Sır: Son Kral

Gözde Yılmaz

Zaman, Şişe, Mezun

SIR : SON KRAL

MÖ. 150 / Harran

-Merhaba An-Anu. Nasılsın seni güzel kedicik? Bakıyorum da yine mabedin kapısındasın. Buradakiler seninle iyi ilgileniyorlar değil mi? Ah evet, böyle okşamam hoşuna gidiyor demek.

-Yuşamin! İçeri gel evlat. O kediyi de sakın mabedin kapısından geçirme. Onunla uğraşamam şimdi.

-Rahip Riş-ama. Bugün biraz geciktim. Lütfen affedin efendim.

-Sorun değil yavrucuğum. Gel ve bana yardım et hadi. Bugün hafta başı (onlarda pazar günü oluyormuş). Masbuti bayramı için yapılacak kutlamalarda orada olmam şart. Gerçi daha zamanım var ancak biliyorsun ki yaşlı bir adamım evlat. Sen bana yardım edeceksin, ben de vakitlice orada olacağım. Yalnız bu sefer çalışırken ortalığı biraz fazla dağıtmışım. Bu yüzden etrafı düzenleme işi uzun sürebilir. Hızlı bitirebilirsen benimle gelebilirsin.

-Tabii efendim. Elimden geleni yapacağım. Gerçekten de ortalık fazla dağılmış. Acaba bugün çalışırken kendinizi neden bu kadar yorduğunuzu öğrenebilir miyim?

-Sevgili Yuşamin her zamanki gibi gelir gelmez beni soru yağmuruna tutmaya başladın. Neyseki gösterdiğin ilgi hoşuma gidiyor. Yoksa, benden başka bir rahip asla cahil bir öğrenciyle bu kadar muhatap olmazdı.

Soruna gelecek olursam, bu sabah ayinde her zaman yaptığım gibi kutsal kitabımız Ginza’dan bir takım bölümler okudum. Bu sırada zihnimde bazı sorular belirmeye başladı. İçimde kimseye anlatamayacağım hisler oluştu. Bir ara nefesimin tıkandığını hissettim. İnsanlar mabedi boşaltınca Kutsal Sır metinlerini açıp okumaya başladım. İlahi sözlerin beni rahatlatacağını düşünmüştüm. Okuduğum kısım 4. dönem ahir zamandan bahsediyordu. Yani Nuh’tan sonra Kudüs'ün kurtuluşuyla başlayacak zaman diliminden. Bu kısmı o kadar çok okumuştum ki. Buna rağmen daha önce fark edemediğim bir şey dikkatimi çekti. Bunu sana söylemem ne kadar doğru bilemiyorum çocuğum.

-Rahip Riş-ama, efendim çok ilginç bir şey yaşamışsınız belli ki. Kudretli Ruh Malka d Nhura size yol göstermiş belki de. Öğrendiğiniz her ne ise merak ettiğimi belirtmek isterim.

-Henüz sana verdiğim kitapları bitirmedin Yuşamin. Üstelik alt rahip Tarmida ve onun yardımcısı Aşganda ile de derslerin bitmiş değil. Mezun olup da icazet aldığında konuşsak senin için daha iyi olur. Ancak o zaman söylediklerimi anlayabilirsin. Bilmediğin ve öğrenmen gereken o kadar çok şey var ki.

-Lütfen efendim. Birazcık bahsediniz. Ben bilgisiz olabilirim ama takdir edersiniz ki zeki bir çocuğum. Buraları toparlarken de sizi dinleyebilirim.

-ahhahhaa, peki peki ısrarına dayanamayacağım, anlatayım. Sen henüz Kutsal Sır kitabını okumadın. İçinde neler yazdığını bilmiyorsun. Onuncu parşömen de yüz yetmiş ikinci kısımda Mehdi Praşay Ziva’nın geleceğinden bahseder. Ne zaman geleceğinden bahsetmez ama. Mehdi bahsinin geçtiği tüm kısımları kitapta tarayınca yaptığım işlemler sonucu hep bir sayıya ulaştığımı fark ettim. Harf şifrelemeleri, ayet numaraları, bölüm sıraları derken ulaştığım sonuç aynıydı. Başta bu sayının ne işe yarayacağını bilemedim. Benimle aynı şeye ulaşan başka rahiplerin olup olmadığını da merak ettim. Sadece yüz yıl önce Darab şehrinde bir yüce rahibin yazmalarında gördüm aynı formülü. Uzun süre üzerinde çalışmış olmalı. İki yüz elli yıl sonrasıyla ilgili bir tarih bildirmiş. Son savaşçı yani son kralın geleceği tarih. Mehdi Praşay Ziva’nın zuhur edeceği bir zaman.

Evet genç adam. Sanırım Son Savaşçının geleceği tarihî artık biliyoruz. Gözlerini daha fazla belertirsen yerlerinden fırlayacak. Ha bir şey daha, o şişelere dokunma sakın. Henüz onlarla işim bitmedi.

-Pe-peki efendim. Son savaşçı gelecek diyordunuz.

-İşte, duydukların doğru. Ne yazık ki ben göremeyeceğim onu. Muhtemelen Işık diyarına gitmiş olurum. Ama sen göreceksin sevgili Yuşamin. Ve ona destek olacaksın. Eh çok az bir zaman kaldı. Yaklaşık elli yıl kadar.

-Efendim, siz çok önemli bir bilgiyi ortaya çıkarmışsınız. Peki şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz? Beklenen Mehdi’nin geleceği zamanı artık biliyoruz. O halde rahiplerin yani sizin de mabedde kalmasına gerek kalmayacaktır.

-Oğulcuğum sanıyor musun ki bizim görevimiz burada Son Savaşçıyı beklemek? Hıhh. Öğrenmen gereken çok şey olacak. En başta da Karanlık diyardan Ruha’yı bilmelisin. Yalnız adını çok anmayacağım. Sen anla.

Işık Kralı Malka d Nhura onu işlediği bir suçtan dolayı cezalandırıp Karanlık Kralı Malka d Hşuka’nın diyarına hapsetmiş. Ama o orada da rahat durmamış. Ahmak Ptahil’i bilirsin. Öyle ahmak ki Dünyayı yaratmak isterken Karanlık diyarından ve Işık diyarından yardım almış. Doğrusu Karanlık diyarı bu işe hiç karıştırmayacaktı. Aslında daha çok şeyler var ama detaya inmeyeceğim(!). Sana verdiğim parşömenlerden öğrenirsin.

Karanlık diyarın kralı çok kurnaz, tabii yanında adını anmayacağım o yaratık da var. Onlar yüzünden bu süfli dünya ortaya çıkıyor işte. Neyseki güzellikleri de içinde barındırıyor. Ahh! Yüce Işık diyarı.

Bizler Işık Kralının bıraktığı bu güzelliklerin koruyucularıyız. Karanlık diyarın dünyaya hükmünü biz engelliyoruz. Yaptığımız sihirler ve büyüler buna engel oluyor. Henüz okumadığın Yüce Sır metinlerinde bunlarla ilgili iksirler yer alır çocuğum.

Şu an elinde tuttuğun şişenin içindeki ne biliyor musun?

-Hayır efendim, bilmiyorum. Tek bildiğim çok kötü koktuğu.

-O bir büyü. Bugün yaptım. Dikkat et ona. Dökülmesin sakın. Hayat suyuna karıştıracağım. Her rahip sırası geldiğinde bunu yapar. Işık Kralının yeryüzündeki güzelliklerini güçlendirmeye yarayacak. Bir haftadır onunla uğraşıyorum. Çok güçlü bir büyüdür.

-Ooo pekala. Masaya bırakıyorum şişeyi. En iyisi ben ilerdeki parşömenleri kaldırayım.

-Sakın yerlerini karıştırma. Artık gözlerim zor seçiyor.

-Biliyorum Yüce Riş-ama. Asla sıralamayı bozmam ben. Siz koyduğunuz yeri unutuyorsunuz.

Rahlenin üstündeki nedir? Yoksa, yoksa Kutsal Sır kitabı o mu?

-Onu kaldırmalıydım. Nasıl da unutmuşum. Gidip mahzene koymalıyım hemen...

Ah! O ses de neydi öyle?

-Eyvah! An-Anu, Ne yaptın sen?

-Yuşamin içeri girdiğinde kapıyı kapatmamış mıydın? Bu aptal kedinin burada ne işi var haa? O büyü için ne kadar emek vermiştim. Asla Masbuta bayramına yetişmeyecek. Hayat suyuna karıştıramayacağım. Bu bir felaket olmalı.

-miyavv

Gözde Yılmaz

>Bu hikâyeyi seri olarak düşündüm. Devamını da yazarım herhalde, konuyu biraz daha geliştirerek tabii.

>Sabiilik dininden esinlenerek yazdığım bir hikâye oldu.