İki Ton Kömür Bir Küçük Ömür

Yasemin Karabacak

Bir, iki , üç…..Saydım tam on sekiz kürekte doluyor bir kova. Dolduruyorum, boşaltıyorum. Tam 2 ton kömür. Aylardan Şubat. Rahmetli babam derdi ki “Yağmur yağmadan alacaksın odunu, kömürü. Üstüne yağmur değdi mi iflah olmaz o kömür. Yaz bitmeden de almak olmaz ha. Erkek adam bilir zamanını. Yığacaksınız bodruma. Oh mis. Kış vız gelir tırıs gider.” Biz bu sene geçe kaldık. Geçen yıldan kalanımız vardı, bir de denkleyemedim parayı. Allah’tan havalar güzel...

Sabah erkenden başladım, niyetim öğleye kalmadan bitirebilmek. “ Ulan bir pazarımız var o da boşa gitmesin.“ diyorum içimden. Bir, iki, üç... Doldur, boşalt. Ah! Şu oğlanlar büyüse de alsalar bu işi elimden. Acı acı gülümsüyorum. Lan, fakirlik içime işlemiş; bakarsın oğlanlar büyümeye çıkarım bir kaloriferli eve.Olmaz mı? Olur belki..

Hanım sesleniyor balkondan: “Su getireyim mi ?” Elimle yok işareti yapıyorum. Anlayıp gidiyor. Her 20 dakikada bir gelip bakıyor. Garibim , kahvaltı hazırlamıştır bekletiyor tabii. Oğlanlar huzursuzlanmıştır şimdi. Eminim dokundurmaz onlara ben gelmeden. Belki küçüğe vermiştir bir ekmek arası. Büyüğü gururlu, bekler o. Akşamdan kalbini de kırdım zaten. Off! Canım sıkıldı bak şimdi. Eşoğlu eşek! Neymiş? He-Man‘li çizme istiyormuş. Ahmet’in varmış da hava atıyormuş buna. Daha yeni iki ton kömür almışım. Kolay mı bu zamanda? Bir de eşek yüküyle para istiyorlar. Bunlar lisanslıymış. Ahh ulan ah! Biz çocukken çizmemiz mi vardı? Giyerdik lastikleri ayağımıza. Kral gibi gezerdik. Şimdikiler çok şanslı çok. Koca adam oldu. Sekiz yaşına geldi, bak yardıma geliyor mu? Ben onun gibiyken cirit gibi koşardım her işe. Çok şımarttık çok.

Yaz boyunca da başımın etini yedi zaten bisiklet diye. Hadi ben alamadım. Yazın gelen dayısına ne demeli. Hanımın abisi Almanya'da. O kadar gördü çocuğun ağıdını da “Gel yeğenim, ben alayım sana.” demedi deyyus. Neymiş, ev almışmış. Utanmasa bizden para dilenecek. Bir de mahsus etmiş gibi caddenin en güzel yerinden aldı evi. Camiye yakın olsunmuş. Gurbette ezan sesine hasret kalmışlar da dinleyeceklermiş. Lan sen ezanı dinleyeceğine dinlesene şu çoçuğu. Sevindirsene. Yoook.. Olur mu? Onlar yaralı parmağa işer mi hiç.. Töbe töbe, insanı zorunan günaha sokuyorlar..

Bir , iki , üç….Bakıyorum kömür yığınına. Az kaldı az...Mahalleli de yavaş yavaş ayaklanıyor. Birazdan şenlenir sokaklar. Hasan’ın sesini duyuyorum:

“ Kolay gelsin…”

“ Kolaysa başına gelsin.” diye cevap veriyorum. Hasan iş yerinden arkadaşım. Aslında imece usulü taşırdık kömürleri. Bir hafta ona bir hafta bana. Ama geçen ay belini incitince o yapmadı bu sefer.

“ Verecem üç- beş kuruş fazladan, hamala taşıtacağım abi.”

Dediğini de yaptı he.Geçen hafta halletti işini. Kafası rahat. Sırıtarak bakarsın tabi..Hamala verecek üç kuruş bende ne arar? Oğlan çizme istiyor baksana. Gene canım sıkılıyor. Ulan el kadar çocuğa ne kızdım o kadar? O da tutturmasaydı. Off ya!..

Hanım gene bakıyor balkondan. Aslında çağırsam yanıma, gel desem yardım et ,taşıyalım beraber, koşar gelir. Benden de hızlı taşır haa.. Ama olmaz .. Söz verdim evlenirken. Evi içi senden sorulur , dışarı işleri benden. Yaptırmayacağım sana öyle ağır işler..Hamarat kadın, Allah var. Elinden her iş gelir. Ama olmaz, erkek adam karısına kömür mü taşırtırmış hiç.. Ahh şu oğlanlar bir büyüse..

“Oooo elin yüzünün kapkara olmuş..Kolay gelsin.”

Bakıyorum gelen İsmail Efendi. Efendi dediğime bakmayın ha..Ağız alışkanlığı.. Yoksa beş para etmez, ciğersiz herif. Aşağı mahallede halı dükkanı var. Para gırla. Ama pinti herif alıp gitmiyor çoluğunu çoçuğunu bir kaloriferli eve. Onun tuzu kuru tabi. Üç tane boyunca oğlu var. Taşıyorlar kömürünü aylar önceden. Çocuklara da para koklatmaz haaa. Onlar da gariban evladı gibi 3 kuruşa hasret. Mutfak kilerini kilitler, öyle gidermiş işe. Öyle söylerler. Çoluk çocuk fazladan yemesin diye. Bir de aşağı mahallede dostu var diyorlar. Günahı vebali boynuna. Kim napsın bu yaşlı kart horozu..Töbe töbe…

“Sağolasın İsmail Amca” diye geçiştiriyorum selamını. Yürüyüşe bak. Bi havalar bir havalar. Ah ulan, şu oğlanlar bi büyüse. Ben de bilirim elimi arkama sarıp gezmeyi de şöyle havalı havalı.. Ama var,daha var ..Çook var ..

Bir ,iki üç...Bakıyorum..Yarım saate biter işim. Mis gibi banyo yaparım. Hanımın suratı asılmaya yüz tutmuş. Ee.. Koyduğu çay acıdı tabi, sofrayı kim bilir kaç kez düzeltti.. Neyse gönlünü alırım ben onun.

“ Çiçeeeeeekçi !..Çiçekçi geldi.Sevgiline ,karına çiçek al abi! …”

Ulan, alsam mı şundan acaba .Mahalleli ne der? Hanım nasıl sevinir ama! Yav, bu saatten sonra yeni adet çıkarmaya ne gerek var. Oğlanın çizmeleri ..Aman, eşek sıpası ağlar ,ağlar unutur . Büyünce der mi acaba babamdan çizme istedim, almadı. Bak şimdi...

“Çiçeeeeeekçi !…”

.

Bak, bitti kömür..Taşıdım hepsini..Hanım bakıyor gene. Bitirdiğimi görünce koşarak içeri giriyor. Çayın altını yakar şimdi. Çocukları da silkeler “ Kalkın hadi, babanız geliyor.” Ahh vefalı kadın.Toparlıyorum ortalığı, çiçekçiye el ediyorum. Koşarak geliyor.. Yarın da çizme almaya çıkarız belki...

Yasemin Hocam Selamlar,

Başlığı çok sevdim ama küçük yerine kısa olsa nasıl olurdu acaba diye de düşünmeden edemedim. Karakter samimi, olduğu gibi, öykü bütününde ise cümleler arasında tıkanıklıklar vardı. İçten, güzel bir öykü olmuş.Elinize sağlık.

Derya hanım çok teşekkür ederim.

İlk andan belirtmeliyim ki başlık seçiminizi çok beğendim. Beni bu öyküye çağıran şey başlığıdır :)

Teşekkür ederim;)

bu hafta ikinci kez karşılaşıyorum bu yargı cümlesi ile. ithal kömür yağmurda ıslanırsa daha iyi yanar demişti bekçimiz ki yanmıştı da :)

Babam öyle derdi gerçekten ben çoçukken. Belki o yıllar ithal yoktu:)

bu cümle beni rahatsız etti başka şekilde ifade edilebilirdi belki

Kendine öyle bir misyon yüklemiş demek istedim. Düşüneyim bir.

konuşma gibi ilerliyor metin bu yüzden tırnak olmasa akış iyi olur gibi

:)

Eminim kelimesini silip, Dokundurtmaz onlara ben gitmeden, desek nasıl olur. Bu cümle bence adamın zaten bu konuda kendinden ne kadar emin olduğunu gösteriyor. Çünkü emindir. Sofra her gün kurulur. Çocuklar küçüktür ve çabuk acıkır ve sabırsızdır ve baba sofaya gelmeden anne de dokunmalarına izin vermez.

Biraz gururu okşanıyor gibi hissetsin diye düşünmüştüm:)

bu cümle devrik olmasa akış daha iyi olur

gitmeden, nasıl olur?

:)) dünyanın en rahat ayakkabısı. Lastik pabuç büyüktür bütün ayakkabılar.

Değilmi:)

Puff Klasik büyükler ve düşünceleri.

:D çok tatlı tepkiler

şu çocuğu dinlesene, denirse daha iyi olur gibi

Yeşil Elma :))

;)

bu kısım hiç olmasa daha iyi olur,

bende ne gezer, nasıl olur acaba

offf yaa. Yerine Off. Offf. nasıl olur acaba. ya biraz nasıl desem o anki ruh halini hafifleten bir ek.

ben de bu kadın kocasını izlemek yerine neden gidip de yardım etmiyor diye soruyordum kendime. :))

virgül kullanılırsa cümledeki karmaşa giderilebilir

Boyunca üç tane oğlu var yazılsa ?

kart horoz zaten yaşını başını almış insanlar için kullanılır o yüzden yaşlı kelimesi fazlalık olmuş

beyza hanıma katılıyorum

bu ifade cümle sonunda olsa daha iyi olur

Hacer hanıma katılıyorum

Yasemin Hocam Merhaba tekrardan. Anonim yorumları yapan bendim. Oturum açmadan yorum yaptığım için ismim gözükmemiş.

Merhaba, samimi bir öykü olmuş elinize sağlık. Babayı güzel anlatmışsınız. Kömür taşıma fasli ve eşinin girip çıkması biraz uzun geldi sadece. Adam kömür taşırken birazcık daha hareket olsa daha iyi olurmuş. Ama genel olarak sevdim öykünüzü :)

çok güzel bir cümle

Merhaba Yasemin Hanım. Kurgunuz hoşuma gitti. Öykünüzün bir anlatı formundan ziyade gözümde canlanan bir sahne olmasını istedim okurken. Diyaloglarınızın üzerinde çalışılıp günlük konuşma dilinden birazcık uzaklaştırılırsa bence okuyucuyu atmosfere dahil edebilen daha da iyi bir metin olabilir. Elinize sağlık :)

Merhabalar :) Öykünüzün merkezinde baba karakteri vardı. Tüm hikayeyi ondan dinledik bu yüzden biraz durağan olmuş. Araya çocuklar girebilirdi sanki. Kanat kelimesini ben de göremedim sanırım. Üzerine çalışılırsa daha güzel olur kanaatimce. Kaleminize sağlık

Teşekkür ederim. Amacım kömür taşırken hayatı sorgulasındı ama araya yeni karakterler eklemeye vaktim yetmedi:) Kanat kelimesini zorlukta görmemişim nedense. O yüzden hiç değerlendirmeye bile almadım.

merhaba. iç ses okumayı hep sevmişimdir. çok hoş bir öykü olmuş elinize sağlık. evin hanımı azıcık işin ucundan tutsa iyi olacaktı ama o da onun vefasızlığı artık. tekrardan elinize sağlık :)

Merhaba hocam. Her zaman olduğu gibi bu öykünüzü de okumaktan çok keyif aldım. Tepkileriniz, konuşmalar hepsi oldukça samimiydi yapay değildi. Emeğinize sağlık. :))

Merhaba Yasemin Hanım. Amcanın düşünce akışıyla metin baştan sona çok samimi ve akıcı olmuş. Mahalle, insanlar gözümde canlandı. Kömür kelimesini de çok güzel kullanmışsınız. Birkaç olay eklense çok daha iyi olacağı belli bir metin. Ellerinize, emeğinize sağlık. :)

Çok teşekkür ederim. Evet aklımdki daha geniş bir metindi aslında.

ellerinize sağlık. kanat kelimesini göremedim fakat diğer iki kelimeyi iyi kullanmışsınız. öykünüzün samimi bir dili vardı. fakat durağandı. hareketlilik kazandırılabilirdi metne, bu bakımdan. başlığınız da metne uygun. kaleminize sağlık.

Teşekkür ederim. Kanat kelimesini zorluğu okurken telefondan baktığımdanımdır bilmem görmedim. Hatta dedim bu hafta niye 2 kelime vermişler acaba:) Amacım daha çok karakterli bir öykü yazmaktı zaten.. Tekrardan teşekkür ederim.