Köydekiler gördüler ki, göğün en tepesinden bir adam, salyangozun işe gitme hızıyla yere düşüyordu. Efendim sormazlar mı adama salyangoz işe mi gidermiş, diye? Siz ona takılmayın. Bu köyde hiçbir şey garipsenmez, yadırganmaz. Mavi gök ile yağız yer arasındaki kişioğlunun yaşadığı ufak bir köydür burası. Kışlar pek soğuk yazlar pek kavruktur. Soğuk rüzgârlar eser gün doğusundan, küçük insanların ülkesinden. Melunmuş onlar. Yiğitlik bilmez, et yemezlermiş. Ondan ki kısa kalmışlar. Her türlü hastalığı tebelleş etmişler. Bu göğdeki adamı da onlar yollamış olmasın? Eyvahlar ola, hastalık, fitne ne felaketler getirecek bize?
Bunları sayıklaya dururken Korkut Ata adsızları etrafına toplamış, anlatılarına başlamıştı. Nereden geldi nereye varır bu anlatılar kimseler bilmez. Olsun dinlemek gerek. Anlamak ve hissetmek... Hem insan insanla bağını başka nasıl kurar ki? Neyse efendim adam gökte ilk görüldüğünde merak konusu olmuştu. Önceleri düşüyor sandık sonraları baktık adamın yere çakılacağı yok dedik herhal uçuyor. Baktık bir yere gittiği yok o zaman dedik süzülüyor. Süzülse yine giderdi belliydi adam takılı kalmıştı. Yahu nereye takılı kalacaktı ne yer var ne zaman orada ne yapıyordu bu adam? Sakım ola diye düşündük. Burada çok olur. Sakım güneş ananın ufak bir oyunudur.
Hem gökteki adamı düşünecek pek vakit de yoktur. Yaşamak savaştır bu küskün topraklarda. Kim küstürdü de onca horantayı aç koydu, ölüme terk etti bu topraklar? Korkut Ata’nın elbet buna da vardır anlatacakları. Ömürlerimiz hayvanlarla geçer. Otlatacaksın, sağacaksın, kırpacaksın, yüzeceksin, keseceksin… Sütlerinden yağ, peynir, yoğurt, kımız, ağız… Etlerini kurut, pastır… Kürklerinden kumaş, giyecek, döşek, kilim yapacaksın. Her günü ayrı bir meşakkat her meşakkati ayrı bir mutluluktur. Bu sene kış oldukça soğuk geçti. Yağan karlar arasında gökteki adamı bazen göremedik. Kara bulutlar gittiğinde gökteki adam biraz daha yaklaşmıştı. Yine de buna dikkat edecek zaman yoktu. Beşinci ay gelmek üzereydi. Toy toplanacak, şenlikler yapılacaktı. Hazırlıklar tüm hızıyla sürüyordu. Şenlik yemekleri için kadınlar büyük hazırlıklara girmişlerdi. Erler atacakları cenklerin hayalini kurup, oynayacakları oyunlara hazırlanıyordu. Kızlar giyeceklerini, takılarını düşünüyordu. Erkekler ise güvenlik, geleceklerin ağırlanması ile ilgileneceklerdi. Bu yeniden doğuş çok ciddi kutlamalarla karşılanırdı.
Köye diğer köylerden insanlar gelmeye başlamıştı. Ahaliler gelirken yanlarında hediyeler, yiyecekler de getirirdi. Her gelen ahali gökteki adama hayretle bakıyordu. Köyün Kam’ı burada duruma el atarak gökteki adamın baharın müjdecisi, şenliğin bir parçası diyerek insanları ikna ediyordu. Kam’ın lafı üstüne laf söylenmezdi. O ölü ve yaşayan tüm ruhların rehberiydi. Hem ahali de kara kışın ardından rahatlamak eğlenmek istediğinden fazla sorgulamadı. Zaten hiçbir şey sorgulanmazdı. Karnı aç olan sormazdı. Baharın müjdecileri badem ağaçları açmıştı. Diğer köylerden ahalilerin toplanması tamamlanmıştı. O gün sabahından başladı hazırlıklar. Çukurlar açıldı, tandırlar kuruldu. Büyük kazanlar yerleştirildi. Yemekler ağır ağır pişmeye başladı. Meydan kuruldu. Kat kat giyinildi. Takılar, börkler takıldı. Kılıçlar kuşanıldı. Tüm bu koşuşturmaca sürerken aklım hâlâ adama takılıydı. Kam onun bahar müjdecisi olduğunu söylemişti. Madem müjdeci bu şenliğin şeref konuğu olması gerekmez miydi? Belki de sofranın kurulmasını bekliyordu. Kam’ın bir bildiği vardı. Ama ketum asla tam söylemezdi. Hep eksik hep oyunlu, mistik bir hava yaratırdı.
Akşam olmuş şenliğe yaraşır görkemli sofralar kurulmuştu. Korkut Ata sofranın en başına bağdaşını kurmuş, kendisini duymayan kulaklara anlatıyordu. Ata seni duyacak olanlar henüz adı olmayanlardır. Adı olanların yüreği bencilleşmişti. Onların kulaklarına başka bir anlatıcı lazımdı. Yemekler yendi. Şölen ateşi tüm ihtişamı ile yanarken cenkler atılmaya, güreşler tutulmaya başlanmıştı. Adsızlar Korkut Ata’nın yanına toplanmış onu dinlerken adlarının hayalini kuruyordu. Kulağım Korkut Ata da olsa da aklım Kamdaydı. Çok garip davranıyordu. Törenleri yönetir tüm dikkati kendine toplardı. Oysa bir kenara geçmiş gözünü göğe dikmişti. Baktığı yere dikkat kesilmem ile gözlerimin açılması bir oldu. Yedi ay önce beliren bu sakım adam yere çok yaklaşmıştı. Artık yüzü, gözleri belirgindi. Nasıl olur da bunu fark edemedik? Onu bir sakım sanarak varlığına bahane bulduk, alıştık, dikkat etmedik o ise gözümüzün önündeyken yavaş yavaş yer değiştirmiş. Kam onun haberci, müjdeci olduğunu söylemişti. Eksik bir şeyler var. Sakladığı şeyler. Sakıma dikkatle bakarken gözlerini bana çevirdi. Sakım olamazdı. O gözlerde gördüğüm dehşet gerçekti. Düşüşü tam yedi ay sonra bitti sakım adamın, yere ayağını bastı. Gözlerimiz hala ayrılmamıştı. Kam büyük hızla sakım adamın yanına koştu. Kamla birlikte ahali de toplandı. Sakım adam toplananlara hikâyesini anlatmaya başladı.
FATMA DURSUN
Sakım: Eski Türklerde seraba denirdi. Bu kelime Bahaeddin Ögel hocanın Türk Mitolojisi kitabında geçiyor.
Kam: Eski Türklerde din adamı.
Efendim sormazlar mı adama "Salyangoz işe mi gidermiş?" diye?
Efendim sormazlar mı adama, salyangoz işe mi gidermiş, diye?
Bu ikisinden biri olsa daha iyi olur bence:)
Hala mel'un hala yiğitlik bilmeyen bir millet şu çinliler.
Ne güzel bir giriş paragrafı olmuş
Teşekkürler :)
Bu ikisi yer mi değiştirse
bakayım buraya
Gökyüzünden salyangozun işe gitme hızıyla düşen bir adama yapılabilinecek en iyi yorum budur, bence.
teşekkürler
Çook vurucu bir cümle olmuş
Teşekkürler
Burada kip değişimi garip geldi bana. Rehberiydi de olabilir sanki
Haklısınız düzenleyeyim burayı
Merhaba Fatma Hanım öyküdeki kurguyu çok beğendim. Metnin akıcılığı eski kelimelerin kullanımı falan çok iyiydi. Kaleminize sağlık
Merhaba Beyza Hanım, yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Merhaba Fatma Hanım. Oldukça eskiye gitmeniz kurgunuzu zenginleştirmiş.:) Çok güzel olmuş o mekan, eşya, şenlik detayları özellikle. Ellerinize sağlık.
Merhaba Tuğçe Hanım, yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Merhaba, elinize sağlık güzel bir hikaye olmuş. Modern zamanda geçmemesi ve tercihinizdeki gibi bir Türk topluluğunda geçmesi hoşuma gitti. Sayenizde "sakım" kelimesini de öğrenmiş olduk, bunun için de teşekkür ederim.
Merhaba Deniz Bey, yorumlarınız için çok teşekkür ederim.
Merhabalar. Çok akıcı bir öyküydü. Eski kelimeleri kullanmanız, kurgunun eski zamanda geçmesi çok hoş ve farklı olmuş. Devamını yazacak mısınız bilmiyorum ama okumayı isterim. Kaleminize sağlık. :)
Merhaba, İrem Hanım yorumunuz için çok teşekkür ederim. :)
Fatma hocam merhaba.Detaylar harika olmuş. horantalar, sağımlar vs.vs. Çok bildik bir manzara seyrettim sanki. Devamını bekliyorum. Emeğinize kaleminize sağlık.)
Merhaba Yasemin Hanım, yorumunuz için çok teşekkür ederim.
çok güzel bi kelimeymiş. sekim de hasta demek arapçada. sin kaf mim
teşekkürler hocam güzel bir kelime öğrendim, hemen mefuluna baktım meskum hasta olan demekmiş
Öncelikle bu kelimeyi öğrenmiş oldum sayenizde teşekkür ederim. Bir çırpıda okudum hikayenizi. Çok da sevdim. Kurguya bayıldım. Anlatım tarzınızda bir hayli güzeldi. Ellerinize sağlık :)
Merhaba Yasemin Hanım, hikayemi geriye dönük okuduğunuz için çok mutlu oldum öncelikle bunun için teşekkür ederim. Sevmenize sevindim yorumunuz için de çok teşekkür ederim. :)