Dönüş

Hacer Noğman

Öleli çok oldu. Dönüşüm bugün başladı; aslolana.

Sanki mahşer günü. Belki de mahşer günü. Koşuyorum. Koşarken annemi arıyorum. Belki bulurum diye babamı. Ve kardeşimi. İnsanlara çarpa çarpa koşuyorum. Gariptir ki insanlar da koşuyor. Bir şeyden kaçıyormuşçasına değil de, bir şey arıyormuş gibi. Bulamayacağımı anladığım bir saliselik zaman diliminde çökeceğimi biliyorum. Umudumu bir an bile bırakmıyorum. Ama zaman geliyor, anlıyorum bulamayacağımı. Ne annemi ne de babamı. Kardeşimi bile bulamayacağım. İşte o an düşüyorum kendi derdime. Neredeyim diyorum. Burası neresi. Uğultu arasından bir ses işitiyorum: Dünya yok oldu, yok dünya! Bir çığlık. Acı bir çığlık. Tüylerim ürperiyor. Yeni ölmedim diyorum bu kez kendime. Dönüş yolu bu. Gerçeğe dönüş yolu. Bunu düşünürken sıyrılıyorum insanların arasından. Uçsuz bucaksız bir ovadaymışım gibi. Yürüyorum sakince. Omuzlarımda bir ağırlık hissediyorum. Küçükken babaannemin boynuma taktığı boncuktan yapılmış kolyeye benzeyen bir şey. Her iki omuzum da yükten ağrıyor. Sol omzuma bakıyorum, ipe dizili boncuklar. Sağ omzuma bakıyorum, aynı boncuklardan. Duraksıyorum. Almak istiyorum boncukların dizili olduğu ipleri. Yelteniyorum, çekiyorum fakat gelmiyor. Umudumu kesince yürümeye devam ediyorum.

Nereye kadar yürüyeceğim acaba böyle diye düşünüyorum. Ne kadar daha. Bir ayna beliriyor önümde. Kendimi görüyorum orada. Şimdiki beni değil ama. Yaşarkenki beni. Orda ben varım, annem yanımda. Bir şeyler konuşuyoruz. Gülümsüyor annem. Ben de gülümsüyorum. Sol omzumdan bir boncuk düşüyor yere. Yuvarlanıp gidiyor, yok oluyor. Boncuğun yok oluşunu izliyorum. Bakıyorum tekrar aynaya. Yine ben varım orada. Mahallenin çocukları tombala oynuyor. Oyunlarına eşlik ediyorum. Gülümsüyorum aynadakileri izlerken. Sol omzumdan iki boncuk düşüyor bu kez. Yuvarlanıp gidiyorlar. Yok oluşlarını izliyorum. Anlıyorum o an. Gülüyorum. Sen neymişsin be diyorum. Aynadaki bana bakarken. Bu kez sağ omzumdan bir boncuk düşüp yuvarlanıyor. Bakamıyorum ona. Moralim çok bozuluyor. Keşke anlamasaydım diye geçiriyorum içimden.

Yürümek istiyorum. Yürüdükçe aynanın önümde benimle birlikte ilerlediğini fark ediyorum. Arkamı dönüp yürümek istiyorum. Yapamıyorum. Ne tarafa dönersem döneyim aynanın önümde olduğunu görüyorum. Yaşadıklarımdan kaçamıyorum.

Kaçamayacağımı anlayınca duruyorum. Bağdaş kuruyorum. Her şey gelip geçiyor önümden. Kâh gülüyorum kâh ağlıyorum. Şimdi tekim. Kimsenin kimseye faydası olmayan bir yerdeyim. Yaptıklarımla beraberim. Aynada kendimi konuşurken görüyorum. Şimdiki beni. Omuzlarımda boncukların dizili olduğu ipler. Sağ omzumda onlarca, rengârenk ipler. Soldaysa sağdakinden daha az, soluk renkte boncuklar. Tebessüm ediyorum. Kalkıyorum oturduğum yerden. Sağ omuzumdaki boncukları indiriyorum. Sağ elimle sıkıca tutuyorum. Aynada son kez bakıyorum kendime. Ayna yok oluyor. Arkama dönüp yürümeye başlıyorum. Geldiğimi sandığıma dönüyorum. Bir sanıdan daha fazlası olduğunu biliyorum. İnsanın sanıdan var olduğunu da biliyorum. Yürüyorum. Yemyeşil bir ova. Ben bildiğime dönüyorum.