İkiz Balıklar

Ahmet Can Altun

Kelimeler: Balık, kova, yengeç, ikizler.

Betül, koltukta uyuklayan dedesinin yanına koşarak geldi. Nefes nefese “Dede. Dedee.” diyerek biraz salladı. Dedesi yavaş yavaş doğruldu.”Efendim kuzum ne oldu?” “Uyumak istiyorum. Bana hikaye anlatır mısın?” diye sordu. “Olur kuzum anlatayım tabii. Ama önce bir abdest alıp namaz kılayım. Olur mu?” diye sordu dedesi. “Oluur.” dedi Betül de. Sonra dedesi abdestini alıp geldi. Namaza durdu. Betül de hemen yanına geldi. Dedesinin hareketlerini taklit etmeye başladı. Üçüncü rekatta secdeye uzandı. Dedesi namazını bitirdikten sonra seccadeye bağdaş kurup oturdu. Betül kafasını kaldırıp dedesine baktı. “Bitti mi dede?”

“Bitti kuzum.”

“Hadi o zaman hikaye anlat”

“Anlatayım tabii. Aklıma bir hikaye geldi namaz kılarken. Onu anlatayım.”

Betül olur, deyip dedesinin dizine uzandı. Dedesi de anlatmaya başladı.

Zamanın birinde balıkçı bir adam varmış. Hemen hemen her gün balık tutmaya gidiyormuş. “Biz de gidelim mi dede?” “Olur, gidelim tabii kuzum inşallah” Bir sürü balık tutuyormuş. Tuttuğu balıkları ihtiyaç sahiplerine de veriyormuş kendi de yiyormuş. Halk arasında da Balık Adam olarak biliniyormuş bu yüzden. “Ne güzeeel. Balık adam” “Eveet değil mi?” Bu adamın bir oltası, bir yağmurluğu, bir de özel kovası varmış. Bu kovaya özel denmesinin bir nedeni varmış; insanların niyetlerine göre, içine koydukları şeyler iki katına çıkıyormuş. Bazen aynısıyla bazen başka bir şeyle. “Nasıl yani dede?” “Hikayenin ilerisinde anlayacağız. Bakalım nasılmış.” Bir gün Balık Adam malzemelerini alıp her zaman gittiği sahile gitmiş. Balık tutmaya başlamış. Tuttuğu balıkları kovaya koymuş. Her koyduğu balığın bir ikizi oluyormuş. “Nasıl yanii?” “Aynısından bir tane daha oluyormuş. Kırmızı bir balık koyduğu zaman bir tane daha kırmızı balık oluyormuş.” “Aa ne güzel. Bizim de öyle kovamız olsa keşke” “Olur tabii kuzum niye olmasın. Biz insanlara yardım edersek bizim de öyle kovalarımız olur.” “Eee dede sonra ne olmuş?” Sonra Balık Adam kovasını böyle doldurana kadar balık tutmaya devam etmiş. Bu arada onu izleyen bir adam varmış. Bu adam Balık Adamı izlerken kovada bir şeyler olduğunu fark etmiş. Sonra kovaya dikkat kesilmiş. Sessiz bir şekilde yaklaşmış. İçine bakınca her balığın ikizinin olduğunu görmüş. Heyecanlanmış. Çünkü uzun zaman Balık Adam’ı adamı izlemiş ve tuttuğu balıklar hep birbirinden farklıymış. Şimdi her balıktan iki tane görünce çok şaşırmış. “Ben de şaşırırdım” Adam hemen kovanın yanından uzaklaşmış. Bir ağacın arkasına gizlenmiş. Düşünmüş. Kovanın özel bir kova olduğunu anlamış. Kova onda olsa bir sürü para kazanabileceğini düşünmüş. Sonra kovayı çalmaya karar vermiş. “Pis adam. Hırsız adam” “Evet pis bir adammış o kuzum” Balık Adam’ın dikkat etmediği bir zamanda harekete geçecekmiş. Beklemiş. Beklemiş. Bir türlü çalamamış. Bu arada Balık Adam’ın eve gitme vakti gelmiş, toplanmaya başlamış. Kovanın kapağını kapatmış. Sonra eve doğru yola koyulmuş. Kovayı çalmaya çalışan adam da arkasından gizli gizli yürümeye başlamış.

Balık Adam evinin yolundaki ihtiyaç sahiplerine gidip balıklarını dağıtmış. En son kendi evine varmış. Kovanın içinde kalan son balığı alıp içeri girmiş. Kovayı da evindeki merdivenlerin altına koymuş. Hırsız adam da evin yakınında beklemiş biraz. Sonra eve doğru yönelmiş. Kapıyı sessizce itmiş. Kapısı tahta olduğu için açması pek zor olmamış. Merdivenlere, Balık Adam’ın kovayı koyduğu yere doğru ilerlemiş. Kovayı görmüş. Sonra yavaşça kovayı almış ve dışarı çıkmış. “Pis adam.”

Ertesi gün olmuş. Hırsız olan adam balık tutmaya gitmiş. Tuttuğu balıkları satıp para kazanacakmış. Birkaç tane balık tutmuş, kovaya atmış, bir şey olmamış. Sonra olur diye düşünüp tutmaya devam etmiş. Vakit öğle vakti olmuş. Artık sıkılmış. Yeter bu kadar demiş, balıkları satacağı yere kadar kovanın dolacağını düşünüp toparlanmış. Kovanın kapağını kapatmış. Yürümeye başlamış. Bir balıkçıya satacakmış balıkları. Yürürken kovanın ağırlaştığını hissetmiş. Sevinmiş. Gülmüş. En son balıkçıya varmış. Sana bir kova balık getirdim, demiş sevinçle. Kovayı yere bırakmış. Balıkçı önce almak istememiş, ihtiyacı olmadığı söylemiş ama adam arsızmış. Alması için ısrar etmiş. Balıkçı da mecbur kalıp tamam demiş. Para konusunda anlaşmışlar. Balıkçı parayı vermiş. Hırsız da kovanın kapağını açmış, sırıtarak balıkçıya bakmış. Balıkçının yüzünde şaşkınlık ifadesi varmış. Hırsız “Şaşırdın değil mi her balıktan iki tane var. İkiz balıklar bunlar.” demiş Sonra balıkçını yüzündeki ifade değişmeyince kovaya bakmış hırsız. Hemen bırakmış kovayı. “Niye dede? Ne olmuş?” Kovada koca koca yengeçler varmış. Tuttuğu balıklarla aynı boyutta yengeçlermiş. Balıkların hepsini parçalamışlar. Adam hayretle kovayı izlerken balıkçı “Sen bizimle dalga mı geçiyorsun. Ver çabuk paramı geri” diye kızmış. Hırsız Adam olayın şokunu atlatamamış. Boş gözlerle balıkçıya bakmış. Balıkçı daha çok kızmış bunun üzerine. Sonra hırsız kaçmaya çalışmış ama balıkçı arkasında koşup yakalamış. Biraz uff yapmış. “İyi yapmış. Aferin balıkçı amca.” “Aferin balıkçı” Sonra balıkçı parasını alıp tezgâhına dönmüş. Hırsız da kovanın yanına gelmiş. Hemen kapağını kapatmış. Almış sahile doğru yürümüş.

Ne yapsam bunları diye düşünürken yengeçleri denize atmaya karar vermiş. Sahile varmış. Kapağını açmış. Bakmış ki içinde hiçbir şey yok. Yengeçler de kaybolmuş. Korkudan kovayla beraber yere düşmüş. Üstü başı ıslanmış. Kafayı yediğini düşünmüş. Nasıl olur nasıl olur diye sayıklamış. Sonra biraz beklemiş. Düşünmüş. Kovayı Balık adama geri vermeye karar vermiş. Kovayı almış. Koşarak Balık Adamın evine gitmiş. Kapıyı çalmış. Kapıyı açmış Balık Adam. Hırsız özür dilemeye başlamış. Ağlamış. Balık adam ilk başta ne olduğunu anlamamış. Şaşırmış. Hırsız da bu arada olayları anlatmaya başlamış. Balık Adam, hırsızı dinledikten sonra gülümsemiş. Sonra konuşmuş. “Oğul bu özel bir kova. Senin niyetine göre içinde bir şeyler artıyor. Sen vermek istersen o sana daha çok veriyor. Sen çalmak istersen o senden alıyor. Ben seni affettim. Şimdi git bugün balık veremediğim diğer evlerden de özür dile.” demiş ve içeri girmiş. Adam da diğer evlerden özür dilemeye gitmiş.

“İşte böyle Betül kuzum.” deyip dizinde uzanan Betüle baktı. Uyumuştu. Saçını biraz okşadı. Gülümsedi. Duasını etti.

Ahmet Can