O2

Büşra Emine Ağaç

‘’Çok sıkıldım çok. Bitmedi mi kaptan bu yol hala.’’

‘’Yörüngeye girdik efendim. Birazdan inişe geçeceğiz.’’

‘’Öyleyse son hazırlıkları kontrol et Kostok.’’

‘’Kontrol edildi efendim. Cam tabakalar hazır. Oksijen tüpleri konumlandırıldı. Profesör duyarlı dil programını aktive etti. Müretteba…’’

‘’Eee yeter. Boşa nefes tüketip oksijeni harcama.’’

‘’Efendim yeterli hatta artacak kadar oksijene sahibiz.’’

‘’Gevezelik edebilirsin yani öyle mi?’’

‘’Öyle demek istemedim.’’

‘’Kes Kostok! En ufak bir aksilikte gözden çıkaracağım kişi sen ol istemem.’’

‘’Minnettarım Efendim.’’

Uzay gemim ‘’Gezegenin Gözü’’ yaklaşık 13 yıldır keşif yapıyordu. Keşifler nihayet olumlu sonuç vermişti. Hedeflediğim gezegende koloni kurabilecek şartlar iyice araştırılmış, imkânlar sağlanmıştı. Bu benim için adeta bir Rus Ruletiydi ve şansım yaver gitmişti. Artık dünyaya ve insanoğluna en güçlünün kim olduğunu gösterme zamanıydı. İşte bugün bu yüzden Gezegenin Gözündeydim.

Gemideki şiddetli sarsıntıyla uyandım. ‘’Kostok ne oluyor.’’

‘’Efendim geldik. İşte buradayız, yine başardık.’’

Ayağa kalktım. Kaptan kabinine gittiğimde tüm mürettebat tarafından alkışlarla ve tebriklerle karşılandım. Profesör Öztulukçu ve Profesör Zemahşer bizzat gelip elimi sıkıp, tebrik ettiler.

‘’ Efendimiz doğrusu tarihin seyrini değiştirecek bir ilke imza attınız. Tüm dünyanın gözü kulağı sizde.’’

‘’ Haberler sıcağı sıcağına geliyor. Dünya devleri bile artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını düşünüyor.’’

‘’ Beni şımartıyorsunuz beyler. Ama başarım da su götürmez bir gerçek şimdi. Neyse bu kadar gaz yeter, biliyorsunuz ki en kıymetli şeyimiz gaz. Boş yere harcamayalım.’’ Kahkahalar havada uçuştu.

Kostok seslendi:

‘’ Efendim toplanıyorlar, Efendim aman Tanrım gözlerime inanamıyorum. Şu şu.. şuna bakın.’’

Gözlerimi Kostok’un işaret ettiği yere çevirdim. Gözlerim yerlerinden fırlayacak gibi oldu. Göz gibi adeta çanaklarına zift dolmuş irili ufaklı sekiz yuvarlak. Bomboş şeffaf kafaya benzer gri, insanda bulantı hissi uyandıran bir cisim görünüyordu. Geliyor işte yüzlerce, yüzlerce... O iğrenç mahluklara baktıkça üzerlerinde yükseldiğimi görür gibi oluyordum. Şimdiden kazandım sayılırdı.

Uzay gemisinden devasa bir ışık kalabalığı taradı. Daha sonra ben ışık yoluyla taranan verilerin zihnime işlenmesi için onlarca cihazın bağlı olduğu bölmeye girdim. Beynim önce karıncalandı. Sonra her bir sinirim kafamın içinden cımbızla çekiliyor gibi oldu. Gözlerimi panikle kapattım. Saniyeler sonra açtığımda yenilenmiş gibiydim. Garip yaratıklarla anlaşabilecektik. İşlem tamamdı. Artık halka sesleniş konuşması yapılabilirdi.

Tüplerimizi takıp güvenlik önlemleri eşliğinde gemiden aşağı indik. Yaratıklara bakıp seslendim.

‘’ Ey Kostok havada bulut yok bu ne dumandır?’’

‘’ Efendim olmaz tabi, çünkü burada zaten hava yok.’’

‘’ Aferin Kostok bildin. Ne üzücü değil mi? Ne üzücü kardeşlerim yaşananlar?

Kafaya benzeyen kısmı sanki kullanılmaktan tahriş olup, kabuklaşmış gibi duran, adının sonradan Rem olduğunu öğrendiğim yaratık:

‘’ Neden Plütondasınız? ’’ dedi.

‘’Sevgili kardeşlerim. Size büyük bir hediye getirdim; insanlık, medeniyet getirdim. Çok itilip kakıldınız. Çok ezildiniz. Sizi görmezden geldiler, gezegeninizi de öyle. Plüton bir gezegen değildir dediler. Doğrusu büyük terbiyesizlik. Oysa siz varsınız, işte karşımızdasınız.’’

‘’Varlığımızı ispat için gören gözlere ihtiyacımız yok, nitekim varlığımızı ispata da ihtiyaç yok.’’

‘’Bak bak laflara bak. Birazdan havayı alırsınız.’’ Tabii içimden dedim.

‘’Kardeşlerim bu kadar hırçın olmayın. Size daha önce hiç tatmadığınız mükemmel bir hayat sunmak için buradayız. Siz de bu tozun, pisliğin içinde bıkmadınız mı? Daha keyifli bir yaşam sizin de hakkınız değil mi?’’

‘’ Seni tanıyorum insansın sen. Mükemmel hayat dediğin, işinize gelenleri bize güzel gösterip, ihtiyaç diye sunmaktan başka bir şey değil. Aklınızca bizi kendinize bağımlı hale getirip, prangaya vuracaksınız. Çekin gidin Plütondan.’’

‘’ Amma felsefe yaptın. Bu zavallı aç biilaç garibanları niye konuşturmazsın? Yoksa sen diktatör müsün?’’

‘’Onları aşağılıyor ve tahrik ediyorsun. Çok kurnazsın. Ne var ki beni sözcü olarak seçtiler, onların rızasını alarak konuşuyorum.’’

‘’Görülen o ki faydana olacak bir yardımı, konuşmaya bile yanaşmadan reddediyorsun.’’

İçlerinden biri:

‘’ Nasıl daha keyifli bir hayat yaşayacakmışız?’’

‘’ Oksijenle kardeşlerim. Biz insanlar hava soluyarak yaşarız. Bu şekilde medeniyetler kurar, tüm aleme fayda sağlarız. Tek istediğim oksijenimi sizinle paylaşmak. 13 yıldır uzay gemim Gezegenin Gözü keşifte. Plütonu izledik ve sizlerin hayatlarına; sefaletinize şahit olduk. Tek isteğimiz hayatlarınızı bundan sonra refah içerisinde yaşamanız.’’

‘’Biz zaten mutluyuz dedi.’’ dedi Rem.

‘’ Sor bakalım halkına öyle mi düşünürler.’’

Yine içlerinden biri:

‘’Rem, söyledikleri iyi bir fikir gibi geliyor. Hem daha önce hiç yakından insan tanımadık. Nereden biliyoruz hepsinin kötü olduğunu?’’

‘’Kendi dünyalarını cehenneme çevirdiler, oradan biliyoruz. Marstan aldığımız haberler orayı talan edecekleri yönünde,’’dedi Rem.

Kalabalıktan sesler yükseldi:

‘’Bir şans Rem.’’

‘’Bir şans.’’

‘’Doğru söylüyor sıkıldık.’’

‘’Oksijeni merak ediyoruz.’’

Rem’in içinde bulunduğu durumu izlerken keyiften dört köşe oldum.

Mürettebata haber saldım:

‘’ Kostok söyle ustalara cam binayı kursunlar.’’

‘’ Emredersiniz Efendim.’’

Rem’i düşündüm, zavallı yaratık müsveddesi. Aklınca iktidarıma karşı koyacak. Oysa ondan dünyada kaç tane alt ettim bir bilse.

Aradan geçen zaman zarfında cam bina kuruldu ve içi havayla dolduruldu.

‘’Kardeşlerim artık içeride sizi daha havalı bir hayat bekliyor.’’ Mürettebat güldü. ‘’İçeri buyrun.’’

Birkaç yaratık içeri girdi. Önce oksijen kaynaklı bir baygınlık geçirdiler.

Rem bağırdı: ‘’ Yalancı.’’

Sustum. İçerdekiler ayılana kadar bekledim. Sonra Rem’e döndüm: ‘’ Boşuna uğraşma Rem, buradan sana ekmek çıkmaz.’’ Rem içerdekilere şaşkınlıkla bakıyordu. Çünkü o sırada içerdekiler mutluluktan koca binanın içinde koşuşuyorlardı. Sesleri duyulmuyordu ama.

Ben gururla ‘’ Gördünüz mü kardeşlerim? Sizin için tek istediğim buydu. Fakat Rem, sen beni kötü olmakla suçladın. Onlara insanlığı getirdim. Artık bir insan sayılırlar.

‘’İnsanlık sadece oksijenle mi oluyor?’’dedi Rem.

‘’ Evet sadece oksijenle, fazlası zarar.’’

Yaratıklar bölük bölük binaya girdiler. Kısa bir baygınlıktan sonra hepsi sevinç içinde çığlık attı.

Dışarıda tek kalan Rem oldu. Ona dönerek ‘’ Rem artık barış yapmayacak mıyız?’’

‘’Senin onlara refah diye sunduğun tutsaklığın ta kendisi.’’

‘’Günah benden gitti Rem ama şunu bil ki insan demek güç demektir. İnsan olmaya direnenler bu gücün karşısında kaybetmeye mahkumdur. Ha beni yanlış anlama ben sana dost tavsiyesi verdim. Kararına saygılıyım ama.’’

Aradan günler geçti. Yaratıklar koca binada mutluydu, insanlığın tadını çıkarıyorlardı. Rem ise tek başına öylece dolaşıyordu. Aradan geçen zamana karşın bu asiyi ikna etmenin bir yolunu bulamamıştım.

‘’Kostok ne kadar vaktimiz kaldı?’’

‘’ Efendim yaratıklar için bir süre daha lazım. Vücutları oksijenle tepkimeye giriyor. İçeride işi bitenler de var. Onları çıkartmak bizim için daha faydalı olur. Boşuna oksijen tüketiyorlar.’’

‘’Henüz değil. Rem denen zebaniyi bir yolunu bulup içeri sokmak lazım.’’

‘’Efendim içerdeki yaratıkların enerjisi bize yetecektir. Rem’e gerek yok.’’

‘’ Aptal Kostok, Rem bu olanları görecek, onu böyle ardımda bırakmanın bana nelere mal olacağından haberin var mı? Bu duyulursa dünyada alacağım tepkilerden haberin var mı? Yok antikapitalistler, yok gezegen savunucuları bir ton zırvalayacak. Boş adamlar. ‘’

‘’ Efendimiz tüm dünya buraya geldiğimizi biliyor fakat yaratıkları hiçbir zaman göstermedik. ‘’

‘’Dünya bizi izliyor, Plüton’dan böyle ganimetle döndüğümü görünce burayı istila edecekler açgözlüler. Avuçlarını yalarlar ancak. Arkamda hiçbir iz istemiyorum. ‘’

‘’ Ayrıca işi biten yaratıklar Rem girmeden çıkarılmayacak. O düzen bozucuya Plüton’un kaç bucak olduğunu göstereceğim.’’

Bir süre daha geçti. Rem yalnızlıktan bunalmıştı. En yakınları cam binanın içindeydi. Görüyor fakat konuşamıyordu. İçerdekiler çılgınlar gibi eğleniyor bir yandan Rem’i çağırıyorlardı. Arkadaşlarının güvende olduğunu gören Rem yalnızlığa daha fazla karşı koyamadı ve binaya girdi. Rem’in gelişi neşeyle karşılandı. Tabii ben de neşe içindeydim. Artık işlem tamamdı. Zaten çok oyalanmıştık.

Mürettebata emir verdim. Ardından Rem’e seslendim: ‘’ Ahmaklığın yüzünden çok zaman kaybettim. O kadar karşı çıkmana rağmen en sonunda sözüme geldin. Seni insan olmaya davet ettim ama sen zaten insan gibiydin. Aynen dünyadaki ahmak insan gibi. Başta kötü olduğunu varsaydığı şeye tepki verir sanki bir şey değiştirebilecekmiş gibi. Bir şey değiştiremeyeceğini anlayınca kendini değiştirir. Kaybettin Rem.’’

İçerdekilerin neşeli halleri yerini büyük bir korkuya bıraktı. Aldatıldıklarını anladılar. Sonra verdiğim emir üzerine içerdekiler soğurma sistemiyle bir bir dışarı atıldılar. Dışarı atılanlar birkaç saniye debelenip bir duman gibi gözden kayboldular. Binanın ses yalıtımı kaldırıldı. İçerdekilerin sesleri duyuluyordu. Yalvarıyorlardı.

Rem bağırdı: “Yalan söyledin, oksijenin bizi mutlu edeceğini söyledin.’’

‘’Mutlu olmadınız mı? Durağan hayatlarınıza heyecan getirmedim mi? Yalnızca, bir kez hava soludunuz mu oksijen olmadan yaşanmayacağını söylemedim. Kızma Rem unuttum.’’

‘’Düzenbazın sahtekarın birisin sen.’’

Yaratıklardan sesler yükseldi.

“Rem bir şey yap, bizi kurtar yok olmak istemiyoruz.’’

Rem yıkılmış görünüyordu.

‘’Acı bu zavallılara insan, onlar yokluk nedir bilmediler hep vardılar. Çıkarma onları buradan.’’

‘’ Belli ki artık var olmak için gören gözlere ihtiyacınız var. “

Mürettebattan sesler yükseldi ‘’Zavallılar.’’

‘’Bana çok zaman kaybettirdin Rem, kaybettirdiğin zaman içerisinde oksijen senin yüzünden tükendi. Kendi arkadaşlarına büyük kötülük ettin. Üzerine bir de bana hakaretler ettin. Senin sözüne ne diye uyayım?’’

Soğurma sistemiyle dışarı atılmak üzere olan bir yaratık yalvardı. “Kurtar onları Rem, senin buna gücün yeter.” Sonra o da gözden kayboldu.

Rem bağırdı:” Sadece benden alacağın enerji sana yetecektir. Çünkü onlar benden olma. Onlar oldukça ben güçlendim. Hepsinin gücü kadar güçlüyüm.’’

‘’ Bak sen demek bunu bizden sakladın, artık şimdi daha suçlusun.”

Rem uzatmaya lüzum görmemiş olacaktı “özür dilerim insan’’ dedi.

Kahkahalar attım, yine mi aynı manzara yine mi aynı ahmaklık.

Kostok ‘’İşlem tamam efendimiz hepsini atıyoruz.’’

Rem’e seslendim “ Ha şöyle, insan olun biraz.”

Not: Hikaye nasıl buralara evrildi bilmiyorum ama artık benden çıktı. Yazarken en çok keyif aldığım kısmı hikayeyi bitirebilmiş olmaktı. ”Umarım kahretsin ne okudum ben” dedirtmem.

Büşra Emine Hanım Merhabalar,

Öykünüzde anlatmak istediğiniz meseleyi çok sevdim. O2 ve Rem. Bu iki kelime üzerine kurgulanmış. Zorluk arka planda kalmış ama bu çok önemli bir şey değil. Zorluk bize hikayeyi açan kapı. Zorluk dışında daha güzel bir hikayeye evrildiğini düşünüyorum. Uyku halindelik ve rüya evresi ile alt hikayede insanlık ve dünya adına güzel şeyler anlatılmaya çalışılmış. Uykuya da uyanıklığa da en yakın hal. Hem sır, hem de sınır yani. Fantastik öyküleri çok sevmiyorum. Daha açık. Kurmaca sevmiyorum. Ama sizin öykünüzde alt metin, kurmaca öykünün buz dağı gibi olmuş. Bu öykü üzerine çalışmanızı öneririm. Cümle cümle öyküyü değerlendirin. Bu cümle söylenmese de olur muydu? Olurdu cevabını aldığınız her cümleyi silin. Böyle bir çalışmanız olursa son halini yine okumak isterim. Ellerinize sağlık.

Merhaba incelemeniz, tavsiyeniz, kıymetli cümleleriniz ve yorumlarınız için çok teşekkür ederim :) Hikayeyi yazarken ben de tekrar üstünden geçmeyi düşündüm. Çünkü konu üzerine daha sağlam ve felsefik diyaloglar isteyen bir konu. Bu sebepten inanın ortasında yeni ve başka bir hikaye yazmak istedim ama aklıma daha içime sinen bir konu gelmedi. Yine katılıyorum bende hiç kurmaca ve fantastik sevmem, hatta bilim kurgu da sevmem tamamen izlediğim bir Mars haberi üzerine bu fikir geldi :D

:) mars ın gücü adına. Heheh. Ne güzel. Geniş bir zamanınızda çalışırsanız ben tekrar okumak isterim.

inşallah teşekkür ederim :)

Bu kelime ile cümlenin nesnesi uyuşmuyor. Yetecek, deseniz hallolur bence.

aynen yetecek kelimesi daha iyi bir fikir :)

Kostok bana Harry Potter'daki ev cinlerini hatırlattı ya öyle bir karakter mi acaba diye çok merak ettim şu an :))

yok o da bir insan :D ama işlevini benzetebiliriz ;)

:)

Rus ruleti diyor TDK

bakmama rağmen yanlış yazmış olmam :/

bu varsa ve hala gösterilmesi için uğraşılıyorsa bu yoktur. :)

eğer yorumunuzu doğru anladıysam güç dengelerinin sürekli değişim halinde olduğunu anlatmaya çalışmıştım :) değilse açabilir misiniz?

:) şöyle demek istedim. Diyor ya karakter artık dünyaya ve insan oğluna en güçlünün kim olduğunu gösterme zamanıydı diye. Yani, güçlü olduğuna inan kişinin gücünü gösterme çabası güçlülük değil zayıfkık belirtisi demek istedim. :) Aslında hikayeye ve karaktere dair bir yorum değildi. Güçlü kelimesine takıldım.

Cümlenin virgülden önceki kısmı için gizli nesne "benim", virgülden sonra ise "beni", birleşik cümlede ilkinde olmasa da ikinci de nesne gerekli bence.

evet anlatım bozukluğu oluyor

:)

:)) çok sevdim bu cümleyi

:)

Güzel 😅

:)

burada gözler çok fazla art arda gelmiş ama kasıtlı yapılmış sanırım

yazılarımı yazarken aynı zamanda kendimce dublaj da yapıyorum heyecandan farketmemişim :D haklısınız göz yoruyor :)

:))

:)) çok güzell

:))

buradaki soru işaretinin yüklendiği anlamı anlayamadım.

galiba ne üzücüye göndermişim ama yanlış olmuş.

:))

sırf bu cümleyi kurmak için gezegeni plüton seçtim :D

Bu cümle çok güzel ve düşündürücü olmuş, çok beğendim

Derin düşüncelerim uzun sürmedi, karakterin cevabıyla uçup gitti :))

:D güldürdünüz Meryem Hanım

:)) çok güzell

Tokat gibi cümle. Tebrik ederim.

Ne kadar da tanıdık ;)

Kapitalist sisteme haklı bir eleştiri olmuş

:))))

bu cümle biraz garip olmuş “yardım etmek” başkasına fayda sağlamaktır zaten. başka şekilde yazılabilir belki

haklısınız anlatım bozukluğu var, "şey"denilebilir belki

:))

Çoğulun arkasından tekil kullanım olduğu için mi bilemedim ama bu cümle biraz duraksattı beni. Sefil yaşamlarınıza ya da sefil hayatlarınıza da olabilir gibi.

sizi hayatınıza, sefaletinize, şeklinde olabilir bence

bundan sonra hayatınızı, şeklinde nasıl olur sizce?

güzel olur :)

:) hahah. Aslında öyle değil. Ben de bu kolonidenim. Talan etme gibi bir niyetimiz hiç yok. Ölmeden Mars'ı da bir göreydik iyiydi düşüncesi. Bunun için çalışmalarımız 2033 ü gösteriyor. Kısmetse. Yeşil conconlu kalemimle bir kaç küçük bir şey yapmayı planlıyorum. Sizleri de bekliyoruz Sayın Ağaç. Selamlar.

öyleyse sorun yok :D ömür yeterse gelirim ;)

Bunlarda iyi ki sözcü seçmişler :) Madem hepiniz konuşacaktınız adamcağızı ne diye sözcü seçiyorsunuz :))

_Marked as resolved_

_Re-opened_

Karakterimiz Türk galiba :)

_Marked as resolved_

_Re-opened_

girdi?

sonda değil de cümlenin içinde kullanılırsa daha güzel olabilir. Hiç kullanılmayadabilir gibi

_Marked as resolved_

_Re-opened_

orada seslerin duyulmadığını özellikle vurgulamak için yapmışım heralde.

acıtıcı

maalesef

Bu cümle çok gerçekçi ve karşılaşıldığı durumlarda bir o kadar da sinir bozucu bir cümle

_Marked as resolved_

_Re-opened_

evet tam olarak kaypak ve işgüzar insan tiplemesi

Yukarıdaki ama bağlacı için yazdıklarım bu ama bağlacı içinde geçerli :)

üzerime alındım bi an

:) ne mutlu

:)

:)

Güzel bir tespit, altı çizilesi bir cümle

:) teşekkür ederim

Güzel bir detay daha :)

Merhaba Büşra Hanım :) Fantastik ve bilim kurgu türüne uzak biri olduğum halde burada fikri beğendim. Akıl gayet iyiydi fakat bu haftanın görevi haklı haksız konusu metinde tam yer bulamamış gibi. Üzerine çalışılabilir. Kaleminize sağlık

teşekkür ederim yorumlarınız için :) aslında biri çıkarları için başkalarının hakkını gasp eden ve diğeri bu gaspa karşı çıkan iki varlığın mücadelesini anlatmıştım dediğiniz gibi üzerinde çalışılarak fikir daha çok desteklenebilir :)

ellerinize sağlık. görev tam yansıtılmadı bence. haklı/haksız meselesi çok yoğun değildi. olaylar daha farklıydı. metnin sonunda hak verilecek pek bir şey yoktu. anlatımınız güzeldi. oksijenin plütondaki yaratıklara nasıl aktarıldığı, onların buna karşı reaksiyonları detaylandırılabilirdi. ara ara dünya ile paralellik kurmanızı sevdim. karakter bu yatığı ile neyi amaçlıyordu? tüm dünya bu çalışmadan haberdar ise sonucu beraberinde neler oldu dünyada, gibi detaylar verilebilirdi. kaleminize sağlık.

Yorumlarınız için teşekkür ederim :) odaklandığım şey insanın açgözlülüğü, bencilliği ve bir parça da tüketim kültürüne eleştiri olduğu için, bu çalışmanın sonucunu ve diğer detayları atladım. Oksijen cam binaya depolanıyordu. Haklısınız bunu direkt belirtmeyi unutmuşum şimdi bakınca farkettim. 1. tekil şahısın amacı için de yaratıklardan elde edeceği enerjiyi paraya ve güce çevireceği yönünde bir ima yaptım. Bu yüzden anlaşılmamış olabilir belki

selamlar bence gayet güzel bir kurgu. Bu bir taslak gibi düşünülüp daha geniş bir zamanda düzenlendiğinde daha da güzel olacaktır. Fikir oldukça güzel. Devrik cümleler dışında gözüme takılan bir şeyler de olmadı. Emeğinize sağlık. :))

teşekkür ederim yorumlarınız için ben de düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum :)

Büşra hanım merhabalar. kurgunuz iyi sayılırdı, daha önce fantastik öykü denemeleri yapıldı, biraz benzer yanları vardı fakat hikaye geliştikçe değişti iyi de oldu. oksijenin yanına mantı falan ekleseydiniz okur için daha ikna edici olabilirdi :p

plütonda yaşayanların neden sefil bir hayat yaşadıkları ile ilgili çok bilgi yok. o yüzden oksijene ihtiyaç duyacak olmaları beni tatmin etmedi. bizim gezegenlerden beklentimiz elmas yağmurları, altın adaları falan, yani hayati olmayan şeyler. belki onlar da dünyada kendilerinde olmayan şeylere daha çok ilgi duyabilirlerdi. oksijeni başka bir şeyle değiştirmek ya da en azından hayati bir ihtiyaç yerine bir zenginlik gibi sunmak daha iyi olabilirdi :) elinize sağlık.

hahhaha merhabalar :)) mantı da destekleyici olurdu :D oksijene zaten ihtiyaç duymuyorlar, aslında hiç işlerine yaramayacak, yokluğu anlam ifade etmeyen bir şeyi bizim "müteahhit kafalı" karakterimiz pazarlamaya çalışıyor. Sefaleti de kendince uyduruyor ama dediğiniz gibi biraz daha sefalet detaylandırılabilirdi. Yorumlarınız için teşekkürler :)

Merhababalar Büşra Hanımcım,

Öncelikle atölyemize hoşgeldiniz :)

Emeğinize sağlık, biraz fantastik biraz bilim kurgu tadında öykünüzün kurgusunu başarılı buldum. Görevi de başarıyla yerine getirdiğinizi düşünüyorum. Yer yer düşündürdünüz yer yer güldürdünüz, kaleminize sağlık :)

Öyküleriniz daim olsun :)

Değerli yorumlarınız için teşekkür ederim Meryem Hanım, sizinle aynı atöylede olmaktan dolayı bahtiyârım :))

Merhabalar, ellerinize sağlık. :) Ve hayır elbette böyle demedim, çok eğlenceliydi. Çok güzel detayları vardı. Dil bakımdan gözüme batan çok şey olmadı, katkı sağlayamadım. Kurgunuz çok güzel ama biraz daha detay istiyor bence. Anlatım bütünlüğü sonlara doğru biraz dağılmış, hızlı bitirmeye çalışmışsınız sanki. Ama çok rahat toparlarsınız bu öyküyü, daha da iyi hale geleceğini düşünüyorum. Tekrar ellerinize sağlık. :)

Bir nokta atışı yorum daha :) Beklediğim eleştirilerden biriydi. Evet sonunu apar topar bitirdim konu uzatılmaya müsait olduğu için biraz zorlandım. Hatta yukarıda da yazdım ortasında vazgeçip yeni baştan bir hikaye yazmak istedim ama olmadı. Dediğiniz gibi tekrar gözden geçireceğim, değerli yorumlarınız için teşekkür ederim :))