Sessizlik

Yasemin Karabacak

Civan 7 yaşında.

Ninesi bağırıp küfür ediyor teyzesinin çocuklarına. Öyleydi yaşlı kadın. Ağzı bozuktu. Kızmaya görsün açardı ağzını. Kimse de bir şey demezdi. Onun serbestliği vardı. Bir tek Civana demezdi ne küfür ne de kötü bir söz. Onu gözünden sakınır, herkesten esirgediği şefkati bir tek ona gösterirdi.

Civan 7 yaşında.

Koltuğun tepesinde 2 kardeş zıplıyor, bağırıyor. Tekme tokat vuruyorlar birbirlerine. Ninesi bir daha bağırdı:

“ De gidi domuzun dölleri. Bağırıp durman gari. Bak şu çocuğa hiç sesi çıkıyor mu?”

Ağzından çıkar çıkmaz pişman oldu. Koştu sarıp sarmaladı Civanı.

Civan 7 yaşında.

Masmavi çipil çipil gözleri, kıvırcık sapsarı saçları var. Bakan bir daha bakar cinsinden. Bir de çenesinde beni. “Çenesinde beni olan güzel konuşur derler.” diyor annesi. “Benim oğlum hatip olacak. Herkes ağzına bakacak. Dinleyenler kendinden geçecek.”

Civan 7 yaşında.

Suskun konuşmuyor. Annesi onu kurtarmak için can havliyle çalıların içine atmış. Onu bulduklarında dikenler yara içinde bırakmış her yanını. Şimdi ne zaman annesi gelse aklına dikenlerde yatıyorum sanıyor. Civan uyuyamıyor.

Civan 7 yaşında.

“Babam geldi. “ diye bağırıyor içerden çocuklar. Civan sessiz duymuyor.Babasını hiç sormuyor Civan. O hiç gelmiyor aklına. “Olayın şokundan yok sayıyor .” dedi ninesinin güç bela götürdüğü psikolog.” Zamanla düzelir.” Ninesi bir daha küfür ediyor. “ Hatırlamasın o soysuzu. Hatırlayıp netcek anasının katilini. Gitti gül gibi kızım.”

Civan 7 yaşında.

Ninesini komşulara anlatırken duyuyor .” Yaktı gitti kızımı. Şuncacığı hem anasız hem babasız kodu. Ben çekip alamadım kızımı elinden. Yavrum gün geçtikçe eridi gitti de ben bilemedim. Dövermiş köpoğlusu. Hem bahane de çok. Yemek yandı, dışarı baktın neler neler. Demedi kızım bana heç bişi. Ben bir yaşlı kadın anlamadım. Hem anlasam ne gelir ki elden. Ben de kaldım aha bunların elinde sığıntı gibi. Allahtan bu kızım çalışıyor da çocuklarına bakıyorum diye tutuyolar beni burda. Yoksa komazlardı bi dakka. Elim kolum ermedi. Gitti gül kızım. Aha bu kaldı bir başına.”

Civan 7 yaşında.

Annesi bir sabah uyandırdı, sardı sarmaladı. “ Kalk yavrum kalk biz burdan gidiyoruz.” Dün gece duymuştu sesleri. Babasının hakaretlerini, annesinin çığlıkları. Her tarafı morarmış annesinin. Bir çanta çıktılar yola. Bağ arasından yürüyüp yolda minibüse binmekti niyetleri. Babası yarı yolda yakaladı bunları.” Gidemezsin. Beni boşayamazsın. Dön evine.” Tehditler savuruyordu. Annesi bırakması için yalvarıyordu. O sırada elindeki silahı gördü annesi. Silahı doğrultuğu anda attı Civanı çalıların arasına. 5 el silah sesi duyuldu.

Civan 7 yaşında.

Kötü haber tez duyuldu. Sonra annesi mezara, babası müebbetle cezaevine. Ninesi aldı Civanı.Yaşlı kadın yuttu acıları. Civana sarıldı.

Civan 7 yaşında.

O günden sonra lal oldu dili. Konuşmuyor. Bakıyor uzaklara. “Annen melek oldu.” Diyorlar. “Uyursan melekler gelir rüyana.” derdi annesi. Ne annesi ne de başka melek geliyor. Zaten dikenlerde yatıyor Civan. Büsbütün uyuyamıyor.

Civan 7 yaşında.

“Anne biz bakamayız buna.” Diyor teyzesi. “Bak kaç boğaz. Biz kendimize zor yetiyoruz. Hem bunun doktora gitmesi tedavi olması lazım. Devlet bakıyor ne güzel. İstediğinde gidip görürsün.”

“Asla vermem kuzumu. Ben bakarım “ diyor yaşlı kadın. Diyor diyor da kendi de ele bakıyor. Nere kadar savunacak ki. Hem komşularda alttan girip üsten çıkıyor. “ Gelip alıyorlarmış Ayşe teyze. Hastahaneye de götürecekler. Yemesi, kıyafeti bu devirde kolay mı? En güzeli kalsın orda. İstediğin zaman görmeye gidersin. Büyüsün o da gelir bak.”

Civan 7 yaşında

Hazırlıyolar bavulunu. Ninesi çok ağlıyor. Ne cenazede ne sonrasında dökmediği yaşlar şimdi ırmak gibi akıyor gözlerinden. Kızına, Civana, yaşlılığına en çokta fakirliğine ağlıyor. Kızınına damadına küfrediyor.

Kapıda Sosyal Hizmetlerin arabasını duyuyor sonra. Sarılıyor Civana. Son kez görüyormuşçasına bakıyor yüzüne, annesinden aldığı çenesindeki bene.”Kusura bakma yavrum yaşlıyım. Bugün var yarın yokum. Yoksam verir miydim ben seni.”

Civan 7 yaşında. Elleriyle yüzünü tutuyor yaşlı kadının . Ve fısıldıyor sessizce kulağına:

“Ağlama!”