Sevgili morfeus, ah sevgili morfeus! Gerçekten bunu soruyor musun bana? Portakal veya teleferik olmak arasında bir tercih hakkım olduğunu söylüyorsun ve buna inanmam gerekiyor. Hayatım mutlu mesut bir şekilde devam ediyor. Güzel bir işim var. İyi bir maaşım var. Müdür ile aramız açık biraz ama olsun. Bir iki ay sonra zam yapacaklar. Gerçi pandemi falan derken düzenimiz biraz bozulur gibi oldu ama çok da önemli değil bence. Eskiden şirkete giderken daha kötüydü her şey. Geç kalıyordum çoğunlukla. Sersefil gidiyordum. Şimdi daha sıkı çalışmamı istiyorlar ama her şey benim için daha kolay. Geceleri internette yaptığım uygunsuz işlere daha çok zaman ayırabiliyorum. Müşterilerim uzaktan da olsa destek istiyorlar hâlâ. Yasa dışı her şey gibi benim korsanlıklarımın da cazibesi hiç eksilmiyor. Uzaktan çalışınca şirket yazılımını da hekledim. Böylece her zaman onlaynım. Ne istersem onu yapabiliyorum. Takip ettiğine göre geceler boyu uyanık kaldığımı, güneşi sevmediğimi biliyor olman gerekir.
Evet, sevgili morfeus. Sen şimdi bana portakal olmak ile teleferik olmak arasında bir tercih hakkım olduğunu söylüyorsun. Kara gözlükler takmışsın. Yanında bir limon bir iki hıyar ve daha görür görmez cazibesine kapıldığım bir pırasa var. Herkese gerçeği vaat ettiğin hâlde kendinden bihaber olman ne kadar ironik hiç düşündün mü? Etrafındaki hiç kimse sana kuru bir kabak olduğunu söylemedi mi? Rüzgâr bile içinde yankılanıyor ve sen bu yankıyı kendi fikrin sanıyorsun. Yazık sana.
Sana inanacak olursam teleferikler dünyayı ele geçirip herkesi portakala çevirdiler. Portakallardan sağladıkları enerji ile beraber hareketlerine sonsuza kadar devam etmeyi planlıyorlar. Bana vaat ettiğin gerçek bu değil mi? Portakal olarak kalmazsam teleferiklerle savaşacak kişi olacağım. Ama ikimiz de biliyoruz o yüksek gerilim hatlarında dolaşmak beni hiçbir zaman gerçek bir teleferik yapmayacak. Sen de bunun makul bir sonu olmadığını gayet iyi biliyorsun. Ama yine de ayartmaya çalışıyorsun beni.
Oysa ben kendi tarlamda son derece mesudum. Karnabahar olduğumu düşünüyorum. Biliyorum dışarıdan portakal olduğumu söyleyen çok kimse oldu. Sen de ısrarla bunu yansıtıyorsun bana. Oysa minyatür bir ağaç gibi gövdemdeki milyonlarca tohumla kısacık ömrümde kendi bildiğim gibi yaşamak istiyorum. Şu arkadanki güzel pırasaya âşık olmak istemiyorum. Bilge bal kabağından kaderimi öğrenmek istemiyorum. Yanındaki kelek bana ihanet etsin istemiyorum. Senin kuru bir kabak olduğun gerçeğiyle zor zamanda yüzleşmek
istemiyorum. Vitaminlerin ve çeliklerin uzağında kalıp kendi ömrümü tamamlamak istiyorum.
Lütfen sen de kendi gerçeğinle yüzleş, bunlar çok geride kalan masallar. Eğer gerçekten bir portakal masalı okumak istiyorsan eczacı bir arkadaşım var, seni ona yönlendirebilirim.