Beynin Hükümranlığı

Büşra Baysal

"Dikkat dikkat! Beynin katları arasında sorun oluştu. Beynin katları arasında sorun oluştu. Katlar arası gidiş geliş engellendi. Lütfen olduğunuz yerden ayrılmaya çalışmayınız. Sorun çözülene kadar bekleyiniz. Beynin katları arasında…"

"Dikkat dikkat! Sorun çözüldü. Sorun çözüldü. Beyne yabancı ve zararlı bir kelime girişi yapıldığı için beyin kendini kilitledi. Tanjant kelimesinin düşünülmesi ve anlamlandırılmaya çalışılması yasaklandı. Lütfen bundan sonra tanjant ve benzeri kelimeleri beyninizden uzak tutunuz. Aksi hâlde beyniniz düşünmeye ve işlemlere kapanacaktır. Katlar arası gidiş geliş açıldı. Beyin işlevlerinizi kullanabilirsiniz."

Ohh! Birkaç dakika da olsa beynini kullanamamak ne kötüymüş. Tamam, adı lazım olmayan kelimeyle hiç işim olmaz. Kendisini ve bağlı olduğu bilimi hiç sevmem. Ama beynimin bunlara bu kadar tepki göstermesine de şaşırmadım desem yalan olur. Bu bilimle ilişkimi keseli çok oldu. Diyeceksiniz ki bunca zaman sonra niye bu bilimle meşgul oldun. Anlatayım. Darülacezede hasta bakıcı olarak çalışıyorum. Birkaç ay önce yeni biri katıldı hasta sakinleri arasına. Altmış yetmiş yaşlarında bir adam. Kimsesi yok. Hanımı birkaç sene önce vefat etmiş. Çocukları da yokmuş. Bu bey amca matematik profesörüymüş.

"Dikkat dikkat! Zararlı kelime kullandınız. Bu duruma devam ederseniz beyniniz tekrar kilitlenecektir."

Tamam tamam daha fazla kullanmayacağım. Neyse kaldığımız yerden devam edelim. Bu bey amca malum işini pek bir severmiş. Öyle ki ders anlatırken kendinden geçer âdeta kanatlanıp uçarmış. Ama günün birinde bu bey amcanın emeklilik yaşı gelmiş. Amca emekli olmamak için elinden geleni yapsa da başarılı olamamış. Bu malum bilimle kendisi her ne kadar hemhâl olsa da başkalarına bu bilimi anlatamadığı için bey amca çok kötü olmuş. Bunun üzerine hanımını da kaybedince hafiften akli melekelerini yitirmiş. Bakacak kimsesi olmayınca da komşuları tarafından darülacezeye getirilmiş. Buraya getirildiğinden beri bir şeyler yazılabilecek her yere o çok sevdiği bilime ait şeyleri yazar, çizer. Diğer darülaceze sakinleri de onun etrafına toplanıp şaşkınlıkla onu seyreder. Aralarında bu bilimi anlayanı pek azdır. Anlayanlar bey amcaya hayran kalır. Anlamayanlar da benim gibi donar kalır.

Benim o kelimeyi düşünmem de bu olayla başladı. Bey amca öyle kendinden geçercesine problem çözüyordu ki. İnsan kurt gibi acıkmışken yiyecek bir şey görür de istemsizce salyası akar ya. İşte bey amca problem çözünce de aynı böyle oluyorum.

"Dikkat dikkat! Zararlı kelime kullanma hakkınız doldu. Beynin katları arasında gidiş geliş engellendi. Beyniniz kısa bir süreliğine işlevlere kapandı."

"Dikkat dikkat! Beyniniz kullanıma açıldı. Aynı hatayı tekrar yapmanız sonucunda beynin kendini kilitleme süresi uzayacaktır."

Hay ben senin! Zararlı kelimene de sana da! Bir şey anlattırmadın. Sanırsın kalkeri parçaladık.

"Atom mu demek istediniz? Atom zararlı kelimeler arasında bulunmamaktadır. Atom kelimesi yerine kalker kelimesini kullanmanıza gerek yok."

Lütuf buyurdunuz.

**********

Size en son anlattıklarımdan sonra yine bey amcanın malum bilimle ilgili bir nümayişine tanık oldum. Bu sefer yalnızca darülaceze sakinlerine anlatmıyordu üstelik. Hasta bakıcıların, güvenliklerin elinden kaçmış meydana bir yazı tahtası koymuş -inanın yazı tahtasını nereden bulduğunu hiç bilmiyorum- tahtaya bir şeyler yazdıkça yazıyordu. Bunlar yetmezmiş gibi onu izleyen mahşeri kalabalıktan bir genci yanına çağırdı. Önce uzun uzadıya ona bir şeyler anlattı sonra kalemi onun eline verdi. O da bir şeyler yazıp çizdi. Bey amcadaki efsun ona geçmişti sanki. Gencin gözlerinde mühim bir şey yapmanın zevkiyle oluşan parıltılar peyda oldu. Gencin böyle şevkle tahtada bir şeyler yaptığını görenler birer ikişer bey amcanın yanına geldiler. Aynı işlemden onlar da geçti aynı efsuna onlar da bulandı. Biz bey amcayı bulmuştuk ama nümayişini bozmaya yeltenmedik bile. O anlatmayı bitirince onu da alıp darülacezeye geri döndük. Bey amca epey yorulmuştu ama yüzündeki huzur görülmeyecek gibi değildi. O gün yatağına yatar yatmaz huzurla uyudu. Ben de o gün, hep meydanda olanları düşündüm. Gece bile uyumadan hep düşündüm. Bey amcayı bu kadar heyecanlandıran, Mecnun' a çeviren, su üzerinde yürüten, göklerde uçuran, bulutlarda gezdiren şey ne diye. O bilimin gücü yeter mi buna diye sordum kendime. Ben de böyle kendimden geçmek istiyordum. Gidip internetten onun hakkında araştırma yaptım. Araştırdıkça merakım arttı. Merakım arttıkça daha çok şey öğrendim. Ama beynim çoğu kez kendini kapatarak bunu yapmama izin vermemeye çalıştı. Kendini kilitleme süresi uzadıkça uzadı. O gece bölük pörçük bir şekilde izlediğim videolar beni cezbetti. Aynı zamanda bana pahalıya patladı. Birkaç gündür beynim kilitliydi. O bilimle ilgilendiğim için. Beyin işlevlerim yerine gelir gelmez yaşadıklarımı size anlatıyorum. Artık daha fazlasını istiyorum. Efsunlanmak değil efsunun kendisi olmak istiyorum bey amca gibi. Çünkü artık beynimin kilitlenmesinden korkmuyorum. Ama size olanları kesintisiz anlatabilmek için yasaklı kelimeleri kullanmamam lazım. Bey amcanın yanına gidiyorum bana bildiği her şeyi anlatması beni de efsunun kendisi yapması için. Bey amca dünden razı. Tahtaya bir şeyler yazıp şevkle anlatıyor bana saatlerce. Ben artık tanjantı anlıyorum. Sadece tanjantı değil matematiğe dair birçok şeyi anlıyorum. Bir yandan da beynimin hâlâ neden kilitlenmediğine şaşırıyorum. Vazgeçmiş olacak beni bu kadar istekli gördükten sonra. Saatlerin yerini günler, haftalar alıyor. Bey amca anlattıkça ben de Mecnun'a dönüyorum. Kafamda sayılar, formüller, üçgenler, yuvarlaklar uçuşuyor. Dinledikçe özümsüyorum. Birkaç ay içinde bambaşka biri oluyorum. Matematik artık benim için her şey. Hayat bile çözülmesi gereken bir formül gibi gözüküyor bana. Beynimi alt ettim diye seviniyorum. Bir daha kilitlenmeyecek diye. Bey amcanın zihninde matematiğe dair ne varsa benim de zihnimde artık. Bana da öğrenmek yetmiyor sokak sokak dolaşıp öğrendiklerimi anlatıyorum. Ben efsunun ta kendisiyim artık.

Dikkat dikkat! Zararlı olanlardan vazgeçmeniz beklenmiştir. Ancak zararlı kelimeleri düşünmekle kalmayıp, zararlı olanı özünüze aldığınız için beyninizin işlevleri sonsuza kadar kapanmıştır. Bundan sonra hiçbir şekilde beynin katları arasında gidiş geliş olmayacaktır. Beyniniz tamamıyla ölmüştür.