Yengeç Semi Evden Uzakta

Hacer Uyğur

Merhaba! Bu hafta çocuklar için bir öykü yazmaya çalıştım. Öyküyü buna göre değerlendirir ve sizce bu öyküde çocuklara ne anlatılıyor, öykü sizce neyi konu alıyor bunu da yorum olarak yazabilirseniz çook sevinirim. Keyifli okumalar :)

Kullandığım kelimeler: Yengeç, kova, akrep, balık

Yengeç Semi Evden Uzakta

Yengeç Semi mavi bir kovanın içinde gözlerini açtı. Nerede olduğunu anlamak için etrafına baktı ama yan yatmış kovanın içinden dışarıyı yeterince iyi göremiyordu. Kovadan çıkması gerekiyordu. Kıskaçlarıyla kendini döndürdükten sonra yan yan yürüyerek dışarıya çıktı. Büyük bir bahçenin içinde olduğunu gördü. Korkuyla kabuğuna çekilecekti ki kabuğunun da olmadığını fark etti.

Kabuğu nereye gitmişti? O neden buradaydı? Bunları düşünerek bahçeyi keşfe çıktı. Biraz ilerisindeki ağacın dibindeki mantarları gördü. Sevinçle oraya yürüdü. En azından karnını doyurabilecekti. Mantarı yedikten sonra dün neler olduğunu hatırlamaya başladı.

Arkadaşlarıyla oynamak için yuvasından çıkmıştı. Her zaman yaptığı gibi, insanların olmadığı taraftan gidiyordu. Bu yüzden etrafına çok dikkat etmemişti. Ancak o gün, sakin bir yerde oturmak için sahilin o kısmına gelen bir aile vardı. Küçük bir kız Semi’yi gördüğünde ise olanlar olmuştu.

Minik kız Semi’yi dikkatlice izleyip annesine seslenmişti.

“Anne bak baak! Yan yan yürüyen öyümcek vay buydaa!”

“Tamam kızım, dikkatli ol dokunma.”

Semi, kendisine örümcek denmiş olmasına alınsa da bir an önce uzaklaşmak istediği için duraksamadan yoluna devam etmişti. Ama küçük kızın onun peşini bırakacağı yoktu. Sonunda onu yakalayıp kumdan kale yapmak için getirdiği kovasına atmıştı. Elindeki kovayı sallaya sallaya oyunlar oynamıştı. Semi her sallanışta daha da korkmuştu.

Sonra birden küçük kızın ayağı bir taşa takıldı ve o bir yana, kova ve Semi diğer yana düştüler. Küçük kızın dizleri kanamıştı. Semi’nin ise kabuğu kırılmıştı. Semi kabuğunun hâlini görünce çok üzülmüştü. Küçük kız da kırılmış kabuğu kovadan alıp dışarı atmış, Semi’ye “Özüy dileyim minik öyümcekçik. Ama koykmaaa, seni eve götüyüp çok daha güzel biy kabuk bulmana yaydım edicem,” demişti. Eve dönünce de, Semi’yi kovayla birlikte bahçeye bırakıp içeri girmişti.

“Ah, kabuğum olmadan ne yapacağım ben şimdi?” diye söylendi Semi. Hava da çok sıcaktı. Onu koruyan bir kabuk olmadan bu sıcak ona zarar verebilirdi.

Okyanus kıyısındaki yuvasına nasıl gideceğini bilmiyordu ama bu bahçede uzun süre kalamayacağını düşündü. Küçük kız yanına gelirse bir daha kaçamayabilirdi. Ağaç gölgelerinden gitmeye çalışarak hızlı hızlı bahçeden çıktı. Önüne çıkan yolda ilerlemeye başladı.

Biraz gitmişti ki karşısına bir akrep çıktı. Akrep önüne geçip onu durdurdu.

“Sen de kimsin?” diye sordu Semi’ye.

“Ben Semi. Bir yengecim,” diye cevap verdi Semi. Akrep aldığı cevaptan hoşlanmamış gibi görünüyordu.

“Biz burada senin gibileri istemeyiz,” dedi “Geldiğin yere geri dön.”

Semi neredeyse ağlayacaktı. Zaten kabuğu kırılmıştı, yuvasının nerede olduğunu da bilmiyordu. Bunların üstüne akrebin de ona kötü davranması kalbini çok kırmıştı.

“Nasıl dönebileceğimi bilsem…” diye konuşmaya başladığı sırada başka bir akrep yanlarına geldi.

“Ne oluyor burada?”

Az önce konuştuğu akrep yeni gelene doğru döndü. “Baksana Aki, bu tuhaf, kabuksuz yengeci mahallemizde gezerken gördüm. Bu mahallede yabancıları istemediğimizi söylüyordum ben de ona.”

Duydukları Aki’yi kızdırmıştı: “Bu mahalle bize mi ait ki gelenleri kovuyorsun Çat?” dedi. Akrep Çat, Aki’nin bu çıkışına şaşırmıştı. Bir süre şaşkınca baktı. Sonra “Ne haliniz varsa görün. Sonra her yer yabancılarla dolduğunda benim yanıma gelmeyin,” dedi ve hızla uzaklaştı.

Akrep Çat uzaklaştığında Aki, Yengeç Semi’ye döndü.

“Merhaba, ben Aki. Bu mahallede doğup büyüdüm, etrafı çok iyi bilirim. Seni daha önce hiç görmemiştim. Sen kimsin? Nereden geliyorsun?” diye sordu.

“Ben de Semi. Okyanusta yaşıyordum. Beni mahallenize şu evde yaşayan minik kız getirdi. Kabuğumu da o kırdı. Okyanusa nasıl döneceğimi de kabuğum olmadan ne yapacağımı da bilmiyorum,” dedi Semi, titreyen bir sesle.

Aki heyecanlanmıştı. “Ben okyanusa nasıl gidileceğini biliyorum. İstersen seni götürebilirim de. Çok uzakta değil.”

“Gerçekten mi? Buna çok… Çok sevinirim.” Dedi Semi. Aki onu onaylayınca birlikte okyanusa doğru yola çıktılar.

Yol boyunca Aki ve Semi muhabbet ettiler. Hava çok sıcak olduğu için buldukları her su birikintisine girip biraz serinlemeyi de ihmal etmediler. Bir süre sonra okyanus kıyısına ulaştılar.

“Burası benim yaşadığım yer değil,” dedi Semi şaşkınlıkla. “Okyanusun başka bir kısmında olmalıyız.”

“Önce kabuk arayalım, sonra seni yuvana ve arkadaşlarına ulaştırmak için bir yol buluruz,” diyerek onu rahatlattı Aki. Birbirlerinden ayrılıp Semi’ye uygun bir kabuk aradılar. Uzuuuun zaman kabuk bulmak için etrafı gezmelerine rağmen hiçbir yerde Semi için uygun bir kabuk bulamadılar. Tam ikisi de umutsuzluğa düşmek üzereydi ki denizden bir ses Semi’ye seslendi:

“Semi? Hey Semi! Evet evet sensin!”

Bu Semi’nin arkadaşı Balık’tı. Annesi şakacı bir balık olduğu için oğlunun adını “Balık” koymuştu.

“Balık! Senin burada ne işin var?” diye sordu Semi.

“Ben hep bu tarafta yüzerim, asıl senin ne işin var burada? Yuvandan çok uzaktasın. Ailen ve arkadaşların seni çok merak etmişlerdir.”

“Biliyorum,” dedi Semi üzüntüyle. “Ben de nasıl döneceğimi düşünüyordum, yolu bilmiyorum. Ve kabuğum yok, bu halimle uzun süre yürümem ya da yüzmem imkânsız.”

“Ben yolu biliyorum,” dedi Balık. Sonra bir şey hatırlamış gibi heyecanla “Buna inanamayacaksın,” diye ekledi, “Az önce okyanusun içinde bir kabuk gördüm ve ‘bu kabuk Semi’ye çok yakışırdı’ diye düşündüm. Hemen getiriyorum. Sonra seni yuvana kadar götürürüm.”

Aki ve Semi heyecanla Balık’ın dönmesini beklediler. Birkaç dakika sonra Balık, ağzında çok güzel bir kabukla kıyıya yakın bir yerden çıktı. Yengeç Semi koşarak kabuğu Balık’tan aldı. İçine yerleşti. Kabuk ona tam olmuştu.

“Ne kadar teşekkür etsem az Balık. Çok mutlu oldum. Bu kabuk da gerçekten çok güzel,” dedi.

Balık da arkadaşına yardım edebildiği için sevinmişti. “Rica ederim Semi. Hadi o halde, sana yuvanın yolunu göstereyim,” dedi.

Semi, Aki’ye dönüp ona da teşekkür etti. İki yeni arkadaş sevinç ve hüzün karışımı bir duyguyla vedalaştılar. Ardından Semi okyanusa girdi ve Balık ile birlikte yuvasına doğru yüzmeye başladılar.