Kim olduğumu bilmiyorum. Bazen var olup olmadığımdan bile şüphe duymuyor değilim. Sahi ben kim değilim? Evimin karşısındaki pembe tenteli bakkalın çırağı mı değilim yoksa balkonunun mermerine, kuşlar yesin diye ekmek ufaltan Ayşe teyze mi değilim? Ya ben ikisi de değilsem ya da ikisi de bu dünyada var değilse. Düşünüyorum öyleyse var değilim, düşündüğümden de emin değilim. İnsanların zihninden firar edip havaya karışan belirsiz düşüncelerden biri olduğumu hissetmiyor değilim. Ama kimden kaçtığımı bilmiyorum. Hatırladığım tek şeyi tam hatırlayamıyorum.
Balkon… Hava sıcak değil soğuk da değil. Sabahtan ipe astığım çamaşırlar bu yüzden tam kurumamış. Balkonda oturup parlaklığı tam belli olmayan yıldızları, cüssesinden dolayı hızlı hareket edemeyen köpeğin yürüyemeyişini, gecenin gizleyemediği güzelliğini izlemek istemiyor değilim. Ama salondaki gıcırdayan çekyatta uzanan kardeşime defalarca seslenip de ondan cevap alamadığım için balkonda oturamıyorum. Kardeşim çekyatta değil. Ben cop, kardeşim tırtıl. Onu ezmemek için çok uğraştığım halde akla karayı seçemiyorum. Yerlere dikkatli dikkatli bakarak evin içinde kardeşimi arıyorum ama bulamıyorum. Ahhh sevgisiz insanlar bir copla bir tırtılın kardeş olması ne zor bilemezsiniz. Siz bizim hüznümüzü anlayamazsınız. Hüznün içi irin doludur, patlamayan bir irin, şiştikçe şişer ama patlamaz. O şişkinlik insanın yüreğine çöreklenir, nefes aldırmaz. Diyeceksiniz ki sen cop değil miydin? Ne insanı ne yüreği… Kardeşim yok, takılacak başka bir şey bulamadınız mı? Ahhh sevgisiz insanlar, sizin kalbiniz taştan da benimki demirden olamaz mı? Neyse, Allah belanızı vermesin. Kardeşimi tekrar arıyorum, gözüme yerdeki kanlı bedeni ilişmiyor değil. Ahhh kardeşimi ezmemeyi beceremedim. Mutluluğa dönüş olmayan hayatımda hiçbir şeyi olduramadığım gibi bunu da olduramadım. Kardeşim artık yaşamıyor. Minik çekyatı artık gıcırdamıyor. Ahhh ben ona iyi bir kardeş olamadım. Onun yaşamasını sağlayamadım.
Kardeşim öldükten sonra evde yalnız olduğumu düşünmeden edemiyorum. Bastonuyla yavaş yavaş yürüyen ihtiyar zaman geçmek bilmiyor. Nefesimi kesen irinler şiştikçe şişiyor ama patlamıyor. Pembe tenteli bakkalın çırağının yüzü artık hiç gülmüyor. Ayşe teyze artık balkonunun mermerine ekmek ufaltmıyor. Gecenin saklayamadığı güzelliği artık görünmüyor. Bundan böyle ben de yaşamamalıyım. Kuzenim baltaya gidip beni parçalamasını istiyorum.
***********
Ben tırtıl. Kardeşimle yüzümüz hiç gülmedi. Üzüntümüzü, sevincimizi birbirimizle paylaşamadık bile. Beni ezer diye sarılamadık, meşhur kardeş kavgalarından yapamadık, yalnız uyumaktan korktuğum gecelerde birlikte uyuyamadık. Ama kardeşim beni bu hayatta hiç yalnız bırakmadı. Başucumda olmasa da uzaktan bana masal anlatmadı değil. Yolda birisi ezer diye kardeşim beni okula da göndermedi. Bildiği ne varsa bana öğretmeye çalıştı, ben anlamasam da. Annemle babamın nerede olduğunu sorduğumda ise bana hiç cevap vermedi. Onun karmaşık zihninde neler döndüğünü ben hiç bilemedim. Ama düşündüklerini merak etmiyor değildim. Canı sıkkın olduğunda balkonda oturup etrafı izlemekten başka bir şey yapmazdı.
Ben tırtıl. Kardeşim üzerime doğru geliyor, beni görmediğinden eminim.
***********
Ben balta. Kuzenim cop geçen gün bana geldi, kardeşi tırtılı yanlışlıkla ezip öldürmüş istemeden. Beni parçala dedi bana ama yapamam diyemedim. Kararından vazgeçiremezdim onu. Ben yapmasam da kendisini parçalatacak birini bulmayacak mıydı? Elbet bulacaktı bu yüzden isteğini geri çevirmedim. İçim acımadı değil.
************
Ben Büşra. Satırlardır ne anlattığımın ben de farkında değilim. Zihnimi bir türlü toparlayamıyorum. Saçmaladığımı bilmiyor değilim. Bu saçmalıkları yazmak bile hiç kolay değil. Zaten bu hayatta ne zor değil ki? Yazmak istemiyor değilim ama kelimeler benim elime geçip onlara yön vermemi istemiyor. Bu yüzden ortaya anlamlı şeyler çıkmıyor. Hem her şey anlamlı olmak zorunda da değil! Kelimelerrr ! Anlamlı bir bütün oluşturmak zorunda değilsiniz. Ama anlamsız şeylerin de bir anlamı olmuyor. Ben de epey kararsız kaldım. Anlam olmalı mı olmamalı mı? Her şey anlamsız olursa hiçbir şeyin değeri olmaz. Şimdi benim bu yazdıklarım değerli değil mi? Yani, deli saçmaları işte. Ben deli değilim! Sana kimse deli olduğunu söylemedi.
Her şey iyice birbirine girmedi mi? Daha ne kadar uyuyamayacağım ben. Daha fazla saçmalama. Ahhh bir bilsem ne yapmamam gerektiğini. Aslında bilmiyor değilim ama kendimi durduramıyorum. Başıma gelenler hep bu yüzden değil mi? Kendimi durduramadığım için. İçimdekine söz geçiremediğim için. İçimdeki hiçbir dediğimi yapmıyor. Küçük bir şeytan gibi hükümranlığını kurmamış değil. Tahtını terk etmiyor. İyi biri değil o hem de hiç iyi biri değil. Benim de iyi olmamı istemiyor. Amann onu dinlememeliyim.
Ben Büşra ama Büşra'nın da kim olduğunu bilmiyorum. Onu sevmiyor değilim ama seviyor da değilim. Pek kararlı bir insan değilim. Copla tırtılın başına gelenler benim yüzümden değil. Hem cop ve tırtıl kardeş olamaz. Balta da onların kuzeni olamaz. Böyle saçma akrabalık ilişkileri de olamaz. Benim yazdığım tüm bu saçmalıklar da hikâye olamaz. Estetik bir değeri de olamaz. Hem hikâyenin estetik olacak bir organı da olamaz. Organlar zaten estetik olamaz. Bunu bile bilmiyorsun. Dedim ya kafam yerinde değil. Hiçbir zaman da yerinde olmayacak galiba.
Ben Büşra ne dediğimi de ne yazdığımı da bilmiyorum. Bu kadar saçmalamadan sonra beni ciddiye almayacağınızı da bilmiyor değilim. Haklısınız, ben de kendimi ciddiye almıyorum.
Ben Büşra beni affedin.