Zamanın birinde hiç olmamış ve hiç olmayacak bir ülkede, denizler ırmakları aşmış iken ve insanlar refah içinde yaşarlarken yazılmış bu kağıt parçası. Öykü bu ya, bu kağıt parçası bir elçinin çantasında kalmış. Kağıtta bahsedilen o güzel, hiç olmayan ülkede, var olmamış fakat öykümüzde varlığından ve adından sık sık söz edeceğimiz ülkesine aşık kral, halkı ve ülkesi için her şeyi yaparmış. Öyle ki, diğer ülkeler saygın kişileri bu ülkeye yollar kral ile görüşebilmek ve biraz olsun kendilerine bir şeyler katsınlar diye uğraşır dururlarmış. Az buz elçinin yolu düşmemiş buraya, ülkeye varmak için yolun çoğunu deve sırtında gider bir noktadan sonrasında ise gemiler ile koca denizi aşarlarmış. Ülkesi gibi sakinmiş denizinin suları. Kimisine göre konumundanmış bu ülkenin kimisine göre ise tanrının krala gülümsediğinden…
Kralın gözü gibi baktığı bir ailesi, bir ülkesi ve bir gül bahçesi varmış. Kral ve kraliçenin prensesi, göz bebeği kızları sarayda neşe saçar, gül bahçesinin etrafında koşar oynarlarmış. Gel zaman git zaman kralın göz bebeği kızları büyümüş ve kral yaşlanmış. Bir gün kral gül bahçesinde dolaşıp gülleri ile ilgilenirken bir haber gelmiş kulağına. Yakın zamanda gelecek bir elçi hem ülkeyi dolaşmak hem de kral ile sarayında görüşebilmeyi arzu ediyormuş. Kralın tek kaşı havaya kalkmış. Onu şaşırtan böyle haberlerin bir süredir gelmiyor oluşuymuş. Sakalını sıvazlayıp isteği kabul etmiş. Saray halkına günler peş peşe akmaya başlamış ve elçinin geleceği günün heyecanına kapılmışlar. Sarayda herkes bir aşağı bir yukarı koşturuyor elçi için olan hazırlığı tamamlamaya çalışıyormuş.
Nihayet o gün gelip çatmış. Elçi gemiden inerken büyülenmiş gözlerle süzmüş şehri. Şehrin insanlarına gülümsemiş sonra basmış ülkenin topraklarına. Saraydan birkaç kişi gelmiş elçiyi karşılamaya. Her biri kondurmuş tebessümü suratlarına. Elçinin sırtında bir çanta, elinde kral için getirdiği ufak bir hediye varmış. Saraya giden yolları deve üstünde gezerek geçirmişler. Vardıklarında saraya, ayak basmışlar önce güzel gül bahçesine. Elçi şaşmış, hiç kralın gül bahçeleri hakkında bir şey duymamış. Kaldırmış güzel güllerden başını, karşısına çıkmış ay yüzlü prenses. Gülümsemiş tüm güller. Kral gelmiş ve bahçesine bakan elçiye eşlik edip biraz yürümüş sonra içeri buyur etmiş. Sarayın ortasına kurulmuş kocaman ziyafet sofrasına gelen tüm halk buyur ediliyormuş. Kral elçi ile bir üst kata, kendisine hazırlanan ziyafete doğru ilerlemiş.
Saray halkı elçiyi güzel ağırlamış. Sohbetler edilmiş, elçinin soruları yanıtlanmış, biten mürekkepler yerine yenileri doldurulmuş da elçi öylece yazmaya devam edebilmiş. Kurulan sofrada yenilmeyen kalmamış. Konuşulmayan da. Elçinin notlarının sonunda ülkenin kral yönetimi altında hiç kanlı bir geçmişinin olmadığı yazıyormuş.
Tuğçe İrem Bek
atölyede bolca hile yapan biri olarak karşınızda ceketimi ilikliyorum :)
şaka bir yana bariz hileler yapmışsınız, ama yerinde ve usulünce.
zaman darlığı veya tembellik yüzünden kısa kesmişsiniz metni. bir düğüme ve çözüme varamamış. eğer uzatmak isterseniz okumak isterim.
ellerinize sağlık.
lar fazlalık durmuş. Okurken tırmalıyor. Ayrıca bu devrik cümleyi çok sevdim.
kağıt parçası diyerek öyküye hikayeye masala ya da destana haksızlık edilmiş gibi olmuş, başka bir ifade kullanılabilirdi
bu ifadeyi kullanmak yerine, elçinin yolu az düşmemiş buraya, diye kullanırdım ben.
kullanılmasa da olurdu
güzel bir zan
dolaşmayı yazılabilirdi, ya da dolaşmak istiyor denilebilirdi.
bu cümlede devriklik biraz fazla geldi.
devrik cümleler öyküyü yormuş biraz sanki
Merhabalar. Bir hikaye anlatıcısından dinler gibi oldum. Bu yüzden devrik cümlelere takılmadım hatta bu öyküye çok yakıştırdım, ikisi hariç. Oldukça samimi geldi. Kelimelere gelince, bence hikayenin asıl kelimeleri olmamış. Bende, gül ve elçi kelimeleri kaldı. Ama ek zorluk güzel olmuş. Teşekkür ederim :))
Elinize sağlık. Üç kelime teğet geçmiş metne :) bazı cümleleri bölebilir, araya noktalama işaretleri koyabilirsiniz. Bu gözle metni okumanızı tavsiye ederim. Kaleminize sağlık.
değerler eğitimi hikayeleri gibi olmuş, kısa, öz, çarpıcı bir son olabilirdi ya da son verilirken uzatılabilirdi biraz daha. elinize sağlık
Merhabalar...Bir masalın uyarlamasi gibi olmuş. Yer yer anlamtimda çokça bosluklar mevcut demlenmesi gereken nor hikaye diye dusunuyorum