(Şarkı önerisi Rihanna - Umbrella)
Didem’e Mektuplar
Çok geç kalktım bugün. Yataktan ayrılmak hiç gelmedi içimden. Tam uyku günüydü bugün. Bir yerlerde hiç durmayacakmış gibi kar yağıyordu ve soğuğu burayı vuruyordu. Kalktım, bir süre yatakta oturdum. Ancak bedenim ürperince kalkmaya karar verdim. Tekrar girseydim yatağa, mümkün değil kalkamazdım.
Mutfakta çayın demlenmesini beklerken hırkama iyice sarıldım. Şu çayı bir içeyim, dedim o zaman daha sıcak olacak. Kahvaltı için buzdolabına öylece bakındıktan sonra aklıma dün gece kaynattığım portakal reçeli geldi. Portakal reçeli mi yoksa çilek reçeli mi diye düşünürken kararımı çilekten yana kullandım. Bugün pazardı. Portakal reçeli bir gün daha bekleyebilirdi.
Salondaki koca masaya tek başıma oturdum. Çilek reçelime ekmek banarken bir yandan da çayımı yudumluyordum. Geceden masada bıraktığım kağıtları önüme çektim. Derin bir nefes aldım ve yazmaya başladım.
Sevgili Didem;
Mektup almayı sevdiğini biliyorum ve bu da sana yazarken daha rahat olmamı sağlıyor. Bu hafta anlatmaya değer bir şey yapmadım maalesef. Birkaç gün temizlik yapınca bu evin ne kadar çabuk tozlandığını fark ettim. Oysa bu evde benden başka kimse yaşamıyor. Bu garip. Biliyorsun, bazı zamanlar benimle birlikte yaşadığını hayal ederim. Bu birkaç günde bu hayalin gerçek olduğuna inanmaya başladım ve hazır bu konuya girmişken beni ziyaret etme konusunda sana yeniden ısrar edeceğimi bilmelisin. Dün gece portakal reçeli yaptım bu yüzden beni ziyaret etmek sana çok iyi gelebilir.
Japon gülümün açacağını ümit ediyorum ama bu ayda çok mümkün değil sanırım. Ayrıca toprağına soğan ekmek zorunda kaldım. Bana sakın kızma. Yeşil soğan yetiştirmezsem yiyecek bir şeyim kalmıyor. Maalesef izleyip şiir yazdığımız çiçekler karın doyurmuyor. Belki balkondakı menekşeyi de atarım. Merak etme kasımpatını senin hediye ettiğini hayal ettiğimden beri ona kıyamıyorum.
Apartmanımıza yeni biri taşındı. Geceleri çıkardıkları gürültüden dolayı rahatsız oluyorum. Acaba bunu ona söylersem benimle arkadaş olur mu? Haklısın bu arkadaş edinmek için iyi bir yol değil. Birkaç gün seni bekleyeceğim. Eğer gelmezsen, üzülerek söylüyorum, portakal reçelimi onunla paylaşacağım. Hayır, bu bir tehdit değil.
İşte böyle yaşıyorum Didem. Hayatım böyle geçip gitti. Rengârenk çiçekleri yaşatmaya çalışarak. Naneli krem sürüp ağrıyan omzuma, her gece ayran çırparak, mutsuz saatler hatrına. Renkli küpeleri bilirsin; kulaklarımıza hayatın şarkısını fısıldayan ve biz ağlarsak ağlayan. Hayatım onları susturmaya çalışarak geçti. Zamanın sarkan küpelerine salıncak kurup; paslanıp yavaşlayarak. Bu sıralar; hayatım, hayatı takılara benzeterek geçiyor.
Bugün geçmişi hatırlamamaya çalışacağım. Unutmak mümkün değil ama hatırlamamak mümkün diyorlar, bilirsin. İşte ben de bugün herkesten sakındığım kalbimi eski, yırtık bir kilim gibi çırpmayacağım ki kalkan tozlar etrafa dağılmasın. Bana yardım etsen de şu kilimi iyice bağlayıp bir kapı arkasına saklasak. Hayır, çöpe atamam ısrar etme lütfen.
Ah, Canım Didem;
Sana gönderdiğim adresi belirsiz mektuplarımı bir japon gülünü sular gibi sulayacağım bugün. Bütün gün temizlik yapacağım yine. Meğer ne tozluymuş hatıratım, diyeceğim. Hatırladıkça; hatırlamayı bir üst rafa kaldıracağım.
Şimdi yine yalnızım Didem. İlk günkü kadar değil belki. Sen varsın. Ama yalnızım işte, ölçüsü olmuyor. Keşke sen bir gün çat kapı gelsen, hiç haber vermeden. O zaman mektuplarıma cevap vermemeni affedebilirim. Yeter ki gel. Bir kardelen gibi ömrüme baharı müjdele.
"Güneş parladığında, biz beraber parlayacağız. Söylediğim gibi sonsuza kadar burada olacağım.
Dedim ya hep arkadaşın olacağım."
Tüm sevgilerimle…
Didem Madak’a
İrem Şevval’den