Telbahar

Ahmet Can Altun

“Artık okula gitmek istemiyorum” diye bağırdı annesinin açtığı kapıdan koşarak giren Telbahar. Annesine bakmadan odasına geçip kapısını sertçe kapattı. Annesi ne olduğu anlamamıştı. Kapıda kaldı. Arkasından şaşkınlıkla baktı sadece. Kapıyı kapatıp sakince kızının odasının önüne geldi. Kapıyı iki defa tıklatıp “Kızıım.” diye en nahif sesiyle seslendi. Telbahar ağlak, kırık bir sesle “Beni yalnız bırak anne. Konuşmak istemiyorum” Annesi kızının hastalanıp brokoliye dönmesinden korkuyordu. Kısa sürelerle tekrar gelmek üzere kapısından ayrıldı.

Telbahar. Babaannesinin ismi Tel, anneannesinin ismi ise Bahar olduğu için ismini Telbahar koydular. Doktorlar doğmasına imkânsız gözüyle bakıyordu. Ama mucizevi bir şekilde doğdu. Bir karnabahar ile teleferiğin kızı Telbahar. Bu seviyeye nasıl gelinmiş orası meçhul. Kendi içlerinde bir sır. Dile getirmiyorlar. Ama ailelerin tanışma sürecinde bir sürü zorluk yaşadılar. Tartışmalar evlatlıktan reddetmeye kadar geldi. Bakmışlar ailelerini ikna edemeyecekler son çare teleferik ile karnabahar kaçtılar. Teleferik taa yükseklere götürdü onu. Bir torun verebilirsek ellerine affederler diye düşündüler. Ki öyle de oldu. Bir çocuk doğup ve ismini de Telbahar koyduklarından dolayı aileleri onları affetti.

Annesi Telbahar’a hamileyken kime benzeyeceği, nasıl bir çocuk olacağı merak konusuydu. Annesine çekmişti. Karnabahar olarak dünyaya geldi ama küp şeklindeydi. Bu yüzden farklı bir evliliğin çocuğu olduğu belliydi. Telbahar çok küçükken bunun farkında değildi. Normal bir şey gibi geliyordu. Aklı başına geldiğinde, arkadaşları olduğunda bir şeylerin farkına vardı ve sorgulamaya başladı. Bütün arkadaşları yuvarlaktı ama kendisi küptü. Bir sefer bunu annesine sordu. O da küp olmasının babasından dolayı ve bunun doğal bir şey olduğunu anlayacağı şekilde açıkladı. Telbahar annesini anlamış olsa da bu farklılık içini sıkmaya başlamıştı.

Zaman geçti okula gitme yaşına geldi. Heyecanlıydı. Bir sürü yeni arkadaşı olacaktı. Yeni bir yere gidecekti. Okulun ilk günü mutlu mutlu sınıfına girdi. Sınıftaki herkesin ona bakması onu bir miktar utandırmıştı. Onlarla göz göze gelmemek için masasına bakıyordu sadece. Öğretmen geldiğinde tanışmaya başladılar. Sıra ona geldiğinde ayağa kalkıp isminin Telbahar olduğunu, annesinin karnabahar babasının ise teleferik olduğunu söylediğinde sınıftaki herkes güldü. O da utanıp hemen yerine oturdu. Öğretmen çocukları susturup devam etmesini söyledi ama o kalkmak istemedi. Hiç konuşmadan masasına baktı.

Diğer gün yaşadığı şeylerden dolayı çok üzülüp hasta oldu. Telbahar hasta olunca yeşile dönüyordu. Küp bir brokoli gibi oluyordu. Yeşil şekilde okula gidince çocuklar daha çok dalga geçtiler. Güldüler. Günlerce hiç konuşmadı. Annesine de bir şey söylemiyordu. Okulunun güzel geçtiğini, yediklerinden dolayı rahatsız olduğunu ve bu yüzden hastalandığını söylemişti. Bu şekilde bir süre devam etti. Artık sınıfında onunla dalga geçmeyen, onunla oynayan, sohbet eden, onu savunan ve koruyan sadece bir arkadaşı vardı. Çünkü o da farklıydı. Bir karnabahar ile televizyonun evlenmesiyle olan bir çocuktu. Ama o yuvarlak olduğu için bu belli olmuyordu.

En son artık sınıfındaki çocukların dalgalarına dayanamayıp sinirli şekilde eve geldi. Bir daha gitmek istemediğini söyledi. Sonraki gün okula gitmedi. Annesi de ısrar etmedi. Gün içinde neden okula gittiklerini, ileride neler olacağını, kimlere hizmet edeceğini anlattı. Bu yüzden okula gitmesini ve en iyisi olmasını, çocuklara gününü göstermesini öğütledi. Annesinin dediklerini dinleyen Telbahar gaza geldi. O günden sonra hiçbir zaman okula gitmemezlik yapmadı. Derslerine çok iyi çalıştı. Muhteşem olgunlukta karnabahar oldu. Küp olması onun daha fazla bilgi almasını ve bu yüzden daha çok olgunlaşmasını sağladı. Sınıfındakiler de dalga geçmeyi bıraktı. Mezun olduktan sonra kimisi üreme için ayrıldı, kimisi insanların sağlığı için pazara gitti. Telbahar ise küp şeklinden dolayı insanlar tarafından keşfedildi. İlk defa böyle bir karnabahar görüyorlardı. Bu yüzden pazarda değil özel bir şekilde açık artırma ile satıldı ve koruma altına alındı.

Ahmet Can