Sevdi Köy

Emine Ecran Şenel

Öykümüz ABC harfleri içermemektedir.

SEVDİ KÖY

Dikenler köyünde tek diken yetişir. Her şey ve herkes dikene dönüşür. Köydeki eller de gönüller de dertlidir. Çünkü ellere dikenler girmiştir, gönüllere çirkinlikler değmiştir. Çizik çiziktir eller, merhem sürülür iyileşemezler. Delik deşiktir gönüller, hep kötülük görür güzelleşemezler. Çiçekler yoktur, güller yoktur. Dikenler Köyü’nde tek diken yetişir.

Köylülerin dillerinden hep küfür dökülür. Dedeler söverler, gençler dedelerinden küfür öğrenirler. Güzel söz söylemezler, söyleyeni dinlemezler. Sinirliyken de küfrederler, sevinçliyken de. Severken de döverken de küfrederler. Küfrettikçe çirkinleşirler. Çirkindir tüm köylüler. Köylülerin dillerinden hep küfür dökülür.

Çeneleri iridir, zihinleri küçüktür. Tüm kuvvetleri çenelerindedir. İri ve kuvvetli çeneler düşüktür. Sözlerini düşünmeden söylerler. Çeneler düşük, dişler keskindir. Diken yerler, diken suyu içerler. Dikene “Ulu,” derler. “Çeneye kuvvet verir dikenler,” öyle söylerler. Çeneleri iridir, zihinleri küçüktür.

***

Esin Dikenler köyü’ne öğretmen oldu. Gelir gelmez çiçekler ekti. Ertesi gün çiçekler dikene dönüştü. Yine ekti, yine dikenleşti çiçekler. Esin pes etmedi, pes etmedi… Pes etti. Dikenleri söktüyse de yeniden çiçek ekmedi.

Şehirden köye renkli şekerler getirdi. Köyün küçüklerine yedirdi. Yiyen kustu. Küçükler tek diken yiyor, diken seviyordu. Esin Öğretmen yine şekerler getirdi, yine yedirdi. Küçükler yine kustu. Şekeri sevmediler, diken suyu içtiler. Dikeni ulvî gördüler. Çenelerinden süzülen diken suyunu silmediler. Diken suyu ile kirlendi gömlekler. Esin pes etmedi, pes etmedi… Pes etti. Kendisi yemese de diken yiyenlere ses etmedi. Çenesini tuttu, dilini ısırdı, sustu.

Köyün gençlerine güzel sözler öğretmek istedi. “Sevgi,” dedi. “Ümit,” dedi. “Gül, çiçek, evren, yıldız, şiir…” dedi. Türküler söyledi. Gençler öğrenmedi. Hep küfür söylediler, tek küfür söylediler. Esin Öğretmen durumu velilerle konuştu. Veliler dinlemediler, sövüp küfrettiler. Esin pes etmedi. “Sevgi,” dedi. “Ümit,” dedi. “Gül, çiçek, evren, yıldız, şiir…” dedi. Türküler söyledi. Gençler öğrenmedi. Hep küfür söylediler, tek küfür söylediler. Esin pes etmedi, pes etmedi… Pes etti. Güzel sözler söylediyse de öğretemedi.

***

Mehmet köyün gençlerindendi. Çevre köyleri gezerken çiçekler gördü, çiçekleri sevdi. Dikenler Köyü’ne çiçekler getirdi. Çiçekler köye girer girmez dikenleşti. Yine getirdi, çiçekler yine dikenleşti. Mehmet pes etmedi. Diğer köylere her gittiğinde çiçekler getirdi. Pes etmedi, pes etmedi, pes etmedi... Çiçekler hep dikene dönüşse de Mehmet pes etmedi.

Köye değişik yemekler de getirdi. Köylülere yedirdi. Yiyen kustu. Mehmet’e sövüp küfrettiler. Üstüne de diken suyu içtiler. Dikeni ulvî gördüler. Çenelerinden süzülen diken suyunu silmediler. Diken suyu ile kirlendi gömlekler. Mehmet pes etmedi, pes etmedi, pes etmedi… Köye hep değişik yemekler getirdi. Köylüler küfretse de köylülerin gözü önünde yedi.

Mehmetin gönlüne güzel sözler doğdu. Gönlündekiler diline döküldü. Söyledikçe kelimeler şiirleşti, Mehmet güzelleşti. Güzel sözlerini köylülere söyledi. “Siz de söyleyin,” dedi. Köylüler hiç güzel söz söylemediler, hep küfrettiler. Küfrettikçe çirkinleştiler. Mehmet pes etmedi, pes etmedi, pes etmedi… Gönlündeki güzel sözleri gizlemedi, söyledi.

***

Esin çeşmede su doldururken Mehmet'i gördü. Mehmet güzeldi, temizdi. Dilinde küfür lekesi, gömleğinde diken suyu lekesi yoktu. Gözleri yıldız, yüzü deniz, kendisi huzurdu. Esin Mehmet’i sevdi.

***

Mehmet çeşmede Esin’i gördü. Görür görmez vuruldu. Esin çok güzeldi. Gözleri gönlündeki kelimelermişçesine ve yüzü köye getirdiği çiçeklermişçesine güzeldi. Mehmet Esin’i sevdi.

***

Hergün çeşmeye gelip görüştüler. Mehmet Esin’e güzel sözler söyledi. Esin güzel söze vurgundu “Sözlerin şiirdir,” dedi. Mehmet güzel gülüşe vurgundu “Gülüşün çiçektir,” dedi. Çok sevdiler, evlenmek istediler. Herkese söylediler. Köylüler izin vermediler. “Esin diken sevmezdi, Dikenler Köyü’ne gelin gelemezdi.” Köylüler öyle söyledi.

Sevenler pes etmediler. Gizli gizli görüştüler. Köylülere sezdirmediler. Esin şiir söyledi, Mehmet dinledi, Mehmet türkü söyledi, Esin dinledi. Söyledikçe sevdiler, sevdikçe güzelleştiler. Çiçek yetiştirmeyi, köylülere çiçekleri sevdirmeyi, güzel sözler öğretmeyi düşlediler.

Köylüler durumu sezdiklerinde sevenleri engellemek istediler. “Dikenler Köyü’ndendir” diye Mehmet’e ellemediler. Esin’i köyde istemediler, geçtiği yerlere diken serdiler. Eziyet ettiler, küfrettiler. Mehmet Esin’e set oldu, köylülerden korudu. Köylüler hep zulmetti. Mehmet direndi, pes etmedi. Esin yıldı, pes etti ve gitti. Kuş temsili uçtu gitti. Dikenler Köyü’nü terk etti. Mehmet sevdiğinin peşinden gitmek istedi. Köylüler, köyü dikenli tellerle çevirdiler. Mehmet’i göndermediler. Mehmet öfkelendi. Köylülere küfürler etti. Küfrettikçe çirkinleşti. Dikenler yedi, yedikçe çenesi irileşti. Sevdiğini çok özledi. Özlemi şiddetlendikçe, öfkesi de şiddetlendi. Köylüleri öldürmek, kötüleri yok etmek istedi. Çenesindeki dikenleri köylülerin göğüslerine geçirdi. Tek tek hepsini öldürdü. Köylüler öldükçe tüm dikenler yok oldu, küfür sustu. Mehmet göğe doğru güzel sözler söyledi, söyledi, söyledi. Sevdiği duysun istedi. Pes etmedi. Söyledikçe yeniden güzelleşti. Şiirler, türküler söyleyip sevdiğine gönderdi. Esin pes etti. Dönmeyi hiç düşünmedi, dönmedi.

Öykünün sonunu edip[1] sevmedi. Mutlu son olsun istedi ve değiştirdi:

Esin Mehmet’in şiirlerini duydu, türkülerini dinledi. Uçtu geldi, sevdiğinin önüne kondu. O geldi, köy çiçeklendi. Sevenler yeniden güzel sözler, şiirler, türküler söylediler. Köy uçtu, göğe kuruldu. Mehmet ve Esin sevdi, köy oldu. Köyün ismi Sevdi Köy oldu.

Emine Ecran Çeliksu

________________

[1] yazar