Tuhaf bir hüzün bu.Dönüp dönüp bir defa daha yaşamayı kesinlikle arzu etmediğim o günleri neden hatırlar dururum bilmem.
Davul, zurna ve dualarla çıktım evden.Kuşağımı abi İsmail bağladı.Besmeleyle üç kere doladı ve sonra bağladı.Annem yüzüme bile bakamadan sarıldı .Bir çift söz etmedi.Babamın keyfi yerindeydi.Kolay mı Almanya’ya kız vermiş,babalık hakkını da peşin peşin almıştı.
Önce evimden sonra yurdumdan ayrıldım. Ailem oradaydı artık ama orası nereydi bilemedim.Heyecan ve korkular içindeydim.17 yaşındaydım.
Uzun boylu kapkara saçlı yakışıklı adamdı ı kocam. Benden 4 yaş büyüktü .Allah var hep iyi davranırdı bana.İş çıkışı mutlaka markete uğrar ‘Alaman çikolatası’ alır ,gizliden verirdi. Severdi beni. Yani öyle sanırdım. İlk çoçuğuma hamile kaldığımda nasıl mutlu olmuştu.Doktor ‘yürüyüş yapması gerek .’dediği için her sabah evin önündeki yokuştan birlikte çıkar, her akşamda aynı yokuşun başında dönüşünü bekledim. Beraber eve dönerdik. Bana fabrikayı anlatırdı. Ondan başka kimsem yoktu.Bir O bir de karnımdaki bebeğim.Almanya'nın güneşi az gökyüzüne bakar bana yazılmış kaderi okumaya çalışırdım. Ama hep gri pusluydu .Korkardım
Almanya’daki 5. yılımız dolmuştu.Oğlum üç, ondan sonra doğan kızım bir yaşındaydı. İlk kez tatile gidecektik Türkiye ‘ye. Özlemiştim .Ben yavaş yavaş hazırlanıyordum.Kocam ne söylersem yapıyor, ne istersem alıyordu. Mutluydum. Gökyüzüne bakmayı da bırakmıştım. O kasvetli gökyüzü hala korkutuyordu beni çünkü..
Akşama yola çıkacaktık.Kocam son günü için işe çıktı. Çocuklar olduğundan beridir onunla yokuşa kadar yürüyemiyordum. İçimde garip bir hüzün vardı. Gökyüzü güneşi yine saklamıştı.Karaydı kapkara.
Evin önünden tek el silah sesi duydum.Bir anda kurşun bana saplanmış gibi hissettim. Dışarı fırladım.
Sonra….Sonrası korkunçtu. Beni orada görünce alıp götürdü polisler.Hiç bilmediğim yerde hiç bilmediğim dilde silahı alıp kocamı vurduğumu düşünüyorlardı.Çıkardıkları mahkeme beni tutuklamıştı. Kimseye derdimi anlatamadım.Keşke evde beklemek yerine dil kursuna gidip dil öğrenseydim. Çocuklarımı da göstermiyorlardı.
Tam 1 sene sürdü o yorucu karanlık mahkeme süreci. Eşimi öldüren kişinin itirafıyla olay açığa çıktı.
Meğer benim gözümün bebeği tek ailem dediğim eşimin yıllardır süren bir ilişkisi varmış.Kadın İtalyan mış üstelik.Evlenmelerine izin verilmeyince benimle evlenmiş. Biz evlendikten sonra kıskançlık krizleri alevlenmiş.Sürekli tehdit ediyormuş eşimi .Tatil yolculuğumuzu kesin dönüş yapacağımıza yorarak onu kaybetmemek için geldiği evin önünde çekip vurmuştu.
Yıkılmıştım. Sonrası daha beterdi. Eşimin ailesi beni suçluyordu hala.’Kadın olsaydım da vazgeçirseydin.’ diyorlardı. Üstelik çocuklarımı da göstermiyolardı bana.
Ve tam 15 yıl sonra. Dil öğrenmem, işe girmem, çocuklarımı almam için didindiğim on beş yıl Hep kapılardan kovdular ,göstermediler çocuklarımı. Sonunda olmuştu ama . Çocuklarımın halası insafa gelmiş, bizi buluşturmaya razı gelmişti. Bugün o gündü.
Gökyüzüne baktım. Hala griydi ama güneşe ihtiyacım yoktu. Güneş benim içimdeydi.