Deney

Hacer Noğman

*mezun kelimesi ‘bir iş için yetki verilmiş, yetkili’ anlamında kullanılmıştır.

- Hazır mısın?

- Değilim dersem ne değişecek?

- Hiçbir şey.

- E hazırım madem.

- Cihaza girince sırtüstü uzan. Kollarını iki yanına uzat. Hareket etmemeye dikkat et. Maksimum beş dakika sürer. Beş dakika sonunda biz ve etrafındaki her şey sana çok büyük gelecektir. Telaş etme. Ben burada olacağım. Seni alıp şişeye yerleştireceğim. Tıpayı kapattıktan sonra, 27.3476. saniyede nefes alışın yavaşlayacak. Sen süreyi hesaplayamazsın fakat nefesinin daraldığını hissettiğinde bana işaret et.

- Ya geç kalırsan?

- Kalmam. Seni izlemede olacağım.

- Huh. Yapamayacağım galiba.

- Saçmalama. Aylardır bu deney için uğraşıyorum. Beni yarı yolda bırakmayacaksın herhalde?

- Sanırım bende klostrofobi var.

- Bunları düşünme. Bana işaret ettiğinde enjektöre benzer bir şeyle tıpadan içeri, hazırladığımız gazı vereceğiz. Nefes alışın normale dönecek. Korkmanı gerektirecek bir şey yok. Üstelik şişe şeffaf, kendini dışarıda hissedeceksindir. Güven bana.

- Pekâlâ.

- Hadi, geç uzan şöyle.

- Ne kadar sürer dedin?

- 24.3476 saniye.

- Yok, onu demiyorum, toplamı ne kadar sürer?

- Yarım saati geçmeyecektir. Bak şurada 30 dakikaya ayarlı sayaç var. Onu takip edebilirsin. Öngördüğümüz süre bu kadar. Daha kısa süreceğini düşünüyoruz.

- Bu arkadaşlar çıkacak mı?

- Hayır, onlar da burada duracak fakat seninle mezun olarak ben ilgileneceğim. Onlar mekanik kısımla meşgul olacak.

- E gireyim cihaza. Ayaklarımı uzatıyorum değil mi?

- Evet. Kollarını da...

- Tamam.

- Şimdi kapağı kapatacağım. Açtığımda sana çok büyük geleceğim; vücut boyuna oranla el parmaklarının ortalaması bir boya sahip olacaksın.

- Düşünmesi bile kötü.

- Bu yüzden düşünme, gözlerini kapat. Ben de kapağı kapatıyorum.

- Arkadaşlar kontrolleri yaptınız mı?

- Evet.

- Tamamdır... Birkaç dakika içinde çıkacak durumda olur. Şişe için gaz hazır değil mi?

- Evet, hazır.

- Sayaçta da bir problem yok?

- Hayır, yok.

- Şişe de yerinde?

- Evet.

- Bekleyelim bakalım. Süre tamam. Yetki verin arkadaşlar, hah oldu. Açıldı kapak.

- Nasılsın bakalım?

- Çok büyüksün.

- Biraz, sanırım birazdan fazla.

- İyi hissediyor musun?

- Fena değilim.

- O zaman şişeye geçirelim seni. Elimde uçları silikon olan cımbız var. Bildiğimiz cımbızlardan biraz büyük. Canın acımayacak korkma.

- Elinle koysan olmaz mı?

- Olmaz. Cihazda vücuduna işleyecek olan havanın sana zarar vermemesi için dokunamam. Eldivenle dahi. Bunun için üzgünüm.

- Tamam madem.

- Şöyle alayım seni, heh. Acımıyor değil mi?

- Hayır, ama gıdıklanıyorum.

- Hahaha, arkadaşlar tıpayı hazırlayın.

- Şişeyi yatırdık, içine girince tabana doğru yürü. Sonra dikleştireceğiz şişeyi yavaşça, tamam mı?

- Tamam. Yavaş koy. Hah oldu. Şişenin ağzı bayağı darmış. Göbeğim de olmasaymış iyi olurmuş, heh oldu. Durun kaldırma hemen, gideyim bir.

- Kaldırmıyorum, seni takip ediyorum.

- Geldim, yavaşça kaldır. Aman dikkat et ha.

- Haaah şöyleee yavaaş, oldu herhalde.

- Tamam oldu. Tıpayı şimdi mi koyacaksın?

- Evet. Koyuyorum. Koydum. Sesim nasıl geliyor?

- İyi geliyor. Benimki nasıl?

- Seninki boğuk geliyor, ben bir kulaklık takacağım. Sesini net alacağım.

- Ben seni net duymaya devam edecek miyim?

- Evet. Arkadaşlar sayacı başlatın. Kulaklığı aktif hale getirin. Durumlar nasıl?

- Nefesim daralmaya başladı.

- Tamam, gazı şişeye vereceğim.

- Acele et, kötü hissediyorum.

- Tamam, veriyoruuuum, hah oldu. Nasılsın şimdi?

- Daha iyi. Ne kadar sürecek?

- Sayacı takip et.

- 28,57, 28,56, 28,55, 28,54, 28,53. Bu sayaç çok yavaş ilerliyor.

- Sana öyle geliyor.

- Ha? İyi duyamadım.

- Sana öyle geliyor.

- ?

- Sana birkaç soru soracağım şimdi.

- Peki.

- Gazı verişimiz üzerinden bir buçuk dakika geçti, nefes alış verişin normale döndü mü sence?

- Sanırım, evet.

- Evet diye kaydedelim arkadaşlar. Şişenin standart değerleri ve mevcut değerlerini karşılaştıralım.

- Farklı bir koku aldığını hissediyor musun?

- Sen böyle söyleyince, bir dakika, iyice bir koklayayım. Evet sanki.

- Nasıl bir koku?

- Böyle demir gibi, paslanmış demir gibi.

- Bunu da kaydedin arkadaşlar, oksitlenmiş ferrum.

- Bu kokuyu almam normal mi?

- Evet. Peki, etrafta bir değişiklik var mı sence? Görüntüde bir değişiklik vesaire?

- Bir cam ardında her şey, ne dememi bekliyorsun?

- Her şey olabilir.

- Aslında yok, şişe yeni silinmiş gibi gıcır gıcır, görüntüde bir değişiklik yok. Her şeyin çok büyük olması dışında.

- Kaydedin arkadaşlar, stabil diye.

- Bak, daha beş dakika bile geçmedi. Bu sayaçta bir sıkıntı olamaz değil mi?

- Olmaz, sakin ol.

- Zaman yavaşlamış olamaz?

- Hahahahaha, yok daha neler.

- Tabi, nereden çıkarıyorsam bu saçmalıkları.

- Şimdi gazın oranını arttıracağım. Başlıyorum, bir değişiklik olduğunu hissedersen söyle, tamam mı?

- Tamam.

- Nasıl?

- Aynı.

- Arttırıyorum. Nasıl?

- Aynı.

- Bir dakika, gaz şişede kendini belli etmeye başladı. Böyle olmaması gerekiyordu.

- Ne oluyor?

- Sende durumlar aynı mı?

- Evet.

- Şişenin içindeki hava renklenmedi mi?

- Hayır.

- Griye dönmüyor mu?

- Ha-hayır. Her şey yolunda mı?

- Arkadaşlar, kaydedin: Şişenin yapısındaki bir maddeden ötürü dış gözlemci, renk değişimi kaydediyor, borik oksit diye de ek bir not alın. Çok ilginç.

- Neler oluyor?

- Normal şartlarda, şişenin tıpası ağzındayken bunu denedim fakat böyle bir renk değişimi gözlemlemedim. Sanıyorum ki oksijen kaynaklı bir renk değişimi oluyor fakat oksijenin kaynağı olan, bunu göremiyor. Doğru ya, kaynağı olduğu için göremiyor. Kaydedin arkadaşlar, oksijen kaynağı kaynaklı da olabilir.

- Benden kaynaklı mı yani?

- Emin değilim. Araştırmam lâzım.

- Gaz vermeye devam ediyor musun?

- Evet, gazı verdiğim borular tıpada, göremiyorsun sen.

- Ne kadar daha sürecek?

- Bitmek üzere diye düşünüyorum. Gazla işimiz birazdan bitecek. Gaz vermeyi kesince nefes daralması yaşayacaksın kısa bir süre. Çok kısa sürecek. Tıpayı açtığımızda son bulacak.

- Pekâlâ.

- Kesiyorum gazı, kestim. Açıyorum bir saniye. Hah tamam. Dikkat et, yatıracağım şimdi şişeyi.

- Tamam, yatır. Tut şişeyi, yuvarlanmasın, aman.

- Tutuyorum, gel.

- Huh, şükürler olsun çıktım şu delikten.

- Haydi cihaza gir de, eski hâline dön.

- Bir an önce eski hâlime dönmek istiyorum.

- Uzan şöyle, kollarını da, hah oldu. Birazdan çıkarsın. Arkadaşlar ayarladınız mı, tamam. Görüşmek üzere... Hadi geçmiş olsun.

- Sanki bütün kaslarıma kramplar girdi, bir acayip oldum.

- Birkaç dakika içinde kendine gelirsin.

- Eee, sen ne yapacaksın şimdi? Sonuç ne?

- Bu kadar kısa sürede bir sonuç almak bayağı iyi oldu. On beşle yirmi dakika arası sürer diye düşünüyordum ama çok daha iyi bir sonuç aldım. Zaman bakımından bir adım öndeyim. Üstelik bu işi yapmak için mezun olduğumu ispatlamış olacağım. Hatta kıdemimin de artacağını düşünüyorum. Bu, çok iyi bir adım; benim için, ekibimiz için.

- Adına sevindim.

- Sağ olasın. Kaydını tuttuğumuz notlara bakalım. Raporu hazırlarken bize çok faydası dokunacak bunların.

- Bu deneyin herhangi bir yan etkisi olur mu?

- Hayır, neden sordun?

- Sence bu odada bir değişiklik var mı?

- Hayır?...

- Tüm odayı kaplayan toz bulutunu görmüyor musun?...