimse bilmiyordu ama bir anda birkaç kat artan maaşlar, o kattakilerin alt kattakilerle bir anda aralarına mesafe koyması gibi sebepler o katı özel kılıyordu. Kerem kendince arkadaşlarına karşı değişmeyeceğine dair bir karar almıştı. Terfi aldı diye onlardan ayrılacak değildi ya! İçinde bilinmezliğe yürümenin heyecanı vardı. Alt kattaki çalışma arkadaşları onun için küçük bir kutlama hazırlamıştı. Çok sürmeden üst kattan aşırı ciddi insanlar gelip Kerem'i götürdüler. Kerem'in heyecanı bir anda gerilime dönüşmüştü. Onu götüren insanlar hiçbir açıklama yapmıyorlardı. Sonunda bir odaya geldiler. Odada onu, sima olarak tanıdığı, on sekizinci katın başkanı Derya bey karşıladı. Donuk bir yüz ifadesiyle kendisini tebrik etti.

"Artık buraya kadar geldin. Ama bundan sonrası için şuradaki gizlilik belgesini imzalaman gerekecek."

Kerem belgeyi inceledi. Hiçbir bilgi yoktu, sadece gizlilik bozulması durumunda aldığı nefese kadar ne varsa ondan alacaklardı. İmzalamak zorundaydı. Çünkü onun bildiği başka bir hayat yoktu.

İmzayı attıktan sonra beraber odadan çıktılar, uzun bir koridordan geçip kocaman, boydan boya ekranlarla dolu bir odaya geçtiler. Ekranlar kapalıydı. Derya bey, Kerem'e baktı ve bir tuşla tüm ekranları açtı. Ekranda bir köyde yaşayan insanlar vardı. Her biri için ayrı bir ekran vardı. Yaş, kilo, karakter özellikleri hepsi yazıyordu.

"Bundan sonra görevin bu odada, karakterleri incelemek. Her detayıyla. Kim, gün içerisinde neler yaptı, karakterinin dışında bir eylemde bulundu mu? Bu vb soruları her gün günlük şeklinde yazacaksın. Ve tabi buradan kimseye bahsetmeyi aklının ucundan bile geçirme."

"Peki efendim."

Kerem ekranları tek tek gözden geçirdi. Hepsi gerçek insan gibiydiler. Gerçek miydiler? Bu sorunun cevabını henüz bilmiyordu.

Yaklaşık beş ay gözlem yaptı. Artık karakterleri tanıyordu. O köyde yaşıyor gibiydi. Bazen onlarla birlikte gülüyor, onlarla birlikte ağlıyordu. İçlerinde dikkatini ayrıca çeken bir karakter vardı. Pınar. İnanılmaz zeki, aynı zamanda aşırı duygusal bir karakterdi. Zaman zaman ekranı fark ediyormuş gibi bakıyordu. Yani aslında gökyüzüne ya da dağa, taşa bakıyordu. Ama her şeyin farkındayım dercesine bakıyordu. Bu mümkün olamazdı. Kerem tüm bu köyün bir simülasyon olduğunu öğrenmişti. Yani aslında gerçekte yoktular. Hiç doğum olmuyor, hiç yaşlanmıyorlardı. 5 aydır olandışı olan tek şey Pınar'ın kilo almasıydı. Buna kimse bir anlam verememişti, Pınar bile. Köy ahalisi için de normal bir durum olmadığından onlar da şaşırıyordu. Teknik olarak da bir problem yoktu. Bu sebeple şirket gözleme devam edilmesine karar verdi. Pınar'da olağandışı bir durum daha görürlerse karakteri sileceklerdi. Bu fikir Kerem'i rahatsız etmişti. Gözleme devam etti. Bir sabah Pınar'ın saçını incelediğini fark etti. Bir teli çekti, kopardı. Şaşkınlıkla elindeki beyaz saça bakıyordu. Neden beyaz olduğunu anlamayınca saklamaya karar verdi. Köyde kimseye bu durumdan bahsetmeyecekti. O an Pınar'ın bakışları ekrana yansıdı. Her ne kadar bu doğru olmasa da Kerem kendisine baktığını hissediyordu. Şimdi vermesi gereken bir karar vardı. Bu durumu Derya beye bildirecek miydi, yoksa gizleyecek miydi?

Kerem'in bu zamana kadar başarılı olma sebeplerinden biri şirketin istediği her şeyi sorgusuz yapmasıydı. İlk defa sorguluyordu. Ama neden? Nasıl olsa simülasyon değiller miydi, Pınar'ı silseler ne olacaktı ki? Bu fikrin neden onu bu kadar rahatsız ettiğini bilmiyordu. O gün bu durumu bildirmedi. Sonraki gün de. Arkadaşlarından uzaklaşmaya başlamıştı. Kimse de üzerine gitmiyordu. Tüm çalışma arkadaşları on sekizinci katın etkilerini biliyordu. Kerem'in de buna kapıldığını düşündüler. Kerem ise sadece köyü ve Pınar'ı düşünüyordu. Bir an önce sabah olsun işe gideyim istiyordu ve işten çıkış saatinde hüzünleniyordu. Köy onun dünyası olmuştu. Bir sabah işe gitmeden önce, mutfak masasında bir karar verdi. Hemen o gün bir deney önerisi hazırladı. Teknik olarak mümkün olup olmadığını bilmiyordu ama eğer mümkünse bir şekilde simülasyonun içine girmeyi planlıyordu. Birkaç gün bu öneri üzerine çalıştı ve Derya beye sundu. Derya bey gururla baktı ve hemen teknik ekiple görüşeceğini belirtti. Şirkette simülasyona girmeyi isteyecek kadar görevini üstlenen biri olmamıştı bu zamana kadar. O yüzden tüm on sekizinci kat Kerem'e değişik bir gururla bakıyordu. Kerem ise onların durumu böyle algılamasından çok memnundu.

İki hafta içerisinde teknik ekip hazırlıklarını yaptılar ve Kerem'i bir haftalık bir eğitime aldılar. Kerem simülasyona girdiğinde nasıl davranacak, nelere dikkat edecek, yapmaması gereken şeyler neler gibi konularda eğitim verdiler. Kerem'in hiçbir şekilde simülasyonun doğal akışına karışmaması gerekiyordu. O simülasyondaki tek gerçek karakter olacaktı. Fikirleri, yaşamı, kararları kendine ait ve teknik ekibin müdahale edemeyeceği tek karakter. Kerem her şeye tamam diyordu. Eğitimle birlikte gözlem yapmaya da devam ediyordu. Gözlemlerinde Pınar'ın bir şeyleri sorgulamaya başladığını fark etmişti. Acele etmesi lazımdı. Aklında hala bir soru vardı. Oradan karakterlerin silinmesini nasıl engelleyecekti? Bunun cevabını simülasyona gideceği gün aldı. Köyden bir karakter silinmeden önce diğer tüm karakterlerin onu unutması sağlanıyordu. Tek bir karakter bile hatırlarsa silmek mümkün değildi. Bu cevap onun için yeterliydi. Seni hep hatırlayacağım dedi içinden.

Tüm hazırlıklar yapılmıştı. Kerem de diğer karakterler gibi gökten düşecekti. Bu köy için yedi ay Kerem için yedi dakikalık bir süreçti. Kerem kararlıydı. Her şeyi olduğu gibi anlatacaktı köydekilere. Buna nasıl tepki vereceklerinden hala emin değildi ama gözlem yaptığı süre boyunca fark ettiği bir şey vardı. Karakterlerin verdiği kararlar şirketin istediği yöndeydi evet ama hiç zıt bir durum olmamıştı. Yani aslında kararları şirket mi veriyor yoksa gerçekten karakterin kendisi mi bu belli değildi. Kerem kararları aslında karakterlerin verdiğine inanıyordu. Oradaki insanlar yaşıyorlardı. Hayattaydılar. Özellikle de Pınar. Kendinden bile daha çok yaşıyordu. Evet kararı kesindi.

Kerem'i bir sandalyeye bağladılar. Koluna serum taktılar. Başına bir şeyler geçirdiler. Her şey tamamdı. Derya bey şirket adına özellikle de yirmibirinci kat adına gurur duyulası konuşmalar yaptı. En sonda da bir uyarı.

"Eğer akışa müdahale edecek bir şey yaparsan geri dönemezsin."

Tamam efendim dedi Kerem ve tuşa basıldı. Yedi dakika sonra köyde olacaktı.

Köylüler merakla yaklaşan adamı inceliyorlardı. Yeni gelenin nasıl biri olduğu konusunda birbirleriyle konuşuyorlardı. Adam artık çok yaklaşmıştı. Yine bir ikindi sonrası tüm köy toplanmışken beklenen kişi gözlerini açtı.

Düşüşü tam yedi ay sonra bitti adamın, yere ayağını bastı ve toplananlara hikâyesini anlatmaya başladı.