Saniye Ablayı Unutabilir Miyiz?

Yasemin Karabacak

Annem artık unutuyor. Zamanla daha çok şeyi daha hızlı unutmaya başlayacak. Böyle diyor doktoru. “Sizi de unutacak bir gün .” demiyor ama ben biliyorum unutacağını. Bundan da rahatsız olmuyorum. O da rahatsız olmaz aslında , diyorum düşününce. Unutabilmek kadar iyi gelen başka ne var insana. Arkanda ne varsa, üzerine bastığında yumuşacık çimenler gibi sessizce ezildiğinde ,huzur içinde yürümeye devam edebilirsin.

Annem oğlunu hiç unutmuyor , onun geleceğini sanıyor. Bazen abimin sevdiği şeyleri pişirmeye çalışıyor. Etli dolma, sütlaç. “Sigara dumanı sinmiş her yere , ona dokunur .” diyor. Camları açıyor .Her tarafı çamaşır sularıyla siliyor.Kimse dinlemese de yüksek sesle anlatıyor.”Çiğ konmaz dolmanın kıyması. Biraz kavururum dolma içini hazırlarken.” Evin kokusu değişiyor kıymayı kavururken. Hepimizi saran unutma kokusu ,yerini hoyrat iç yakan kokuya bırakıyor. Annem hırsla dolma dolduruyor

Halbuki gelmeyecek abim. 3 yıl önce madendeki kazada göçük altından cansız bedenini çıkardılar. Zaten evleneli eve az uğrar olmuştu - istemiyormuş gelin hanım.” Her gün görüşmeye ne gerek var. Senin evin artık burası. Ailen benim.” diyormuş. Bir de hor görüyormuş abimi .” Ellerin kapkara ,üstün başın kapkara. Çıkmıyor da ne karası ne kokusu .Bıktım artık.” diyormuş. Geliyordu kulağımıza ama zavallı anacağzım “ Napalım. evinde mutlu olsun da .” diyordu.

Kazadan sonra ilk yengemi unuttu annem. Sanki hiç tanımımıyormuş gibi davrandı. Görüşmek istemediği komşu gibi görmezden geliyordu onu. Hoş o da çok meraklı değildi bizimle görüşmeye. Allahtan çocukları olmamıştı. Cenaze sonrası zoraki yaptığı bir -iki ziyaretten sonra hepten çıktı gitti hayatımızdan..Sonra duyduk ki evlenmiş .Annem “Ahh!”.dedi sadece .Anladı mı hatırladı mı bilmem..

“Bugün kimi gördüğümü söylesem hayatta inanmazsınız. “derken gözlerini bana dikiyor kardeşim. Sütlacı ağzında gezdirirken çok mutlu. Anneme dönüp “ bundan bir kazan olsa yerim ha.”diyor. Sonra bana dönüp “ hani eski evde bir komşu kızı vardı ya.Neydi onun adı?”

Annem hatırlamanın coşkusuyla , bağırıveriyor : “Saniye ayol Saniye , annesi de deliydi unuttunuz mu? “

“Ders hazırlamam gerek .” deyip odama giderken annem arkamdan söyleniyor. “ Bak gene bilgisayar oynayacak.Koca kız oldu hala kalkmıyor başından.” Sabah bir oturuyor , bir daha hiç kalkmıyor. Anneme uzaktan eğitim olduğunu bir türlü anlatamadım. “ İşe de gitmiyorsun. Napıyorsun bütün gün, anlamıyorum ki.” diyor.

Eski evde bahar geldi mi bahçeye taşınırdık. Kocalarını işe çocuklarını okula gönderip , ortalığı hızlıca topladıktan sonra yemeğini de ocağa koyan komşu kadınlar bizim bahçeye koşuyor. Görevlerini yerine getirmenin huzuruyla kahve içip , fal bakıyorlar.

Saniye ablaya hep acıyorlar kahvelerini içerken. Güzel kız aslında ama o deli anayla almaz kimse onu diyorlar. Bir taraftan da anneme bakıyorlar. Annem hiç duymuyor sanki..

Uzun zamandır biliyorlar aslında abimin Saniye ablaya ilgisini. Birtek bizim eve gönderirdi annesi Saniye ablayı. O da bizimle ablamız gibi ilgilenir, oyunlar oynardı. Hatta bir keresinde evden getirdiği iple bize salıncak kurmuş, günlerce sallamaktan kolları ağrısa da bizi oyalamaktan çok keyif almıştı. Abimle karşılaştıklarında ise ikisinin de yüzleri kızarırdı. “Ne güzelsin Saniye .”der ,sürekli iltifatlar ederdi abim ona. Ama anası deliydi ve Saniye hiç kimse için uygun eş değildi.Annem için hele asla…

Eve gelen herkese Saniye konusunu mutlaka açıyor annem. Onu ve annesini iştahla anlatıyor herkese aynı iştahla. Neredeyse aynı kelimelerle ,ezberden bir anlatımla. Aslında abimin kulağına yer etsin de vazgeçsin istiyor. Aslında annem hepsini abime anlatıyor. Gözleriyle üst katı işaret ederek başlıyor anlatmaya : “Şimdi bu Saniye’nin babası vergi memuruymuş. Adamcağız şehirden şehire tayin olmuş hayatı boyunca. Dolaş babam dolaş. Karısı da peşinden tabi. Uzun yıllar çocukları da olmuyor. Neyse , tam umudu kesmişler ki,bu Saniye oluyor. Neriman Hanım’ın sinirleri oldum olası gerginmiş zaten. Çocuk olunca kadın sevineceğine büsbütün bunalıma giriyor..İçine kapanıyor. Kızla da hep babası ilgileniyor. Zavallı adam. Sonra kız ergenliğe girince ,kadın başlıyor, bakkal kızıma göz koydu, peynire zehir bulaştırıp bizi öldürecek filan filan diye. Herkesten şüpheleniyor. En sonunda sinir krizi geçirip evdeki herşeyi sokağa atınca kadını hemen kapatıyorlar tımarhaneye. E, oraya giren bir daha iflah olur mu anacım? Senede üç beş girip çıkıyor. Zavallı adam kahrından ölüp gidince de bu Saniye kalıyor deli anasıyla bir başına..Yazık zor bela öğretmenlik okuyor da bu kızı kim alır artık.?”

Bize her geldiğinde kitaplar getiriyor Saniye abla. Bazen de plak getiriyor içinde ki şarkılarla mesaj verir gibi sanki..

Onun liseyi bitirdiği yıl annem, abimin şehirdeki madende işe girmesini de fırsat bilerek apar topar kuzeninin komşu kızını istiyor abime. Abimin itirazlarını bile duymadan hızla düğünü yapıveriyorlar. Saniye abla çok ağlıyor gelin alayı bizim bahçeye girince. Sonrada tayini çıkınca taşınıyorlar bizim oradan. Arada kart atıyoruz birbirimize. Herkesi her şeyi hatta bahçedeki salıncağı bile soruyor da abimin adını bile anmıyor. Ben de anlatmıyorum hiçbir şey , öylece unutsun istiyorum..

Zamanla dersler, arkadaşlar kariyer derken unutuyorum Saniye ablayı Geleceği düşünürken geçmişe yer kalmıyor zihnimde. Ben de parça parça silip yenilerini koyuyorum. Ona kaygılanmayı da bırakıyorum. Adresim değişiyor , çevrem değişiyor.

Şimdi dersimin hazırlıklarına odaklanmalıyım. Kardeşim içerden bağırıyor :” Çalış çalış nereye kadar abla, biraz da hayatını yaşa. “ diye bağırıyor içerden.

Kalkıp camı açıyorum. Derin bir nefes alıp ,telefona uzanıyor elim. Hatırladığım numaranın başına yeni telefon kodunu yazıp tuşluyorum. Kimsenin açmamasını istiyorum. Kimse açmıyor.

Eski evi unutabilir miyiz? Saniye abla nerede şimdi diye merak etmekten kurtulabilir miyiz ? Annesi ölmüş müdür ? Abimle evlense abim ölür müydü ? Annem abime hasret gider miydi ? diye merak etmekten kendimizi alıkoyabilir miyiz ? Saniye ablayı unutabilir miyiz ?