Ayazla Röportaj

Havva Gök

Ayaz’la Röportaj

Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim kendim ve ekibim adına. Sizin hakkınızda hep öngörülerde bulunduk, dışardan görenler olarak. Ama gerçek Ayaz’ı tanımıyoruz. Bu yüzden röportaj yapmak istedik. İzninizle başlamak istiyorum.

1- Dışarıdan hep umursamaz, sert ve bana yaklaşmayın, der gibi duruyorsunuz. Bu gerçek Ayaz mı? Yoksa bir maske mi insanlardan uzaklaşmak için?

— Ben teşekkür ederim bu teklifiniz için. İnsanlar sadece dış görünüşten, yüz ifadesinden, jest ve mimiklerinden ibaret değildir. Duyguları da vardır insanların. Yüz ifadem bir maske değil benim için, çoğu insandan farklı olarak. Ben yetimhaneye bırakıldım en güçsüz, muhtaç olduğum vakitte. Ve oradaki çocukların hepsi güç gösteriyle ve kendinden daha alttaki çocukları ezmekle, âcizliğini örtmeye çalışır. Orada ezilen olmak istemiyorsanız güçlü olmalıydınız ya da güçlü taklidi yapmalıydınız. Ben önceleri her zaman ikinci seçeneği seçerdim. Sonrasında güçlüydüm artık. Bu da yüzünüzde umursamaz, sert ifade olarak yansıyor doğal olarak. Yani bir maske değil. Sokağın büyüttüğü birinin bu ifadeyi yüzüne takması zorunludur. Çünkü sokakta zayıflara yer yok. Zayıf olan her zaman kaybeder. Ve zayıf olursan sokakta kaybolur gidersin, izini bile bulamaz kimse.

2- Sizi kime sorsak nasıl biri, hayata bakışı nasıldır diye, cevap vermekte çoğu zorlanıyor. Sadece söyledikleri şey; bir dertleri olduğunda ilk koşacakları kişi ve asla bulaşmak istemedikleri biri olduğunuz. Bunun sebebi nedir? Nasıl hem bu kadar kapalı bir kutu ve hem de bir dertleri olduğunda ilk gittikleri kişi oluyorsunuz?

—Bu soruya cevap verip vermemek konusunda emin değilim. Ama madem bir şeyi kabul ettik,devamını getirmek yakışır erkek adama. Ben bir kişi hariç kimseye ayan beyan kendimi tanıtmadım. O da kardeşim, dostum olduğu için tanır beni. Neden bir dert olduğunda gelirler bilmem. Ama bizim kitabımızda yardım isteyen geri çevrilmez. Kim bir yardım istediyse karşılıksız yardım ederiz evelallah. Ama birinin yanlışı gördüm mü de onun kalemi yanımda kırılmıştır. Bakmayın öyle bize semt abisi falan derler burada ama kimseye bir eşkıyalık falan yaptığımız yok. Sadece elimin yettiği yerlerde kendi adaletimi sağlıyorum. Bunu da insanlara zarar vererek yapmadığımdan emin olabilirsiniz. Psikolojik savaş her zaman şiddetten daha etkilidir. Ha bizim de kendimizi tutamadığımız yerler oluyor. İki üçün de lafı olmaz diye düşünüyorum. Dediğiniz gibi kapalı kutu falan da değilim. Neysem oyum. Bizde maske takmak, kapalı kutu olmak o tarz şeyler yok. Sadece adamına göre davranılır. Kural basit, zayıf yönünü daima saklı tut. Zayıf olduğun anda bile karşı tarafa belli etme. Çünkü insanlar zayıf olduğun zaman sana yalandan bir iyi niyetle yaklaşır ve teselli eder. Ama ilk bulduğu vakitte seni zayıf tarafından vuran o olur. Sorunuza açık bir şekilde cevap verdiğimi düşünüyorum.

3- Evet yeterince açık oldu. Sorulara içten bir şekilde cevap verdiğiniz için teşekkür ederim. Bir önceki soruyu cevaplarken sert bir ifadeyle yani her zamanki halinizde cevapladınız. Ama kardeşim dostum dediğiniz kişiden bahsederken çok hafifte olsa bir tebessüm ettiniz. Bunu sebebini -çok özel olmayacaksa-sorabilir miyim? Ve biraz sizi gülümseten kardeşinizden bahsedebilir misiniz?

— Siz demeseydiniz tebessüm ettiğimi bile fark etmemiştim. Kardeşim yani Kenan benim hayattaki tek dayanağımdır. Onun için de ben öyleyim. Yetimhanede beraber iki kardeş gibi büyüdük. Kenan o zamanlar kendini koruyamazdı diğer çocuklardan. Ben de bir abi gibi ona karışmalarını engellerdim. Kenan benden farklıdır benim aksime kitap falan okur. Böyle kavga gürültüyle işi olmaz onun. Derin biri ama diğerleri bilmediğinden meczup der ona. Bana bir keresinde bir şiir okumuştu. Bu şiir seni anlatıyor sanki demişti. Neydi adı şiirin? Ha şimdi hatırladım. Kaldırımlar. Hafızası çok iyi biri değilim. Ama şu mısra hep aklımda.

Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum! Şiiri kim, nasıl bir ortamda yazdı, bilmiyorum. Ama beni anlattığı kesin. Asıl konumuza geri dönersem Kenan benim için herkesten daha değerli. O yüzden bana bir şey olsa umurumda olmaz ama kardeşim için her şeyi yaparım. Ayrıca gülmeyi pek seven biri değilim. Pek sebebim de yok zaten.

4- Sizi ara verdiğimizde, elinizde sigaranızla göğe bakarken bir an tanıyamadım. Sanki farklı bir boyuta geçiş yapmış gibiydiniz. Bunun manası nedir? Gökyüzü sizin için ne ifade ediyor ki bu kadar dalıp gidiyorsunuz?

—Bir keresinde yetimhanedeyken Kenan’la gökyüzündeki bulutları seyrediyorduk. Her çocuk o yaşlarda bulutlardaki şekilleri bir şeye benzetir. Ben o gün bir kadın silueti görmüştüm. Ve çocuk aklımla hiç görmediğim annem demiştim ona. Hiç şefkatini görmediğim, başımı hiç okşamayan, beni hissiz yetimhaneye bırakan annem… Bana göre bu hikâyenin en masumlarından biriydi annem. Yoksa bir anne çocuğunu nasıl bırakır kimsesiz? Annemle ilgili, beni gelip yetimhaneden alacağıyla ilgili hayaller kurardım. Ve bunu da hep göğe bakarak yapardım. Şimdi göğe bakarken küçük Ayaz’ın buruk hayalleri aklıma geliyor. Kenan’la yetimhaneden kaçışlarımız, müdire hanımı çileden çıkarmamız zihnimde beliriyor göğe bakarken. Ve beni bu elimdeki meretten başka sakinleştiren bir durak da gökyüzü. Herkesin durup soluklandığı bir yer olur ya, benimki de işte orası.

5- Bu cevaptan sonra devam etmek güç olacak. Açıkçası bu kadar derin, berrak bir açıklama beklemiyordum. Peki, biraz klasik olacak ama kendinizi 5 yıl sonra nerede görüyorsunuz ya da nerede olmak istiyorsunuz?

— Çok güzel bir soru lakin hayatında güzellikler olanlar için. Bu soruyu kendime hiçsormadım. Düşünmedim de o yüzden. Benim gibi yarınını bile plansız yaşayan bir adam için çok zor bir soru. Saçma sapan bir kavgada ölüp gitmediysem şayet, bulunduğum konumdayımdır yine. Benden yardım isteyenlere yardım eden, bir işten diğer işe girişen bir adam görüyorum. Ötesini de düşünemiyorum. Nerede olmak istediğimi de bilmiyorum. Bu soru bir 20 yıl önce sorulsaydı, burada olmazdım onu biliyorum yalnızca. Bazı soruların sorulması için vakit çok geç. Bugün burada fark ettim. Basit bir soru lakin insanı farklı diyarlara götürüyor. Dediğim gibi daha önce sorulsaydı çok farklı bir yöne evrilirdi hayatım. Ama iş işten geçti bizim için.

Bu röportajı bizimle yaptığınız için çok teşekkür ederim ederim. Son olarak eklemek istedikleriniz varsa buyurun lütfen.

—Ben teşekkür ederim bu kibar davetinizden dolayı. Aslında hiçbir şey demesem de son soruyu herkesin kendine sorması gerekiyor. Ben bu soruyla geç karşılaştım. Şimdi nereden tutmaya kalkışır isem elimde kalıyor. Geç olmadan herkes hayatı hakkında kararları vermeli diye düşünüyorum. Ne kadar bu kararı umursamazsan o kadar geç oluyormuş. Bunu yeni yeni görüp anlıyorum. Hepinizin geç olmadan bu kararı vermesini umuyorum. Selametle.

Hikâye ismi: Enkaz

Yazan: Büşra Baysal

Hikâye linki:

https://docs.google.com/document/d/1tot_A9GMRUrnTjOxYBFtqd0lvc86851y98UGBvCycxQ/edit?usp=drivesdk