Yağmur.
Hayır böyle söylenmez. Baştan alalım.
Yağmur!
Böyle söylenir. (Müstehzi gülüşten sonra konuşmacı üç dakika boyunca ayakta alkışlandı. Herkes yerine oturup yeniden sessizlik sağlandıktan sonra kısa bir süre bekleyip konuşmasına devam etti.)
Buraya uzun ve çileli yollardan geçerek geldik. Ülkemizde yaşanan devrim birçok ülkeye ilham kaynağı oldu. Bizden ilham olarak yönetimi edebiyatın ele geçirdiği ülkelerin kaydettikleri ilerlemeleri memnuniyet ve dikkatle takip ediyoruz. Hala siyaset gibi kirli kurumlar tarafından yönetilen ülkeler var. Hala ekonomi politik gerçeklikler masallarıyla uyutulan kitleler var. Buna rağmen dünyada edebiyatın hakimiyeti yönünde güçlü bir eğilim olduğu gün gibi aşikardır. İnanıyorum ki edebiyat devrimi en kısa sürede tüm dünyada tamamlanacak ve binyıllar boyunca siyaset, ekonomi, din, bilim ve başka başka yöntemler altında zulme uğrayan insanlık edebiyatın hakimiyetinde yepyeni bir aşamaya geçecektir. Edebiyat insanlığın dünü, bugünü ve geleceğidir. Oksijen nasıl ki hayatlarımız için vazgeçilmez bir öneme sahipse edebiyatı da bu şekilde kabul etmek zorundayız. Siyasetin, ekonominin, dinin, bilimin, savaşın, barışın, cinslerin, türlerin, özetle her şeyin edebiyatı yapılabiliyor. Dolayısıyla her şey edebiyatın içinde ve altında yer almaktadır. Artık eskiden beri varlığın ve bilginin doğasını anlamaya yönelik insanlık çabası bile bunu kabullenerek o saçma benlik iddiasından vazgeçmiş ve ait olduğu yere dönmüştür: sevgili bilgi artık edebiyatın bir şubesidir. Bu müjdeyi de buradan paylaşmış olayım.
Peki buraya nasıl geldik?
Her şey Nobel ödüllü edebiyatçımızın dönemin başkanına daktilo atması ile başladı. Ülkemizde önceden de atılan bir kitap siyasi hayatın seyrini değiştirmişti. Önceden bir toplumsal tecrübe vardı yani. Atılan yazar kasa ve kitap hafızamızın derinliklerinden parçalanmış daktilo tuşları ile sökün etti. Bir anda hepimiz birer edebiyatçı kesildik. Ne politik meseleler ne ekonomik durum hiçbiri umurumuzda değildi. Bu hakir o zamanlar daha trol olarak takılmaktaydı. Yıllarda her şey olmuştuk. Her son dakika haberi kimliğimizi ve kişiliğimizi yeni baştan yaratıyordu. Sürekli yazıyorduk. Ne olacağını, kim olduğumuzu bilmeden yazıyorduk. Nihayet görüntüler yayılmaya başladığında artık hepimiz kim olduğumuzu ve ne yaptığımızı biliyorduk. Şu an bile tüylerim diken diken. Hala o genç trolüm. Küfredilebilecek ne var ne yoksa hepsine küfrediyordum. Zincir boşalmıştı artık. Daktilosunu atmış edebiyatçımız bir de elinde kaktüs tuttuğu resmini paylaşınca kıyamet koptu. Büsbütün çıplaktı ve kaktüs vücudunu gizliyordu. Çiçek açmış, minik bir kaktüs. Daktilosunu attıktan sonra artçı şok değil büyük bir deprem etkisi yaratmıştı bu metafor. Edebiyat sınıfının bu zamana kadar ne bir simgesi ne de bayrağı vardı. Çiçek açmış minik kaktüste bütün varlığımız kayıp anlamını bulmuştu. Kısa bir süre sonra da zaten devrim oldu. Edebiyatın karşısında durabilecek hiçbir güç yoktu.
Edebiyat devriminin bir plana bir programa ihtiyacı yoktu. İlk insandan beri planın, programın ta kendisiydi çünkü. İlk başta kısa bir tereddüt yaşanması ve aksaklıkların olması normaldi. Yine de muhteşem bir hızla düzen sağlandı. Tüm kurumlar ve ilişkiler baştan sona dizayn edildi. Sonsuz edebiyat devrimi ilk cümlesini yazdıktan sonra her gün yeni bir cümle kurdu. Yeni bir kelime ekledi. Bazen ilk cümleye döndük, bazen son cümleye atladık. Binlerce kez yeniden kurduğumuz cümlelerimiz var, son halini verdikten sonra en az binlerce kez değiştireceğimiz. Devrimimizin büyüklüğü ve gücü de buradan geliyor dostlarım.
Bugün büyük şiir yarışmasını kazanan devlet başkanı oluyor. Diğer görevler için de bizzat dahil olmasak da bizim onayımız ile yürüyor işler. Hukukçular bize sormadan kanun yapamıyorlar. Öğretmenler biz ne söylersek onu öğretiyorlar. İlk on yıl sayısal dersleri yasakladık. Sonra gelen serbesti ile kaydettiğimiz ilerleme, ilk yasakta ne kadar isabetli karar verdiğimizin en büyük kanıtıdır. Hepinizin bildiği bu detaylarla sözü uzatmak istemiyorum. Bu hakiri de yağmur şiiriyle bu göreve yedinci kez layık gördüğünüz için teşekkür ederek bu faslı geçmek istiyorum. İnşallah rüyalarınıza ve kabuslarınıza layık bir başkan olmaya devam edeceğim.
Yağmur şiirimler ilgili kısa bir izahatta bulunmak istiyorum. Tek kelimeden oluşan bu şiirim sizlerin de oybirliği ile edebiyatımızın zirvelerinden biri olarak tescil edilmiştir. Sözü uzatmayı edebi üslup olarak benimseyenler varsa da biliyoruz ki bu çok da muteber değildir. Mesele olabildiğince kısaltmaktır. Her biriniz ayrı türlerde eser veren ve vermeyen büyük edebiyatçılar olarak takdir edersiniz ki edebiyatımızda tek kelimeden oluşan eserler veren benim gibi bir müellif daha yoktur.
Sözü arındırarak tek kelimeye kadar indirdim. Peki arınınca ortada kalan şey nedir? Anlam ve sesin şiir için iki muhkem mevki olduğunu teslim edersiniz. Söz tek kelimeye inerken büyük bir açmaz ile karşı karşıyadır. Hangi söz zengin bir anlam ve eşsiz bir müziği içinde barındırabilir? Bunu bulmak da elbet edebiyatçının büyüklüğünü gösterir. Yıllarca mana denizinin en derinlerinde gezdim. Ruhum sema katlarının tozunu attırdı meşklerde. Otuz yıllık edebiyat serüvenimde son beş şiirimin her biri beşer yılımı aldı. Kaf dağının en güzel konumlarını size gözüm kapalı tarif edebilirim. Ejderhalar yavrularını korkutmak için benim yolcuklarımı anlatıyorlar. Peri padişahlarının kızları sevdalarından verem oldular. Nihayet beş yıl daha ülkemizi yönetmek sorumluluğunu omuzlarıma yükleyen yağmur şiirimle karşınızdayım.
Yağmur!
Yağmur!
Yağmur!
Sonuna geldiğimiz bu dönemde sevgili minik kaktüsler, yani sevgili dostlar, eser veren vermeyen hepiniz büyük ödüllere kavuştunuz. Geniş kitlelere hitap ettiniz. Talep ve isteklerinize göre sattı kitaplarınız. Büyük çoğunluğunuz rekorlar kırdınız. Bir kısmınız öldükten sonra anlaşılmak istedi. Anlaşılmaları için ölmelerini bekliyoruz. İnanmayanlar oldu. Birkaç kişiyi öldürüp değerini belleterek bu yöndeki şüpheleri de sona erdirdik. Mütevazi görünüp şöhret açlığı duyanları doyurduk. Büyük eseri hayatı olanların da istedikleri gibi rezillik yapmaları ama bunu bambaşka şekilde lanse edebilmeleri için gerekli yasal ve teknik düzenlemeleri yaptık. Yediğinizi nerede yemediğiniz nerede istiyorsanız orada hazır buldunuz. Bulmaya da devam edeceksiniz. Bu hakir de önümüzdeki dönem gece gündüz size hizmet etmek için elinden geleni yapacak. Beş sene sonra karşınızda kimsenin yapmadığı, yapamadığı, yapmayı dahi hayal etmediği bir şeyle çıkmayı vaat ediyorum. Beş sene sonraki şiirim tek bir harften oluşacak. Onu ele geçirmek için ne gerekiyorsa yapacağım. Güneydeki bir iki komşumuzu bu uğurda işgal etmemiz gerekecek. Kuzeydeki komşumuzla da gizli bir ticari anlaşma yapmamız gerekiyor. Ayrıca ülkemizin dirliğini bozan huzurumuz tehdit eden edebiyat sevmezleri de layıkıyla cezalandırmak için yeni bir yetkiye ihtiyacım var. Detaylarla sizi sıkmak istemediğim bu tarz altı yüz küsur yetki var. Siz yetkiyi verin de hızlıca hepimiz işimize dönelim. Sonra isterseniz incelersiniz.
Her biriniz kendi sanal dünyanıza bağlanmadan önce ödül konuşmamı yaparak sizleri uğurlamak istiyorum:
bir söylev: büyük insanlık ideali hakkında!