Şişe Terapistleri Kurulu

Büşra Baysal

- Ahu! Durup durup aynı şeyleri tekrar etme, sinirlerimi bozuyorsun!

- Sinirler bozulmak kafa da yenilmek için vardır Kürşat.

- Yanılıyorsun Ahu. Sinirlerin bozulmayanı, kafanın da zinde olanı makbuldür. Hem bu sefer Kürşat haklı, sen papağan değilsin. Neden konuşmak istemeyen papağanınızın görevini üstleniyorsun?

- Şişe Terapisti, sen kimin tarafındasın? Kürşat'ın mı yoksa benim mi?

- Pes Ahu ya! Şişe Terapistini de taraf tutmaya zorluyorsun. Limon konuşmuyor çünkü sen onun yerine de konuşuyorsun.

- Sen benimle konuşsaydın ben de Limon'un sohbetini özlemezdim.

- Evet Kürşat, sizin aranızdaki sorun iletişimsizlikten kaynaklanıyor.

- Şişe Terapisti doğru söylüyor Kürşat. Beni sevdiğini biliyorum ama bu beni sessizlikle cezalandırdığın gerçeğini değiştirmiyor. Yaa, ağzından çıkan sayılı kelime var. Evet Kürşat, bana öyle bakma yanlış bir şey söylemiyorum ki!

- Ahucum biliyorsun ben konuşmayı fazla sevmiyorum. Bana senin ceylan gözlerini seyretmek yetiyor. Hem senin gözlerin bana daha güzel şeyler anlatıyor. Sırf konuşmuyorum diye evimizde bizimle kalacak bir Şişe Terapisti talebinde mi bulunman gerekiyordu? Şişe Terapisti, lütfen beni yanlış anlama ama küçücük bir şişenin içinde olsan bile sen bir yabancısın. Sürekli burada olman beni rahatsız ediyor. Hem sen Ahu'ya hak verdikçe o iyice tepeme çıkıyor. Sen ona az konuşması gerektiğini söyle aramızdaki sorun çözülsün sen de kurtul ben de.

- Kürşat, ben sizin aranızda taraf tutmuyorum. Buraya da Ahu'nun talebiyle gelmiş bulunuyorum. Şişe Terapistleri Kurulu her başvuruda bulunana Şişe Terapisti hizmeti vermiyor. Sizin aranızda gerçekten bir sorun görülmüş ki beni sizin aile Şişe Terapistiniz olarak atadılar. Biliyorsun ki ben görevimden aranızdaki sorun çözüldüğü zaman mezun olurum. Yani mezuniyet zamanımızı ne biz ne de kurulumuz belirleyebilir. Bu mezuniyetin zamanı ancak size bağlıdır. Uzaması da kısalması da sizin elinizde. Aile yapısının korunması kurulumuzun önceliği olduğu için biz Şişe Terapistleri ancak sizin aranızdaki sorunu çözdükten ve geride mutlu bir aile bıraktıktan sonra bu şişeden mezun olabiliyoruz. Ailenizin huzurlu olması hem sizin hem benim hem de toplumun refahı için çok önemli. Aslında senden fazla bir şey istemiyorum. Yalnızca Ahu'yla sağlıklı bir iletişim kurmanı istiyorum. Çünkü birbirinizi anlamanız, dertleşmeniz, sohbet etmeniz, zorlukları da mutlulukları da birbirinizle paylaşmanız çok önemli. Öncelikle telefonla ve televizyonla geçirdiğin süreyi yavaş yavaş azaltman gerekiyor.

- Hayatım, Şişe Terapisti bizim için burada. Sen de biraz yardımcı olsan da sorunumuzu çözsek. Hem sen önceden okuduğun kitapları benimle tartışmadan edemezdin. Gözlerime baka baka şiirler okurdun bana. Dilinden güzel kelimeler eksik olmazdı. Canımız sıkılınca komik anılarımızı birbirimize anlatır, gülerdik. Ne oldu da ceylan gözlünü hoş muhabbetinden mahrum bırakıyorsun. Sen böyle yapınca ben de sıkıntıdan saçmalamaya başlıyorum.

- Ahu, ben artık kitap okumuyorum. Şiirlere de eskisi kadar merakım yok. İşim zaten çok yorucu eve gelince de sessizlik istiyorum.

- Kürşat izlediğin programların, videoların sesi benim sesimden daha çok çıkıyor! Benim sevdiğim o adama ne oldu? Beni dizlerine yatırıp bana kitap okuyan o adama ne oldu?

- Off Ahu, gençtik o zaman.

- Gören de şimdi altmış yaşındayız falan zanneder. Biz daha otuz yaşındayız.

- Peki Kürşat neden artık kitap okumuyorsun, şiire olan merakın neden azaldı?

- Bana eskisi kadar iyi gelmiyorlar. Artık çoğu şeye tahammülüm yok. Yalnız Ahu'nun gözlerine bakmak beni rahatlatıyor ama o da benden fazlasını istiyor.

- Seni bu denli hayattan soğutan ne hayatım. Bana bunları anlatsana hem konuşsak her şeyin üstesinden geleceğiz belki.

- Ahu, ben düşünmeyi seviyorum. Düşüncelerimin arasında kaybolmayı, hiç olmayı seviyorum. Bu beni mahvediyor ama kendimi otu boku düşünmekten alıkoyamıyorum. Zihnim düşüncelerimin korkunçluğunun, kederinin altında bir böcek gibi eziliyor ve ben bundan acıyla karışık bir zevk alıyorum. Bu beni gittikçe yok etse de beni yaralayacak düşüncelerin peşinden koşuyorum. Hayallerim bile bu düşüncelerden oluşuyor.

- O zaman kafa gerçekten de yenilmek için varmış değil mi Şişe Terapisti?

- Ahhh, böyle şeyler söylemeyin. İçi kof nedenlerin sizi birbirinizden uzaklaştırmasına izin vermeyin. Kürşat senin kendini bu kadar düşüncelere esir etmenin nedeni de iletişimsizlikten kaynaklanıyor. Ne kadar kendinle kalırsan o kadar düşüncelere gömülürsün. İnsanı mucit yapan da deli yapan da düşünceleridir. Onları doğru yönlendirmek zordur. Ama başıboş bırakmak kötü sonuçlar doğurabilir. En azından bir ikisinin tasması senin elinde olsun. Hem onlar yüzünden Ahu'yu kaybetmeyi göze alıyor musun?

- Hayır, hayır. Ben Ahu'yu kaybetmek istemiyorum. Dedim ya beni sadece onun gözlerine bakmak rahatlatıyor.

- Sorununuz çözülene kadar yanınızdayım. İnanıyorum ki mezuniyetimi hep birlikte kutlayacağız.

- Ahh Kürşat, Şişe Terapistinin bize yardım etmesine izin ver. Ailemizin huzura kavuşmasına izin ver.

- Ahu, bu şekilde devam edemez miyiz?

- Edemiyoruz, sen de görüyorsun. Limon'u aldım iki kelime de olsa konuşuruz diye ama o da senin yolundan gidiyor. Hem iki kişilik yalnızlığımız gittikçe büyüyor anlamıyor musun?

- Peki Ahu, madem böyle gitmez diyorsun ben de aramızı düzeltmek için elimden geleni yapacağım.

- Şişe Terapisti bize çok iyi gelecek inan. Hem sana vereceğim haber belki onun mezuniyet zamanını da kısaltabilir.

- Neymiş o haber?

- Çocuğumuz olacak Kürşat!

- N-e ço-ço-ço-ğuz mu olacak?

-Evett! Bu yüzden Şişe Terapistleri Kuruluna başvurdum. Çocuğumuz birbiriyle diyalog bile kuramayan bir ana babanın olduğu evin içine doğmasın diye.

- Bana bunları neden söylemedin Ahu?

- Çünkü beni hiç dinlemedin Kürşat.

- Seni bu kadar yalnız bıraktığım için özür dilerim ceylan gözlüm.

- Ceylan gözlüm, ceylan gözlüm. Cık cık. Ceylan gözlüm cık cık ceylan gözlüm cık cık cık.