Bendede Lafz-ı Umman

Hacer Noğman

Gözlerimi okülere yerleştirdiğimde öykülerimi göreceğimi nereden bilebilirdim?

DNA sarmalımı kopyalamış, lama yerleştirmeye hazır hâle getirmiştim. Mikroskobun ışığını yaktım. Sarmalı yerleştirdiğim lamı yavaşça tablaya yerleştirdim. Vidalarla lamı sabitledim. Gözlerimin oyuklarına oküleri yerleştirdim. Birkaç ayarlamadan sonra net bir görüntü kazandım. Yakınlaştırdım görüntüyü. Biraz daha. Biraz daha.

Yakınlaştırdıkça sarmaldan geriye bir şey kalmadığını, varlığımın lam üzerinde belirdiğini gördüm. Yutkundum. Telaşlandım. Nasıl olurdu? O an aklıma bir şey geldi: Nasılına değil, niçinine odaklan, diye. Nereden, niçin, nasıl bu şey geldi aklıma anlamadım. Bunun nasılını da, öbürünün nasılını da bir tarafa koydum. Diğerinin, lamın üzerinde bulunuşumun niçinine odaklandım.

Okülerden ayrılıp hemen yanımdaki immersiyon yağını alıp lama damlattım. Okülere geri döndüğümde görüntü daha berraktı. Bedenim şeffaflaşıyor, yerini kelimelere bırakıyordu. Ayak parmak uçlarımdan yukarı doğru harfler diziliyor, giderek anlamlı kelimeler oluşuyordu. Boğazıma kadar kelimelerle dolmuştum. Görüntüyü biraz daha yakınlaştırdım. Kelimeler anlamlı birer cümle hâlini almıştı: İnsan dedim, kendi yazgısını yazabilir mi? Biraz daha detaylı bakınca diğer cümleler de sıralandı: “Aylar, haftalar, dakikalar geçti…” “Ben kaçmıyorum, arıyorum…” Gözlerimi görüntüde gezdirdim. “Gömleğine sinmiş esans kokusu genzime dolarken soruyorum ona…”

Hayret ediyorum. Nasıl olur bu diye. Yine o şey geliyor aklıma. Nasıl’ı unutmak için dalan gözlerimi tekrar görüntüye odaklıyorum. Sağ kolumda sıralanan kelimeleri yavaşça okuyorum, sonra bir cümle hâlinde tekrar ediyorum kendimi: “Yüzümü okşayan, hüzünden başkası değildi.”, “Aman Allah’ım, nazar olmasın inşallah, amin.”, “...mısralardan topladım seni.”, “Ağırlıklı battaniye tedavisi.”

Okülerden ayrıldım. Sandalyeme yaslandım. Gözlerimi ovuşturup etrafıma bakındım. Hâlen şaşkındım. Başım neden boştu? Neden orada kelime ya da cümle yoktu? Acaba immersiyon sıvısından mı kaynaklanıyor? Ne ilgisi var? Yoktur herhâlde.

Bu kez, başıma bakma niyetiyle yaklaştım mikroskoba. Odaklandım, başımda silik duran kelimeleri okumaya çalıştım. Gözlerimi kıstım fakat göremedim. Netliği artırmak için biraz daha immersiyon sıvısı ekledim. Silik kelimeler netleşmeye başladı.Okuyabiliyordum onları: “Benden Beri”, “O An”, “Verâ”... Bunlar öykülerimin başlıklarıydı. Az önce gördüğüm cümlelerin sahipleri. “Soluk Arası”, “Yol”, “Demlerden Bir Dem”...

Mikroskoptan uzaklaştım. Lamı alıp çöp kutusuna attım. İmmersiyon sıvısını da. Sanırım çalışmalara ara vermem gerekiyordu. Biraz uyumak iyi gelebilirdi.

Hacer Noğman

Haftanın Görevi➤ Bir bilim "insanı" mikroskopa baktığında kendisini görüyor.